Shares türkçesi Shares nedir

Shares ile ilgili cümleler

English: Ali shares a bedroom with his brother.
Turkish: Ali erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşıyor.

English: Ali shares an apartment with three friends.
Turkish: Ali üç arkadaşı ile bir daireyi paylaşıyor.

English: A household is a group that shares the same living space and finances.
Turkish: Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.

English: Ali shares a room with his older brother.
Turkish: Ali ağabeyi ile aynı odayı paylaşıyor.

English: Ali shares his office with Mary.
Turkish: Ali ofisini Mary ile paylaşıyor.

Shares ingilizcede ne demek, Shares nerede nasıl kullanılır?

Shares the same opinion : Aynı şeyi düşünen. Yanı şeye inanan. Aynı fikri paylaşan. Genel kanı ile aynı görüşte olan.

Go shares with : Bölüşmek. İle üleşmek. İle paylaşmak.

A group shares : Şirkete sonradan ortak olanlardan farklı olarak, şirketin ilk kurucularına genellikle kara iştirak ve oy kullanmayla ilgili haklar veren ayrıcalıklı hisse senedi türü. A grubu hisse senedi.

Advance on stocks and shares : Taşınır değerleri tutulama karşılığı verilen ödünç para. Pay ve borç belgitleri karşılığı öndelik.

 

Block of shares : Blok hisse senetleri. Hisse senedi bloku.

Factor shares : Faktör payları.

Employee shares : İşçi hisse senetleri.

Cumulative preference shares : Kar birikimli hisse senedi.

Book of shares : Hisse senedi defteri. Pay sahipleri defteri. Şirketin isme yazılı olarak çıkarttığı hisse senetleri sahiplerine ait bilgiler ile şirketin kuruluşu anında konulan veya artırılan sermayeye ilişkin bilgilerin kaydedildiği defter.

Bonus shares : Bonus hisse. Bonus pay. Hediye olarak alınan ekstra hisse.

İngilizce Shares Türkçe anlamı, Shares eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Shares ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Net income : Safi gelir. Net gelir. Gelirin elde edilmesi sırasında vergi, yıpranma gibi giderlerin elde edilen toplam gelirden düşülmesiyle bulunan gelir. bk. harcanabilir gelir. Safi irat. Net kar. Net hasılat.

Contribution : Prim. Yazı. Makale. Kalıtım. Aidat. İştirak. Destek. Mükellefiyet. Muavenet. Bağış.

Commons : Kafeterya. Toplumun tüm bireylerinin yararlanacağı doğal kaynaklar. Avam kamarası. Ortak alan. Meydan. Parça. Porsiyon. Mera. Şehirde veya kasabada halka açık alan.

Part : Parçalamak. Kısımlara ayırmak. Bölmek. Rol. Kısmi. Yan. Ayrılmak. Parça. Elden çıkarmak. Fasıl.

Equity security : Devri mümkün mülkiyeti gösteren belge. Tahvil. Faiz getirmeyen hisse senetleri. Bir mal üzerinde mülkiyeti temsil eden ve başkalarına devredilebilen kıymetli evrak. Ortaklık hakkı veren menkul kıymet.

Bonuses : Bonus. Prim. İkramiye. Sürpriz. Teşvik primi.

Kickback : Geri tepme. Ters tepki. Seyirdim. Komisyon. Bahşiş. Gayri resmi bir komisyon. Rüşvet. Avanta.

 

Net profit : Tecimsel girişimin giderler çıkarıldıktan sonra dağıttığı kazanç. ortaklığın dengeleminde görülen katkısız kazanç. Net kazanç. Safi kar. Bilanço karı. Bilanço esasına dayalı işletmelerin yıl sonu bilançosundaki, vergi öncesi, varlıkların yükümlülüklerden fazla olması. Net kar. İktisat, sinema, televizyon, ekonomi alanlarında kullanılır. Safi kazanç. Katkısız kazanç. Net ürün.

Divvying : Ezik tip. Bölmek. Paylaşmak. Salak. Mankafa.

Cut : Topsuz giriş. Kendisinde top bulunmayan bir oyuncunun, pas alacak gibi bir aldatma ile karşı çembere doğru hızla koşması. Yontmak. Hadım etmek. Kesilmiş. İndirimli. Kurguyu, kurgulamayı gerçekleştirmek. kurgu, kurgulama eylemi. İndirilmiş. Kesik.

Shares synonyms : runners, percentage, earnings, allowance, immixture, plowshare, interest, attendancy, attendance, outstare, moral, stake, allotment, accretion, premium, subscription, moldboard, lucre, lot, profits, securities, marketable securities, split, holding, stock, share certificate, percentages, divident, percents, allotments, divvied, participation share, premiums.

Shares zıt anlamlı kelimeler, Shares kelime anlamı

Crooked : Deforme olmuş. Yalancı. Kargacık burgacık. Eğri. Çarpık. Çökmüş. Namussuz. Eğri büğrü. Yamuk. Dolandırıcı.

Straight : Uyuşturucu kullanmayan kimse. Yarış çizgisi. Düzgün. Kent. Düzlük. Eşcinsel olmayan kimse. Düz hat. Düz (çizgi). Düz. Dosdoğru.

Sharpness : Açıkgözlülük. Şiddet. Akıllılık. Keskinlik. Bir ölçümün, ötekilerden açıkça ayrılabilir olması ya da ölçtüğü sürekliliğin konumları arasında belirgin ayrımlar gözetebilme özelliği. Netlik. Seçiklik. Zekilik. Açıkgözlük. Sertlik.

Shares antonyms : angularity, straightness, roundness, dullness, crookedness, stand still.