Taboo türkçesi Taboo nedir

  • Belli davranış ya da sözlerin bir toplumca, bir toplumsal kümece çekinceli sayılması ve olumsuz yaptırımlara bağlanarak yasaklanması. (insanbilimde) ilkel topluluklarda kimi büyüsel, dinsel tasarımlara ilişkin olarak belli davranış ya da sözlerin toplumca çekinceli sayılması ve olumsuz toplumsal yaptırımlarla yasaklanması.
  • Tekinsiz.
  • Tabulaştırmak.
  • Memnu.
  • Yasak.
  • Mana ile yüklü oldukları kabul edilen insanların, hayvanların, nesnelerin, doğal öğelerin yasaklarla çevrilmesi ve bunlardan kaçınma, a. bk. geçici tabu, sürekli tabu.
  • Tabu.
  • Tabu olan.
  • Sosyoloji alanında kullanılır.
  • Kutgüç ile yüklü oldukları düşünülen insan, hayvan, nesne ve doğal öğelerin yasaklarla çevrilmesi, bunlardan kaçınma.
  • Dokunulmaz.
  • [#yasaklama Yasaklamak].
  • Kutyasak.
  • Konuşulamaz.

Taboo ile ilgili cümleler

English: Incest is a taboo found in almost all cultures.
Turkish: Ensest, neredeyse tüm kültürlerde bir tabudur.

English: Your generation thought sexuality was taboo.
Turkish: Senin neslin cinselliğin tabu olduğunu düşünüyordu.

English: This subject is taboo.
Turkish: Bu konu tabudur.

English: Certain taboos, which had remained untouchable for so many years, have come to be broken.
Turkish: Yıllardan beri dokunulmaz bazı tabular yıkıldı.

Taboo ingilizcede ne demek, Taboo nerede nasıl kullanılır?

 

Taboo fict : Kutyasak yapıntı. Yasaklara uyulmadığında oluşacak sonuçları anlatan yapıntı türü. bk. yapıntı, krş. masal, söylen, söyleni.

Taboo fictive : Yasaklara uyulmadığında oluşacak sonuçları anlatan yapıntı türü. bk. yapıntı, krş. masal, söylen, söyleni. Kutyasak yapıntı.

Blood taboo : Kansal kutyasak. Kötü ruh ve hayvanların etkileriyle kirlendiğine inanılan aybaşı kanı. (doğum kanı ile eş, ilişki kurulmaması gerekli olan nesneler olarak kabul edilmekte ve bunlardan kesin bir şekilde kaçınılmaktadır.) bk. eş.

Incest taboo : Ensest tabusu. Her toplumun kendi anlayışına göre, dirimbilimsel akraba olarak nitelediği erkekle dişi arasındaki evlilik ve evlilik dışı ilişkileri yasaklaması, bk. sililiksizlik, dirimbilimsel akraba, krş. sakınma. Sililiksizlik yasağı.

Tabooed : Konuşulmasını yasaklamak. Tabulaştırmak. Tabulaştırılmış. Yasaklamak.

Databook isa pcmcia controller : Databook ısa pcmcıa denetleyicisi.

Taborets : İskemle. Tabure. Arkalıksız sandalye. Kasnak.

Taboparesis : Taboparesis. Genel felçle belirgin zayıflama.

Databook pcmcia controller : Databook pcmcıa denetleyicisi.

Tabooing : Tabulaştırmak. Konuşulmasını yasaklamak. Yasaklamak. Tabulaştırma.

İngilizce Taboo Türkçe anlamı, Taboo eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Taboo ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Called off : Son vermek. Sınırlamak. İptal etmek. Durma emri vermek. Listeden yüksek sesle okumak. Söylemek. Yüksek sesle okumak. Sona erdirmek. Durdurmak.

Bar : Engellemek. Parmaklıklarla örtmek. Parmaklık takmak. Kalıp. Üniformalarda rütbe belirten metal çubuklar. Dansçıların çalışma yerinde bulunan, gövdelerini doğru olarak yerleştirmelerine yarayan duvara çakılı çubuk. bir türk halk dansı çeşidi. İzin vermeme. Çubuk. İnce ışık demeti. Panoları ya da gergileri taşımakta kullanılan demir çubuk.

 

Interdiction : Yasaklama. Kısıtlama. Engelleme. Mani olmak. Bağlantısını kesme. Kısıt. Hacir altına alma. Hacir.

Prohibited : Yasaklanmış. Yasak edilmiş. Önlemek. Engel olmak. Olanak vermemek. Menetmek. Yasak etmek. Önüne geçmek.

Abilities : İktidar. Güç. Geniş anlamında, bireyin, davranışlarını düzenleyen, etkinliklerini koşullandıran ve dirimbilimsel-toplumsal olarak belirlenen özellikleri. dar anlamında, bireyi belli bir uğraşsal etkinliğe uygun kılan bir dizi ruhsal özellikleri. Yetenek. Yeterlik. Beceri. Yetenekler. Kabiliyet.

Lid : Mani. Engel. Kapak. Menteşeli veya bağlantısız kapak. Başlık. Gözkapağı.

Censor : Denetçi. Sansür memuru. Sansür. Sansürcü. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Sansür uygulamak. Sansür etmek. Denetlemek. Denetleme işini gerçekleştirmek. Ön denetim.

Tabooing : Tabulaştırma. Konuşulmasını yasaklamak.

Anathematise : Kiliseden aforoz etmek. Aforoz etmek. Yasaklamak (ayrıca anathematize). Kınamak. Lanetlemek.

Forbidden : Yasaklanmış. İzinsiz. Men edilmiş.

Taboo synonyms : age grade, achievement motive, untouchables, anathematized, debarred, tabooed, all round development of individual, acclimatation, anathematizes, spooking, tabuing, agnation, sacrosanct, age group, adjustment in marriage, aesthetic, criminalised, anathematizing, immunes, anathematize, sacred cow, sacred, aesthetical ideal, interdictum, call off, interdicts, untouchable, ban, out, inviolable, unlucky, taboos, agression.

Taboo zıt anlamlı kelimeler, Taboo kelime anlamı

Permissible : Caiz. Mubah. Hoş görülebilir. Helal. Müsaade edilebilir. İzin verilmesi mümkünse. İzin verilebilir. Olurlu. Müsaadde edilebilir. Müsade edilebilir.

Profane : Profan. Saygısızlık etmek. Dinle ilgisi olmayan. Kutsal şeylere karşı saygısız. Dinsiz. Kirletmek. Bulaştırmak. Allah'a karşı son derece saygısız olan. Pisletmek. Putperest.

Taboo ingilizce tanımı, definition of Taboo

Taboo kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Hence, prohibited under severe penalties. To interdict approach to, or use of. A total prohibition of intercourse with, use of, or approach to, a given person or thing under pain of death, an interdict of religious origin and authority, formerly common in the islands of Polynesia. Set apart or sacred by religious custom among certain races of Polynesia, New Zealand, etc., and forbidden to certain persons or uses. To put under taboo. As, to taboo the ground set apart as a sanctuary for criminals. As, food, places, words, customs, etc., may be taboo. Interdiction. Interdicted. To forbid, or to forbid the use of.