Rebound türkçesi Rebound nedir
- Geri tepme.
- Tepki.
- Çarpıp geri gelmek.
- Geri tepmek.
- Geri sıçramak.
- Çarpıp geri sıçramak.
- Yansıma.
- Rezonans.
- Oyuncuların, çember altında topu kapmak için yaptıkları zıplama hareketi. bu, özellikle çarpma tahtasına çarpıp geri gelen toplar için yapılır.
- Yankı.
- Reaksiyon.
- Yankılanmak.
- Geri sekmek.
- Yansımak.
- Sekmek.
- Uzanış.
- Basketbol alanında kullanılır.
- Geri gelme.
- Sekme.
Rebound ingilizcede ne demek, Rebound nerede nasıl kullanılır?
Rebound acid secretion : Rebound asit salgılanması. Asit engelleyici bir ilaç verildiğinde artmış olan asit salgısının, ilaç mideyi terk ettikten sonra da devam etmesi durumu.
Make rebound : Sektirmek.
On the rebound : Öfkeyle kalkıp. Gücenerek. Sekerken.
Rebounded : Yansımak. Çarpıp geri gelmek. Çarpıp geri sıçramak. Geri sıçramak. Geri tepmek. Tepki. Geri tepme. Sekmek. Geri sekmek. Yankılanmak.
Rebounding : Çarpıp geri gelmek. Sekmek. Yankılanmak. Geri sıçrama. Yansımak.
Rebooting : Yeniden yükleme. Önyükleme yapılıyor. Yeniden yükleniyor.
Rebook : (rezervasyon) yeniden ayırtmak.
Rebore : Yeniden delme. Büyütmek (silindir). Rektifiye etmek. Yüzey taşlamak. Gömlek değiştirmek. Segman değiştirmek. Rektifıye etmek. Deliği genişletmek.
Reboiling : Gaz çıkması.
Reboil : Gaz çıkması.
İngilizce Rebound Türkçe anlamı, Rebound eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Rebound ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Reverb : Bir ses sinyaline kapalı bir alanda çıkıyormuş ve o alanın duvarlarına çarparak yansıyormuş izlenimi veren efekt ve bunu sağlayan cihaz. Derinlik.
Tabs : Etiket. Çıkıntı. Flapa. Sahneyi salona açan ve kapayan büyük perde. İtalyan perdesi. Ana perde. Şerit. Spolet. Her iki yandan çaprazlamasına açılan tiyatro perdesine verilen ad.
Bounces : Sıçramak. Sepetlemek (argo terim). Dalmak. İşten çıkarmak. Girivermek. Zıplatmak. Zıplamak. Kovmak. Sektirmek.
Basket : Sepetlemek. Sepet. Çember (basketbol). Balon sepeti. İnce kamış, söğüt dalı, hayıt, tel ve plastikten örme veya geçirme biçimiyle yapılandırılmış çeşitli biçimde oluşturulan yapıtlar olup genellikle iç sularda kullanılan, balığın içerisine girmesini sağlayan bir kapısı veya huni biçiminde bir giriş yeri bulunan, içine çekici yem konan, balıkların bir kez girdikten sonra çıkamayacağı biçimde yapılandırılmış tuzaklar. Basketbol çemberi. Zembil. Sepettopunda sayı yapılacak yer. bu, 0,45 metre çapında demir bir çember olup altında bir ağ asılıdır. çember ile ağ bir sepet biçimindedir. sepettopu oyununu bulan amerikalı profesör james naismith, oyunu, önce öğrencilerine kağıt sepetleriyle oynattığından oyun bu ad ile anılmıştır. Sepet örgüsünden yapılmış şey.
Reflections : Hayal. Aksetme. Kusur bulma. Akis. Yansıyan görüntü. Ayıplama. Derin düşünce. Refleks. Etki.
Reflectivity : Kalınlığının daha çok artmasıyle yansıtma çarpanının artık değişmeyeceği kalınlıkta maddesel bir katın bütün yansıtma çarpanı. Yansıtma. Bir yüzeyden yansıyan ışınını yeğinliğinin gelen toplam yeğinliğe oranı. Yansılırlık. Reflektivite. Yansıtıcılık. Yansıtma katsayısı. Yansıtırlık.
Echoes : Yansıtmak. Taklit etmek. Hatırlatmak. Yankılar.
Spring : Şafak sökmek. Yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıktığı yer. Hareketli köprüye sahip gitarlarda, esnekliğiyle köprünün iki yönlü hareket ettirilmesini sağlamak amacıyla köprü yuvası içerisine yerleştirilen ve sayısı köprü sertliği ile doğru orantılı, bir ucu pençeye diğeri bloğa tutturulmuş metal nesne. Sıçrama. Mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan zaman aralığı (kuzey yarımküre için). gökbilimde 21 mart ile 22 haziran arası. Bahar. Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yer. Zemberek. Ekseni çevresinde döndürülüp sıkıştırıldıktan sonra eski durumuna gelirken bir iş, bir devinim sağlayan çelik yay. Esnek.
Backfiring : Zamansız ateşleme. Erken ateşlemek. Aleyhine dönmek. Erken ateşleme. Erken ateşlenmek (iç yakımlı motorlarda). İstenmeyen sonuçlar vermek.
Reflexions : Akis. Ayıplama. Düşünme. Fikir. Refleks. İftira. Derin düşünce. Yansıyan görüntü.
Rebound synonyms : take a hop, bound off, kickbacks, backlashed, reverberated, dead bali, backlashes, centre point on side lines, dead ball, backfired, feedback, leaps, kick, backlash, reverberation, bounce, boomeranged, resonated, resonances, blowback, hops, recoil, ricochets, rebounding, drag dribble, double foul, skipping, reagent, bounce pass, replication, takes, tabbing, skip.
Rebound ingilizce tanımı, definition of Rebound
Rebound kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act of rebounding. To be sent back or reverberated by elastic force on collision with another body. To start back. To send back. To spring back. To reverberate. Resilience. As, a rebounding echo.
Bu kısımda Rebound kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Rebound ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Rebound anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Rebound ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.