Tattoo türkçesi Tattoo nedir

  • Askeri geçit.
  • Koğuş borusu.
  • Birinin vücuduna dövme yapmak.
  • Işık söndür borusu veya trampeti.
  • Trampet sesi.
  • Trampet çalma.
  • Parmaklarıyla tıkırdatma.
  • Trampet.
  • Dövme.
  • Dövme yapmak.
  • Bando gösterisi.

Tattoo ile ilgili cümleler

English: Ali put a Band-Aid over his small tattoo of a spider so he would be allowed into a Japanese hot spring.
Turkish: Ali bir Japon kaplıcasına girebilmek için küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırdı.

English: Ali wants to be a tattoo artist.
Turkish: Ali bir dövme sanatçısı olmak istiyor.

English: Ali told me he showed his tattoo to Mary.
Turkish: Ali bana dövmesini Mary'ye gösterdiğini söyledi.

English: Getting a tattoo is a stupid idea.
Turkish: Dövme yaptırmak aptalca bir fikir.

English: Ali showed Mary the tattoo on his arm.
Turkish: Ali Mary'ye kolundaki dövmeyi gösterdi.

Tattoo ingilizcede ne demek, Tattoo nerede nasıl kullanılır?

Beat a tattoo : Parmaklarıyla masayı tıkırdatmak.

Ear tattoo : Genellikle etçi ve sütçü sığırların ve domuzların beslenmesi, tanınması için kulağa yapılan dövme. Kulak tetavür numarası.

Tattooed : Dövmeli. Dövme yaptırmış.

Tattooer : Dövme yapan kişi. Dövmeci.

Tattooers : Dövme yapan kişi. Dövmeci.

Tattooist : Dövme yapan kişi. Dövmeci.

 

Cyclic permutatton : Devirli permütasyon.

Tatterdemalion : Yıkık dökük. Pejmurde kıyafetli.

Tattooing : Dövme yapma. Dövmecilik. Dövme yapmak. Dinsel, büyüsel amaçlarla ya da güzellik için deriyi sivri uçlu el araçlarıyla yırtarak ya da keserek buralara ot köklerinden ve isten elde edilen boyalar sürerek bezeme. Tatuaj. Vücutta oluşan geçici iz. Cilt üzerinde meydana gelen morluk.

Tattoos : Trampet çalma. Askeri geçit. Dövme. Koğuş borusu. Parmaklarıyla tıkırdatma. Trampet.

İngilizce Tattoo Türkçe anlamı, Tattoo eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Tattoo ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Flogging : Kamçı ile cezalandırma. Kırbaç cezası. Kırbaçlama cezası. Dayak. Sopa. Kamçılama. Kırbaçlama.

Tattooing : Dinsel, büyüsel amaçlarla ya da güzellik için deriyi sivri uçlu el araçlarıyla yırtarak ya da keserek buralara ot köklerinden ve isten elde edilen boyalar sürerek bezeme. Cilt üzerinde meydana gelen morluk. Tatuaj. Dövme yapma. Vücutta oluşan geçici iz. Dövmecilik.

Prick : Yarak. Ahmak. Sokmak. Toprağa dikmek. Acıtmak (deriye batan diken vb). Sivri bir şeyi -e batırmak. Sokma. Dikmek (bitki). Batırma. Diken batırmak.

Drum roll : Hızlı davul sesi. Tremola. Kreşendo benzeri bir şekilde yapılan ve büyük zillerin çarpışmasıyla sona eren ve bir sunum ya da tanıtıma işaret eden davul vuruşu zinciri.

Drubbing : Dayak. Yenilgi. Kötek. Sopa.

Beaten : Aşınmış. Dövülmüş. Bitkin. Vurularak biçimlendirilmiş. Çekiçlenmiş. Ayak izleriyle belirgin. Yenilmiş. Dayak yemiş. Mağlup.

Tambours : Gergef. Davul. Ufak davul. Silindir şeklindeki parça. Kasnak. Gergef işlemek. Kasnağa gerip işlemek. Tambur.

 

Banging : Darbe indirme. Vurma. Çakma (cinsel anlamda).

Dressing down : Azar. Azarlama. Fırça. Dayak. Paylama. Zılgıt.

Tattoo synonyms : tattoos, decoration, beatings, snare drum, tambour, floggings, buffetings, bastings, battery, tambourin, beating, buffeting, battering, side drum, flatting, forged, prickle, stain, flagellata.

Tattoo ingilizce tanımı, definition of Tattoo

Tattoo kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A mode of ornamentation practiced by various barbarous races, both in ancient and modern times, and also by some among civilized nations, especially by sailors. An indelible mark or figure made by puncturing the skin and introducing some pigment into the punctures. A beat of drum, or sound of a trumpet or bugle, at night, giving notice to soldiers to retreat, or to repair to their quarters in garrison, or to their tents in camp. To color, as the flesh, by pricking in coloring matter, so as to form marks or figures which can not be washed out.