Law türkçesi Law nedir

  • Kaide.
  • Kanun.
  • Nizam.
  • Dava.
  • Adalet.
  • Kural.
  • Tüze.
  • Fen bilimlerinde kanun.
  • Bilimsel araştırmanın gözlem, varsayım ve deneyimden sonra kurulan basamağı olarak, doğa olaylarının zorunlu oluşum ve gelişimini belirleyici nedensel ilişkiyi açıklayan kural ve genelleştirmeler.
  • Siyasal örgütü bulunan toplumlarda herhangi bir zamanda siyasal erkin uyulmasını yaptırıma bağladığı, çoğunlukla yazılı buyruklar ve yasaklamalar, biçimindeki davranış kurallarının tümü.
  • Doğa olaylarının oluş nedenlerini ortaya koyan ve gelecekteki olayları önceden kestirme olanağı veren bağıntı; newton kanunu, kepler kanunları.
  • Sakçı.
  • Olguların zorunlu, doğal gelişimlerini belirleyen temel içsel bağıntı; olgular ya da nesnelerin özellikleri arasındaki nedensel, zorunlu ve durağan (güvenilir) bağlantı. devlet gücünce yerleştirilmiş ve yaptırıma bağlanmış, insan etkinliklerini düzenleyen buyurucu davranış kuralları ve ölçüleri.
  • Usul.
  • Yasa.
  • Uzay, kimya, sosyoloji alanlarında kullanılır.
  • Yasal çözüm.
  • Her bağlamda geçerli olan ve çıkarımları geçerlendiği için belli bir güvenirlik düzeyine ulaşmış nedensel ilişkiler, bk. genellik.
  • İlke.
  • Hukuk.

Law ile ilgili cümleler

English: Ali is fresh out of law school.
Turkish: Ali hukuk fakültesini yeni bitirdi.

 

English: According to Newton's Third Law of Motion "Every action has an equal and opposite reaction."
Turkish: Newton'un üçüncü hareket kanununa göre her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.

English: Ali has just graduated from law school.
Turkish: Ali az önce hukuk fakültesinden mezun oldu.

English: A new law is expected to cut air pollution by 60%.
Turkish: Yeni yasanın %60 oranında hava kirliliğini azaltacağı düşünülüyor.

English: Ali is a law student.
Turkish: Ali bir hukuk öğrencisi.

Law ingilizcede ne demek, Law nerede nasıl kullanılır?

Law abiding : Yasalara saygılı. Yasaya saygı gösteren. Kanuna itaat eden. Kanuna uyan. Dürüst.

Law abiding citizen : Kanuna sadık olan vatandaş. Kanunlara uyan vatandaş. Kanunu destekleyen vatandaş. Kanuna uyan vatandaş.

Law abiding state : Düzenli ülke. Kurallara uyulan ülke. Kanunlara bağlı ülke.

Law and justice : Uymayanları cezalandırmak için olan yasal kurallar ve mahkeme sistemi. Adalet ve hukuk.

Law and order : Asayiş. Düzen. Kanun ve düzen. Yasa ve düzen. Güvenlik. Kanun ve nizam.

Law enforcement : Bir ülkenin kanunlarını uygulama. Yasaları yerine getirerek kamu düzenini korumak. Hukuk uygulaması. Kanun yaptırımı. Kanunların uygulanışı. Kanun hükmü. Yasalara itaatin sağlanması. Güvenlik polisi. Hukuki yaptırım. Kanun yürütme.

Law enforcement agency : Emniyet teşkilatı. Kolluk kuvveti.

Law breaking : Kanunu ihlal eden. Kanuna uymayan. Kanuna itaat etmeme.

Law court : Mahkeme. Mahkeme kapısı.

Law enforcement officer : Kanun uygulayıcı. Polis. Kolluk kuvvetleri. Güvenlik subayı.

İngilizce Law Türkçe anlamı, Law eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Law ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Fundamental law : Anayasa. Anayasa hukuku. Temel kanun. Temel kural.

Cause : Olaylar arasındaki bağımlılık ya da birlikte değişme ilişkisinde bağımsız ve belirleyici konumda olan etken. bk. sonuç. Belli bir etki, bir devinim ya da değişime yol açan şey, bir olaya zorunlu olarak öngelen koşul. Neden. Sebebiyet vermek. Sebep olmak. Sebep vermek. Yol açmak. Sebeb. Sebep.

Enactments : Buyruk. Kanunlaştırma. Kararname. Kanunun kabulü. Performans. Yasalaştırma. İrade. Konunun kabulü. Hüküm.

Formality : Biçimcilik. Muamele. Bir iş ya da ilişkide uyulması öngörülen onamlı ya da onamsız kural. bk. onamlı ilişki. Teklif. Resmilik. Resmiyet. Samimiyetsizlik. Tören. Biçinti.

Legals : Yasal. Hukuksal. Resmi. Meşru. Tüzel. Nizamlı. Kanuni. Kanuna uygun. Adli.

Groundwork : Zemin. Asıl. Temel işleri. Fon. Esas. Alt yapı. Ön hazırlıklar. Temel inşaatı. Altyapı.

Common law : Örf ve adete dayanan hukuk. Genel ahkam. Teamül hukuku. Yazılı olmayan hukuk sistemi. Genel tüze. Örflere. Anglo sakson hukuk sistemi. Umumi hukuk. Genel alışkanlıklardan doğan türeye ilişkin kurallar (ingiltere'de ve amerikada yasalar gibi uygulanır). Müşterek hukuk.

Law of moses : Musa'nın yasası. Musa'nın 5 kitabı. Tevrat. Musa tarafından israil halkına verilen kutsal kitap.

Dados : Lambrilemek. Sütun gövdesi. Lambri. Süpürgelik. Kürsü taşı. Taban taşı.

Justice : Türe. Hakim. Hukuk, sosyoloji alanlarında kullanılır. Hakkaniyet. Doğruluk. Yargı. Mahkeme. Adliye. Yargıç.

Law synonyms : anti drug law, antitrust law, racketeer influenced and corrupt organizations act, poor law, legal instrument, riot act, homestead law, gag law, antitrust legislation, securities law, sharia law, islamic law, sharia, rico, anti racketeering law, law of the land, shariah law, rico act, equities, military law, disposition, droit, dadoing, entablement, gospel, ecclesiastical law, case, base, shariah, bobby, justices, blue law, public law.

Law zıt anlamlı kelimeler, Law kelime anlamı

Civil law : Yurttaşlar yasası. Roma hukuku. Sivil hukuk. Kanunu medeniye. Medeni kanun. Hukuku medeniye. Medeni hukuk.

International law : Devletlerarası hukuk. Devletler genel hukuku. Devletler umumi hukuku. Milletlerarası hukuk. Uluslararası hukuk. Beynelmilel hukuk. Devletler hukuku.

Misconception : Yanlış kavram. Kavram yanılgısı. Yanlış yorum. Yanlış anlama. Yanlış fikir. Yanlış kavrama. Kavram hatası. Yanlış kanı.

Law ingilizce tanımı, definition of Law

Law kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Same as Lawe. A controlling regulation. An exclamation of mild surprise. In general, a rule of being or of conduct, established by an authority able to enforce its will. The mode or order according to which an agent or a power acts.