Turkish: Ali bir çekiçle kumbarasını kırdı.
English: I smashed the glass.
Turkish: Bardağı kırdım.
English: Hasan's car smashed through the police barricade.
Turkish: Hasan'ın arabası polis barikatını çökertti.
English: Ali is extremely smashed.
Turkish: Ali son derece sarhoş.
English: Ali raised the crowbar intending to smash his attacker's head.
Turkish: Ali saldırganın kafasını vurmak niyetiyle kazayağı kaldırdı.
Smash and grab : Kap kaç.
Smash and grab raid : Kap kaç. Vitrini kırarak yağmalama.
Smash hit : Çok tutulan oyun. Liste başı şarkı. Ses getiren liste başı şarkı veya parça. Hit parça veya şarkı.
Smash in : Vurup kırmak. Parçalamak. Kırmak (kuvvetli bir darbeyle).
Smash to smithereens : Parça parça etmek. Paramparça etmek. Un ufak etmek. Tuzla buz etmek.
Smasher : Parçalayıcı. Çivici. Topu sert olarak karşı alana indiren oyuncu. Güzel kız. Darbe. Müthiş şey. Smaççı. Kırıcı eleştiri. Çarpan.
Smashing : Mükemmel. Şiddetli. Harika. Ağır. Muhteşem. Bitirim. Müthiş. Çarpışan. Olağanüstü. Cazip.
Smashed : Kör kütük sarhoş. Çakırkeyif. Sarhoş. Kafası dumanlı. Çarpılmış. Ezik. Paramparça olmuş. Uyuşturucunun etkisi altında. Uçmuş. Fitil gibi sarhoş.
Smashing pumpkins : Muhteşem balkabakları. Ünlü amerikan rock and roll grubu.
Smashingly : Mükemmel. Şaşırtıcı derecede. Şahane bir şekilde (argo terim). Harika. Etkileyici bir şekilde.
Sözcükler, direkt olarak Smash ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Decried : Yermek. Kınamak. Kötülemek. Azarlamak. Zemmetmek. Rezil etmek.
Batter : Güm güm vurmak. Yağ ve un karışımı hamur. Yumruklamak. Hasara uğramak. Pasta hamuru. Süt. Hırpalamak. Meyilli olmak (duvar). Dövmek.
Disarray : Kargaşaya itmek. Düzensizlik. Bozmak. Dağınıklık. Kargaşa. Karışıklık. Düzensiz kıyafet. Karıştırmak. Darmadağın etmek.
Deuce : Tenis düs. Dü (zar). Kör talih. Beraberlik (tenis). Şeytan. Aman. Dü zar. Zarda dü. İkili (zar). Düs.
Foot fault : Ayak hatası. Ayak yanlışı. Oyunda hata (tenis). Başlama atışı yapan oyuncunun atış sırasında arka çizgiye basması ya da alanın içine girmesi.
Domineers : Hakimiyeti altına almak. Hükmetmek. Despotça hükmetmek. Zulmetmek. Eziyet etmek. Baskı altına almak. Zorbalık etmek. Hakim durumda olmak. Baskı yapmak.
Busted : Tutuklanmış. İflas ettirmek. Tartışmak. Patlatmak. Bozulmak. Kırılmış. Bozmak. Rütbe indirmek. Tutuklanan.
Cankering : Çürümek. Yozlaştıran etmen. Çürütmek. Pamukçuk oluşturmak. Bozucu etken. Buğdaypası. Aft. Pamukçuğa yakalanmak.
Vandalize : Zarar vermek. Yıkmak (mal vb). Yakıp yıkmak. Tahrip etmek. Barbarlık etmek. Yıkmak.
Get messed up : Bulanmak. Kirlenmek.
Smash synonyms : knock down, vandalised, bashed, vandalising, smash up, be destroyed, bear down, squashes, be in carey street, contuse, fall to pieces, cut up, bankrupt, bankrupting, advantage to receiver, slogged, boom, slogging, vandalizing, biffs, crush out, lob volley, click, come a cropper, blow away, crash, go to rack and ruin, comminute, disarraying, smosh, belly up, be spoiled, reel.
Smash kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To hit (the ball) from above the level of the net with a very hard overhand stroke. To break up, or to pieces suddenly, as the result of collision or pressure. To dash to pieces. Utter destruction. Wreck. A breaking or dashing to pieces. To break in pieces by violence. To crush.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Smash kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Smash ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Smash anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Smash ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.