Science türkçesi Science nedir

  • Beceri.
  • Alanını oluşturan olaylar üzerinde betimleme açımlama ve öndeyilerde bulunma olanağı veren, uygulamalı yordamlar geliştirmeye yardımcı olarak konusunu denetim altına almaya elveren bilgiler üretme çabası ya da bu tür bilgiler kümesi.
  • Fen bilgisi.
  • Olayların ve nesnelerin oluşum, yapı ve gelişimindeki yasalılıkları açıklamaya çalışan, olguları, mantıksal düşünceyi temel alan, tarihsel nitelikte bilgi düzeni.
  • Hüner.
  • Maharet.
  • Fen.
  • Bilgi.
  • Konuları genellikle fizik, kimya, biyoloji bilimlerinden yararlanılarak saptanan, öğrencilere canlı ve cansız varlıkların özellikleri ve insan yaşayışıyle olan ilişkileri üzerinde temel bilgi ve anlayışları kazandırma amacını güden, çoğunlukla orta dereceli okulların birinci döneminde okutulan ders.
  • İlim.
  • Bilim.
  • Eğitim, sosyoloji alanlarında kullanılır.
  • Teknik.
  • Evrenin bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi. türlü duygusal yaşantıların mantıkça bir örnek düşünce dizgesine uydurulması için gösterilen çabalara verilen ad.
  • Bilim dalı.

Science ile ilgili cümleler

English: Ali is a science teacher and so am I.
Turkish: Ali bir fen bilgisi öğretmeni ve ben de.

English: A man touched down on the moon. A wall came down in Berlin. A world was connected by our own science and imagination.
Turkish: Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.

 

English: Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Turkish: Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.

English: Ali asked Mary to help him with his science project.
Turkish: Ali bilim projesinde Mary'nin ona yardım etmesini rica etti.

English: Ali and Mary sit next to one another in science class.
Turkish: Ali ve Mary fen dersinde yan yana oturdular.

Science ingilizcede ne demek, Science nerede nasıl kullanılır?

Science and technology : Bilim ve teknoloji. Bilim ve teknoloji arasındaki bağlantıyı tanımlayan teknik terim. Fen ve teknoloji. Bilim ve teknoloji çalışmalarını birleştiren bilim sahası.

Science based : Bilimsel tabanlı. Esas olarak bilim ve bilimsel bilgi ile ilgili.

Science corps : Teknolojiyi askeri amaçlar için geliştirmeye çalışan birlikler veya mühendisler. Askeri mühendisler.

Science council of japan : Japonya'da ocak 1949'da devlet yönetiminde ve endüstride bilimselliği teşvik etmek ve daha ileri götürmek ve günlük yaşantıda japon bilim adamlarını yurtiçi ve yurtdışında temsil etmek için bilimin uygar bir ulus inşa etmede temel unsur olduğu felsefesine sahip başbakanın yetkisi altında özel bir kuruluş olarak oluşturulan konsül. Japonya bilim konseyi.

Science ethics : Bilim insanının bilimsel çalışmaları sürecinde uyacağı ahlaki ilke ve istekleri içeren etik türü. Bilim etiği.

 

Science stream : Bilimlerin toplanması ile çalışmaların rotası. Bilim akımı. Bilim seli.

Science museum : Bilim müzesi.

Science fiction : Bilim kurgu. Bilimin günümüzdeki verilerine dayanarak insanların ilerideki yıllarda gerçekleştirebileceklerini düşlemek, kestirmek, önceden bilmek yoluyla çevrilen film. Önceleme filmi. Bilim kurgu roman. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Bilimkurgu.

Science of the folklife : Halk yaşamıyla ilgili bütün olayları, bu yaşamı yansıtan masal, öykü, atasözü, bilmece, türkü, saga, gelenek, görenek gibi ürünleri inceleyen bilim kolu. bk. halkbilim, halk kültürbilimi. krş. budunbilim. Halk yaşambilimi.

Science of folk culture : Halk kültürbilimi. Toplumsal yaşantı dışında kalan halk kültür ürünlerini inceleyen bilim kolu. bk. halkbilim.

İngilizce Science Türkçe anlamı, Science eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Science ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Tectonics : Yapı sanatı. Tektonik bilimi. Tektonik. Mimarlık. Kayma oluşum bilimi. İnşaat bilgisi.

Masteries : Üstatlık. Ustalık. İdare. Uzluk. Egemenlik. Üstünlük. Hakimiyet. Hüküm.

Scholarship : Burslu öğrenim. İrfan. Derin bilgi. Ciddi çalışma. Kimi öğrencilere orta ya da yüksek öğrenimlerini sürdürebilmeleri için, belli bir süre devlet ya da özel kuruluşlarca ödenen aylık para. Bilginlik. Alimlik. Burs.

Contrivance : Tertibat. Buluş. Düzenek. İcat yapmak. Tertip. Aygıt. Entrika. Cihaz. İcat.

Technique : Herhangi bir sanat, üretim ve öğretim etkinliği için baş vurulması gereken beceri, işlem ya da yol. mekanik uğraşılara, sanayi ile ilgili işlere ya da uygulamalı bilimlere ilişkin. Usul. Yordam. Uygulayım. Herhangi bir işin yapılması usulü. Bilimsel bilgiye ulaşmak üzere yapılan gözlem ve çözümlemelerde başvurulan kurallı işlemler dizgesi. Yöntem.

Strategics : Uygun. Şartlara uygun. Gengüdümsel. Stratejik. Elverişli.

Handiness : El yatkınlığı. Maharetlilik. Ustalık. Yararlılık. Uygunluk. Fayda. Beceriklilik.

Adroitness : Marifet. El çabukluğu. Beceriklilik.

Ability : Sanat. Yetenek. İşçiye ilişkin iş yapabilme yeteneği. Zeka. Liyakat. Kabiliyet. Öğrenilmeden kazanılan ve kişinin ansal yeterlik ya da edim ve eylem konularında iş başarma gücü. Çalışma gücü. Hukuk, eğitim, ekonomi alanlarında kullanılır. Herhangi bir şeyi öğrenmek, bir işi yapmak ve tamamlamak ya da bir duruma başarıyla uymak konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç. kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır. dışarıdan gelen bir etkiyi alabilme gücü.

Ingenuousness : Yüreklilik. Temiz kalplilik. Açık sözlülük. Sadedillik. Saflık. İçtenlik.

Science synonyms : subject field, information science, ip, cognitive science, scientific agriculture, scientific theory, cryptanalytics, psychological science, natural philosophy, systematics, gleanings, bailiwick, contrivances, artifices, enlightenments, social science, nose, mastery, cryptology, tay, informatics, savoir faire, method, prowess, art, cryptography, ologies, acquirement, lores, craft, attainments, agrobiology, fact.

Science zıt anlamlı kelimeler, Science kelime anlamı

Inability : Olanaksızlık. Yetersizlik. Acizlik. İktidarsızlık. Acziyet. Yeteneksizlik. Gücü olmama. Beceriksizlik. Güçsüzlük. Yapamama.

Science ingilizce tanımı, definition of Science

Science kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Ascertained truth of facts. To make skilled. To cause to become versed in science. Knowledge of principles and causes. To instruct. Knowledge.