Policemen türkçesi Policemen nedir

  • Asker karınca.
  • Polis.
  • Polisler.
  • Zabıta memuru.

Policemen ile ilgili cümleler

English: Both policemen were killed.
Turkish: Her iki polis öldürüldü.

English: Most of the policemen lost their jobs.
Turkish: Polislerin çoğu işlerini kaybetti.

English: Ali walked past the three policemen who were standing on the corner.
Turkish: Ali köşede duran üç polisin önünden yürüyerek geçti.

English: I hate policemen like him.
Turkish: Onun gibi polislerden nefret ederim.

English: An important function of policemen is to catch thieves.
Turkish: Polislerin önemli bir işlevi hırsızları yakalamak.

Policemen ingilizcede ne demek, Policemen nerede nasıl kullanılır?

Volunteering policemen unit : Gönüllülerden oluşan polis birimi. Gönüllü polis birimi.

Policeman : Sakçı memuru. Polis. Zabıta memuru. Polis memuru. Polis (memuru). Zaptiye. Asker karınca.

Military policeman : İnzibat eri. Askeri inzibat memuru. Askeri inzibat. İnzibat.

Mounted policeman : Atlı polis.

Sleeping policeman : (argo) uyuyan polis memuru. Bir yolda sürücülerin hızlarını yavaşlatmaları için yapılmış tümsek.

Police officer : Zabıta memuru. Temizlik subayı. Polis memuru. Sakçı memuru. Polis.

Police squad : Polis müfrezesi.

Police court magistrate : Sulh hakimi. Önyargıç.

 

Police force : Kolluk kuvveti. Polis gücü. Polis kuvveti. Güvenlik kuvvetleri. Polis kuruluş.

Traffic policeman : Trafik polisi. Görevi trafik kurallarına uyulup uyulmadığını kontrol etmek olan polis memuru.

İngilizce Policemen Türkçe anlamı, Policemen eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Policemen ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bobbies : Polis memuru. Erkek ismi. Aynasız.

Law : İlke. Yasal çözüm. Kanun. Doğa olaylarının oluş nedenlerini ortaya koyan ve gelecekteki olayları önceden kestirme olanağı veren bağıntı; newton kanunu, kepler kanunları. Bilimsel araştırmanın gözlem, varsayım ve deneyimden sonra kurulan basamağı olarak, doğa olaylarının zorunlu oluşum ve gelişimini belirleyici nedensel ilişkiyi açıklayan kural ve genelleştirmeler. Yasa. Uzay, kimya, sosyoloji alanlarında kullanılır. Fen bilimlerinde kanun. Sakçı. Hukuk.

Deputy : Murahhas. Vekil. Vekil olarak bakan. Delege. Mebus. Muavin. Temsilci. Yardımcı. Şerif yardımcısı.

Bluebottle : Portekizli asker. Belemir. Peygamberçiçeği. Kurtsineği. İri mavimsi sinek. Aynasız. Fizalya denizanası. Fizalya. Mavi kantaron.

Flatfeet : Düztaban. Aynasız.

Officer : İdare etmek. Subay. Sağlık memuru. Görevli. Polis memuru. Yetkili. Makam sahibi. Sakçı memuru. Komuta etmek. Memur.

Constabulary : Polis teşkilatı. Jandarma. Zabıta. Polis örgütü. Polisin yetki alanı. Sakçı örgütü.

Cops : Tutuklama. Konik iplik yumağı. Polis memuru. Aynasız.

Policeman : Polis memuru. Sakçı memuru. Zaptiye. Polis (memuru).

Trooper : Eyalet polisi. Atlı polis. Eyalet sakçısı. Süvari eri. Süvari. Asker gemisi. Asker taşıma gemisi. Süvari atı. Kalpak. Polis (şehirlerarası karayollarını denetleyen motorize).

 

Policemen synonyms : police chief, police matron, police detective, peace officer, police constable, motorcycle cop, police captain, speed cop, motorcycle policeman, police force, shoofly, feds, army ant, pig, state trooper, traffic cop, tec, police, police officer, captain, bobby, copper, mountie, lawman, the fuzz, bull, bulling, the police, cop, policewoman, detective, bulled, fuzz.