Oceans türkçesi Oceans nedir

Oceans ile ilgili cümleler

English: A transatlantic ship crosses the oceans.
Turkish: Bir transatlantik gemi okyanusları aşar.

English: Japan is a country that is completely surrounded by oceans.
Turkish: Japonya tamamen okyanuslarla çevrili bir ülkedir.

English: The Pacific Ocean is one of the five oceans.
Turkish: Pasifik Okyanusu beş okyanustan biridir.

English: The world has five oceans.
Turkish: Dünyada beş tane okyanus vardır.

Oceans ingilizcede ne demek, Oceans nerede nasıl kullanılır?

Oceans of : Çok. Sürüyle.

Oceanside : Kaliforniya eyaletinde şehir.

Ocean bed : Okyanus dibi. Okyanus yatağı.

Ocean bottom : Okyanus dibi. Deniz tabanı. Denizin dibi.

Ocean current : Okyanus akıntısı. Okyanus akimi.

Ocean floor : Deniz tabanı. Denizin dibi. Okyanus tabanı.

Ocean going : Okyanusta işleyen. Okyanusa uygun. Uzak yol. Açık deniz.

Ocean exploration : Okyanus keşfi.

Ocean deeps : Okyanus derinlikleri.

Ocean going vessel : Okyanusta sefer yapan gemi. Açık deniz gemisi.

İngilizce Oceans Türkçe anlamı, Oceans eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Oceans ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Road : Dış liman. Uyulan ilke. Kara yolu. Demirleyecek yer. Uyulan tarz. Şose. Cadde. İnsanların, bir yerden başka bir yere gitmek üzere üzerinden ya da içinden geçtikleri, yerleşim yerlerinin gelişme doğrultusunu yakından etkileyen ve düzentasarlarda önemli bir öge oluşturan yerler. Uyulan sistem. Demiryolu (amerikan ingilizcesi).

 

The deep : Enginler. Deniz.

Profound : Etkili. Çok derin. Adamakıllı. Bilge. İçine işleyen. İçten. Derin. Bilgili. Etkileyici.

River : Nehir. Akış. Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir. Deniz veya göle akan büyük ölçekli akarsu. Akarsu. Irmak.

Desperate measure : Aşırı önlem.

Voice : Soluk alıp vererek ses tellerinin titreşimi ile çıkarılan tonların tümü. Ses çıkarmak. Sözcü. Soluk alıp vererek ses tellerinin kımıldamasıyla çıkarılan tonlar. Düşünce. Dile getirmek. Bilgisayar, gramer, tiyatro alanlarında kullanılır. Ses tellerini titreştirerek oluşturmak. Ötümlüleştirmek. Fikir.

Oceanic : Okyanussal. Okyanusta bulunan. Okyanusa ait. Okyanus ile ilgili. Okyanus gibi. Okyanusla ilgili.

Expedient : Uygun. Elverişli bir çare. Avantajlı. Münasip. Yerinde. Umar. Çare. Çıkarlara uygun düşen. Yararlı. Önlem.

Main : Ana boru. Başlıca. Horoz dövüşü. Tiyatro sahnesinin ve seyir yerinin tüm ışıklarını besleyen, yüksek dirençli, dışı çok iyi yalıtılmış kalın kablo. Zor. Kuvvet. Baş. Asıl.

Instrument : Enstrüman. Bilgisayar, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Belli fiziksel ya da kimyasal özellik değişimlerini ölçmeye yarayan, yalın ya da karmaşık ölçüm gereci. örn. sıcaklıkölçer, ph-ölçer. İnstrument. Araç. Saz. Senet. Çalgı. İzleç. Bir toplumun üyesi olan bireyin, amacını gerçekleştirmek için kullandığı doğal ya da yapay nesne. bk. halk sanatı, sanat. krş. kültür, halk kültürü.

 

Oceans synonyms : body of water, open sesame, seas, tooth, profounds, agency, wings, brine, deep, stepping stone, the waters, dint, tool, water, effectuation, mains, ocean, profounder, escape, sea, implementation, hydrosphere, profoundest, a large body of water, rivered, way, salvation, brines, fast track, the wave.

Oceans zıt anlamlı kelimeler, Oceans kelime anlamı

Limited : Kısıtlı. Belirli. Ekspres tren. Ekspres. Kıt. Belirlenmiş. Hudutlarla sınırlı. Sınırlı. Sınırlı sorumlu (şirket). Sınırlanmış.