Post nedir, Post ne demek
Post; kökeni farsça dilinden gelmektedir.
- Tüylü hayvan derisi.
- Bazı deyimlerde "can" anlamında kullanılan bir söz.
- Tarikatlarda şeyhlik makamı.
- Makam

"Post" ile ilgili cümle örnekleri
- "Hacı Bektaş postu."
- "Kiminin meselesi geçim, kiminin seçim, kiminin post." - O. V. Kanık
- "Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı." - A. H. Müftüoğlu
Yerel Türkçe anlamı:
Şişman, tembel.
Seccade.
Biçilmiş otların tırmıkla toplanmış durumu.
Biyoloji'deki anlamı:
Yunanca sonra anlamına gelen ön ek.
Herhangi bir hayvanın işlenmiş ya da işlenmemiş olan derisi.
Veterinerlik alanındaki anlamları:
Yapağı içeren koyun derisi.
Zooloji alanındaki anlamı:
Herhangi bir hayvanın, işlenmiş ya da işlenmemiş olarak derisi.
İngilizce'de Post ne demek? Post ingilizcesi nedir?:
hide, pelt
Fransızca'da Post ne demek?:
peau
Post hakkında bilgiler
Post ya da pösteki, koyun ve keçi gibi küçükbaş memeli hayvanların yün ve derisiyle birlikte tabaklanmış kürkü. Elde edildiği hayvana göre koyun postu, kuzu postu, keçi postu olarak adlandırılır.
Türkçe post sözü Farsça پوست pōst kelimesinden geçmiştir.
Tüylü kalpak türü olan papaklar kuzu postundan yapılır. Dekoratif zemin yaygısı olarak da kullanılır.
Post ile ilgili Cümleler
- Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
- Onun adı Mustafa ve o, postanenin yanında yaşıyor.
- Okula giderken bu mektubu benim için postalar mısın?
- Senin için postada bir paket var.
- Posta, günde bir kez dağıtılır.
- Kim posta yoluyla mektup gönderir ki? Bu günlerde elektronik postamız var.
- Posta ile gönder.
- Posta grev yüzünden ertelendi.
- Posta geldi.
- Kim postayla mektup gönderir ki? Bu günlerde epostamız var.
- Mektubu dün mü postaladın yoksa bugün mü?
- posta her gün dağıtılıyor.
- Domuzdan post, gavurdan dost olmaz.
- Posta için gider misin?
Post anlamı, kısaca tanımı:
Tüylü : Uzun tüyleri olan kilim. Tüyü olan.
Hayvan : Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık.
Deri : Pazar veya panayır kurulan gün, dernek. İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu. İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten. Toplantı, düğün. Bu tabakadan yapılmış.
Post elden gitmek : Bulunduğu yüksek makamdan ayrılmak zorunda kalmak. öldürülmek.
Post vermek : Canını vermek, ölmek.
Postu deldirmek : Ölmek. kurşunla vurulmak.
Postu kurtarmak : Öldürülme tehlikesini atlatmak.
Postu sermek : Gittiği yerde uzun süre kalmak.
Postuna oturmak : Bir başkasının makamına geçmek.
Postuna saman doldurmak : Öldürmek.
Postundan olmak : Bulunduğu makamı yitirmek.
Post kavgası : İktidarı veya bir makamı ele geçirme çekişmesi, yorgan kavgası.
Keçi postu : Keçinin derisinin terbiye edilmesi ile yapılmış olan post.
Posta : Bir sanayi veya ticaret işletmesinde aynı süre içinde çalışanların tümü. Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü. Vapur, tren, uçak vb. taşıtlarla yapılmış olan yolculuk. Hizmet nöbetinde bulunan er. Kez, defa, sefer. Bu emanetleri toplayan ve dağıtan kuruluş ve bu kuruluşun bulunduğu yer. Genellikle bu emanetleri götüren taşıt. Takım, kol. Yirmi dört saatlik çalışma gününün, çalışma bölümlerinden her biri, vardiya.
Posta etmek : Görevliler, birini resmî bir daireye götürmek. birini, gönlü olmasa da bir kimseye teslim edip bir yere göndermek.
Posta kartı : Sert ve dayanıklı kâğıttan yapılan, bir tarafı haberleşme için ve diğer tarafının yarısı alıcının adresi, pul veya postalama işaretleri için ayrılmış bulunan, zarfsız postalanarak da kullanılan bir haberleşme malzemesi.
Posta kodu : Gönderilerin alıcılara daha kolay ulaştırılmasını sağlamak için posta yönetimince kentlerin bölgelerine göre verilen sayılar.
Posta koymak : Birini korkutmak, gözdağı vermek.
Posta kutusu : Postanelerde veya halkın kolayca ulaşabileceği yerlerde bulunan mektup, kart vb. haberleşme evrakının konulduğu özel kutu.
Posta pulu : Posta ile gönderilen şeylere yapıştırılan ve para karşılığında alınan pul.
Posta treni : Genellikle ticari mal veya posta ulaşımını sağlayan tren.
Posta yapmak : Bir yere gidip gelmek, sefer yapmak.
Postacı : Mektup, gazete, havale, paket vb.ni gönderilen yere ulaştıran posta idaresi görevlisi.
Postacılık : Postacının görevi. Posta işletme işi.
Postal : Düşkün kadın. Genellikle askerlerin giydiği konçlu ve kaba potin.
Postalama : Postalamak işi.
Postalamak : Postaya vermek. Herhangi bir sebeple birini yanından uzaklaştırmak.
Postalanma : Postalanmak işi.
Postalanmak : Postalama işi yapılmak.
Postane : Posta ile gönderilen maddelerin kabul edildiği, postaya verilmiş maddelerin ayrım ve dağıtımının yapıldığı bina.
Postaya atmak : Mektup, gazete, paket vb.ni gideceği yere ulaşması için posta kuruluşuna vermek, postalamak.
Postayı kesmek : Bir şeyi yapmaktan vazgeçmek. ilgiyi kesmek.
Poster : Duvara asılan büyük boy resim. Bilimsel toplantılarda panolara asılan kısa bildiri.
Postiş : Kadınların genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç.
Postlu : Postu olan.
Postmodern : Postmodernizm yanlısı. Postmodernizme ait olan.
Postmodernizm : Modernist arayışın canlılığını kaybetmesinden sonra XX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan çeşitli üslup ve yönelişlerin adı. Günümüz mimarisinde işlevsel olmayı bir tarafa bırakıp değişik yapı biçimlerini serbestçe kullanma eğiliminde olan üslup.
Postnişin : Postta oturan, tekkenin şeyhi olan kimse.
Postrestant : Alıcısı tarafından postaneden alınmak üzere gönderilen mektup veya paket.
Postsuz : Postu olmayan.
Postulat : Ön doğru.
Acele posta : Özel ücreti olan ve alıcısına hızlı bir biçimde teslim edilen posta.
Aslan postunda gönül dostunda : "canlı, cansız her şeyin bir yakışığı vardır, insan onları bu durumda görmek ister" anlamında kullanılan bir söz.
Ayıyı vurmadan postunu satmak : Henüz ele geçmemiş bir şey üzerinde hesap yapmak.
Bir koyundan iki post çıkarmak : Olması gerekenden daha fazla elde etmek.
Elektronik posta : Bilgisayarlar veya bir ağ içindeki belli gönderim merkezleri arasında elektronik bilgi iletişimi, elmek, e-posta.
Güvenme dostuna saman doldurur postuna : "dost sandığın birtakım kimseler sana kolaylıkla kötülük edebilirler" anlamında kullanılan bir söz.
İki arslan bir posta sığmaz : "bir ülkede iki baş egemen olamaz" anlamında kullanılan bir söz.
İt derisinden post olmaz : "aşağılık kimse veya şey, yüce ve temiz bir amaca hizmet edemez" anlamında kullanılan bir söz.
Kuzu postuna bürünmek : Karşısındakini aldatmak için gerçek kişiliğini saklamak, kendini zararsız ve uysal göstermek.
Tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider : "bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz" anlamında kullanılan bir söz.
Tarikat : Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri.
Şeyhlik : Şeyh olma durumu.
Makam : Mevki, kat, yer. Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi.
Deyim : Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir.
Koyun : Koruyucu, şefkatli çevre. Geviş getirenlerden, eti, sütü, yapağısı ve derisi için yetiştirilen evcil hayvan (Ovis aries). Kollar arası, kucak. Verilen buyruklara uyan, kendi kişiliğini gösteremeyen kimse. Göğüsle giysi arası.
Keçi : Geviş getirenlerden, eti, sütü, derisi ve kılı için yetiştirilen, memeli dişi hayvan (Capra hircus). İnatçı.
Küçükbaş : Kasaplık hayvanlardan koyun ve keçiye verilen ortak ad.
Post etmek : Öldürürcesine dövmek. Tırpanla biçilmiş otlan tırmıkla toplamak. Bir yerden çok gelip geçmek.
Post kın kanatlısı : Pastırma böceği.
Post olmak : İyilikte bulunmak, ağırlamak.
Posta çeki : Gerçek ya da tüzel bir kişinin posta idareleri aracılığıyla para aktarımını sağlayan ödeme aracı.
Posta emri : Mal ve hizmetlerin posta yoluyla satın alınması için verilen emir.
Posta gideri içinde : "Posta parası da gönderilen nesnenin içindedir" anlamına gelen deyim.
Posta gönderimi : Belirli bir paranın gönderenince alıcısına ödenebilmesi için posta yönetimince alıcının bulunduğu PTT yönetimine yazılan ödeme emri.
Posta gurmak : Yükü elden ele geçirerek taşımak için birkaç kişi belirli aralıklarla dizilmek.
Posta gümrük yöntemi : Yabancı ülkelerden posta ile gelen ya da oralara posta ile gönderilen mallara uygulanan gümrük ilke ve yöntemi.
Posta ile gönderme : Vergi ile ilişkili bildirimlerin bağıtlı olarak posta ile gönderilmeleri.
Diğer dillerde Post anlamı nedir?
İngilizce'de Post ne demek? : n. mail; column; opinion; role; doorpost; message sent to a newsgroup or mailing list (Computers); position, job placement
v. assign to a position or duty, station; publicize, advertise; inform; send electronic mail to a newsgroup (Computers); send by mail; move up and down in a saddle (Equitation); travel quickly
pref. after, later, subsequent to
Fransızca'da Post : curée [la]
Almanca'da Post : n. Balg, Haarkleid, Pelz
Rusça'da Post : n. шкура (F), кожа (F), овчина (F), пост (M), должность (F), чин (M)

Bu kısımda Post nedir? Post ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Post tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Post hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.