String along with türkçesi String along with nedir

  • Birinin dediklerini yapmak.
  • Birine uymak.
  • Uymak.
  • Ayak uydurmak.

String along with ingilizcede ne demek, String along with nerede nasıl kullanılır?

String : Sıralamak. Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı direnç gösteren, çalgılarda ses vermesi için kullanılan nesne. Germek. Halk arasında sicim adı verilen katransız kendirden yapılan kınnap. Bilgisayar, bilişim, gitar alanlarında kullanılır. Damgalar ya da fiziksel öğeler gibi nesnelerin doğrusal bir dizisi. Dizi. İpe dizmek. Dizmek. Kandırmak.

Along : Burada. Oraya. Kıyısında. Orada. Uzunluğuna. İleriye. Boyunca. Birlikte. Süresince.

With : Canlı. Beraberinde. Li. İle ilgili. -e karşın. İle beraber. Birlikte. -la. -lı. İle.

String along : Oyalamak. Birlikte gitmek. Boş vaatlerle kandırmak. Peşinden gitmek. Ayak uydurmak. Kandırmak.

Along with : Oraya. Buraya. Boyunca. - ile birlikte. İleriye. Kıyısında. İleri. İle beraber. Birlikte. İle birlikte.

Go along with : Desteklemek. Aynı görüşte olmak. İle beraber gitmek. Aynı düşüncede olmak. -e razı olmak. Uymak. Razı olmak. Beraber gitmek. Kabul etmek.

Get along with : İle anlaşmak. İyi anlaşmak. Geçinmek. Birisiyle geçinmek. İyi anlaşmak (birisiyle). İle geçinmek. İyi geçinmek. Biriyle iyi geçinmek. Anlaşmak. Uyuşmak.

 

Get along with you : Amma da yaptın. Hadi canım.

Travel along with : Yolculuk etmek.

İngilizce String along with Türkçe anlamı, String along with eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak String along with ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Acceding : Yanaşmak. Razı olmak. İktidara gelmek. Tahta çıkmak. Kabul etmek. İş başına gelmek. Yönetime geçmek. Katılmak. Yerine getirmek.

Abided : Çekmek. Sadık kalmak. Kalmak. Kurala uymak. Katlanmak. Baki kalmak. Beklemek. İkamet etmek. Durmak.

Humored : Memnun etmek. Alttan almak. Hoşuna gitmek. Suyuna gitmek.

Adapt : Bilgisayar, tiyatro alanlarında kullanılır. Yabancı bir tiyatro yapıtını yerli dile çevirirken, kişileri, olayları, töreleri yöreselleştirmek. yabancı yapıtı yöresel havaya uygun biçimde yerleştirme. Alışmak. Tiyatro için hazırlanmış bir yabancı oyunu, yerel koşullar ve özellikler göz önüne alınarak uygun biçimde kendi diline çevirmek, çıkartmalar ve eklemeler yapmak, örnek : molière'in scapin'in dolapları adlı oyununun ayyar hamza olarak uyarlanması. bir romanı ya da öyküyü sahne için yeniden derleme, düzenleme. örnek : reşat nuri güntekin'in çalıkuşu romanının oyun yapılması gibi. Uymakalıntı yapmak. Aktarmak. Uyumlandırmak. İntibak ettirmek. Adapte etmek.

Humoring : Huyuna suyuna gitmek. Mizah. Kaprisine boyun eğmek. Hoşuna gitmek. Suyuna gitmek. Memnun etmek. Eğlendirmek. Güldürmek. Alttan almak.

Keep pace : Aynı hızda yürümek. Aynı düzeyde ilerlemek.

Humours : Kaprisine boyun eğmek. Suyuna gitmek. Alttan almak. Güldürmek. Gönlünü yapmak. Mizah. Hoşuna gitmek. Huyuna suyuna gitmek. Huyuna gitmek.

 

Accedes : Yanaşmak. Tahta çıkmak. Kabul etmek. Yerine getirmek. İş başına gelmek. Yönetime geçmek. İktidara gelmek. Razı olmak. Katılmak.

Accords : Uyum sağlamak. Vermek. Bağdaşmak.

Abide : Bir yerde kalmak. Tahammül etmek. Katlanmak. Sadik kalmak. Durmak. Kurala uymak. Dayanmak. Baki kalmak. Tab getirmek.

String along with synonyms : accommodate oneself, attunes, humoured, humor, fall into step with, adapt oneself to, attune, attuning, humors, adapt oneself, abidden, humour, abides, abideth, accede, accorded, fall in step with, accord, acceded, humouring, abide by, accommodate oneself to.