Obligating türkçesi Obligating nedir

Obligating ingilizcede ne demek, Obligating nerede nasıl kullanılır?

Unobligating : Söz vermeyen. Zorunda bırakmayan. Mecbur etmeyen.

Obligation : Minnet borcu. Yükümlülük. Minnet. Hukuk, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Devlet ve ortaklıklar borç belgiti. Müdana. Fariza. Devletin, belediyelerin ve ortaklıkların para sağlamak ve benzeri ekonomik amaçlarla belirli bir sürenin bitiminde ödenmek ve her yıl ödenecek belirli üremi alacaklılarına verilmek koşulu ile çıkardığı borç belgiti. Ödev. Mükellefiyet.

Obligation invention : Yükümlülük bulgusu. Bir işletmedeki teknik çalışmalar sırasında sağlanan bulgu.

Obligation of allocate : Yapıt iyesine ya da kalıtçılarına, satıştan bir yüzde verilmesi zorunluğu. Pay verme borcu.

Obligation of giving rate percent : Yapıt iyesine ya da kalıtçılarına, satıştan bir yüzde verilmesi zorunluğu. Pay verme borcu.

Obligation to bearer : Hamiline borç senedi. Hamiline yazılmış borç senedi. Taşıyıcısı adına yazılmış borç belgiti. Taşıyanına yazılı belgit.

Obligations : Borç. Minnet. Mecburiyet. Minnet borcu. Ödev. Senet. Zorunluluk. Borçlar. Yükümlülük. Zorunluluklar.

Obligation to pay : Ödeme yükümlülüğü.

Obligation outstanding : Ödenmemiş borç. Ödenmemiş karşılıksız borçlar. Henüz ödenmemiş olan mali yükümlülükler.

 

Obligation of returning home : Hizmet bağıtının yurt içinde herhangi bir barınakta bozulmasında, başkaca bir yargı yoksa gemi adamının işveren ya da yetkilisince geminin bağlama barınağına geri gönderilmesi zorunluluğu. Yurd içinde geri verme zorunluğu.

İngilizce Obligating Türkçe anlamı, Obligating eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Obligating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Compulsive : Cebri. Kompulsif. Zorunlu. Dürtü etkisiyle yapılan. Kompülsif. Zorlantılı. Dürtüyle yapılan.

Bonder : Birleştirici madde. Bonolarla uğraşan kimse. Bağlayıcı malzeme. Birleştirici. İki şeyi birleştiren madde. Tahvillerle çalışan kimse. Yemiş-sebze aracısı. Bağlantı taşı.

Connecting : Bağlantı kuruluyor. Birleştiren. Aktarmalı. Bağlayan. Bağlantı. Çalıştırma. Başlama. Birleştirici. Bağlama.

Binder : Bağ. Lastik bant. Asıl güvence belgesi düzenleninceye kadar geçerli olmak ve güvencenin yapıldığını göstermek üzere verilen belge. Cilt makinası. Geçici anlaşma. Biçerbağlar. Yapıştırıcı. Sicim. Madencilik, ekonomi alanlarında kullanılır.

Requirement : Bir oluşum ya da sürecin koşulları, bir işlem ya da izlencenin gerektirdiği isterlerin tümü. Gerek. Gerekim. Gereksinim. İcap. İhtiyaç. Zorunluluk. Gereklilik. Lüzum. Talep.

Bindery : Birleştirme. Birleştirici. Ciltevi. Ciltçi. Mücellithane. Cilt evi.

State : Saptamak. Heyecan. Belirlemek. Devlet. Durum. Beyan etmek. Hal. Debdebe. Stres. Mevki.

Coercible : İcbarı mümkün. Tazyik edilebilir. Zorlanabilir. Zorunlu.

 

Job : Bilgisayar, bilişim alanlarında kullanılır. Görev. Komisyonculuk yapmak. İş yapmak. Kiraya vermek. Alet. Yapılması güç şey. Hizmet. Meslek. İş.

Compellers : Aşırı derecede etkileyen kimse. Mecbur eden kimse.

Obligating synonyms : civic responsibility, line of duty, white man's burden, compelling, demand, forcible, imperious, insistent, exerted pressure, binding, bounding, bonders, responsibility, prerequisite, coerced, civic duty, connecter, enforcedly, high pressure, compeller, social control, exerting pressure, noblesse oblige, coiler, connective, imperative, filial duty, safekeeping, binderies, keeping, farfetched, incumbency, impeditive.

Obligating zıt anlamlı kelimeler, Obligating kelime anlamı

Permissive : Her şeye açık. Fazla müsamahakar. Aşırı müsaadekar. Serbest. Müsamahakar. Aşırı hoşgörülü. İzin veren. Hoşgörülü. Seçmeli. Liberal.

Unaccommodating : Kendi rahatını feda etmeyen. Kendi rahatını feda edemeyen. Keyfine düşkün. Rahatına düşkün. Eğilmez.