Worthy of türkçesi Worthy of nedir

Worthy of ile ilgili cümleler

English: He wasn't worthy of suspicion.
Turkish: O şüpheye layık değildi.

English: Aota was not worthy of your trust.
Turkish: Aota güveninize layık değildi.

English: He's not worthy of you.
Turkish: O sana layık değil.

English: Everyone who works has the right to just and favourable remuneration ensuring for himself and his family an existence worthy of human dignity, and supplemented, if necessary, by other means of social protection.
Turkish: Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

English: Her diligence is indeed worthy of praise.
Turkish: Onun çalışkanlığı gerçekten övgüye değer.

Worthy of ingilizcede ne demek, Worthy of nerede nasıl kullanılır?

Worthy : Saygın kişi. Layık. Önemli kimse. Yaraşık. Muhterem. Saygıdeğer. Liyakat. Kıymetli. Değer. Hak eden.

Of : Nin. -den övünerek bahsetmek. -nın. Li. -li. Hakkında. -nin. -dan. İle ilgili. -den.

Worthy of credit : Güvenilir. Kredili. Kredi verilir.

Worthy of his status : Pozisyonunu hak eden. Bulunduğu statüye yaraşan.

Worthy of note : İşaret etmeye değer. Göstermeye değer. Kayda değer.

 

Worthy of notice : Dikkate değer. Görmeye değer. Dikkat edilmesi gereken. Fevkalade. Haberdar olmaya değer. Hatırı sayılır. Dikkate şayan.

Worthy of praise : Övgüye değer. Övgüyü hak eden.

İngilizce Worthy of Türkçe anlamı, Worthy of eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Worthy of ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cost : Eder. Bir mal ya da işin para ile olan değişim değeri. paranın mal birimini kapsayan eder. Sigorta pirimi, navlun ve yükleme giderleri ile oluşabilecek her türlü riskin satıcı tarafından üstlenildiği uluslararası c grubu teslim biçimlerinden biri ve buna dayalı fiyatı. krş. cfr. Maliyet hesaplamak. Neden olmak. Etmek. Yapmak. Tümdeğer. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Cıf.

Merit : Liyakat göstermek. Yararlık. Erdem. Liyakat. -e layık olmak. Hak etmek. Değmek. Fazilet. -e değmek.

Worthy : Saygıdeğer. Saygın kişi. İleri gelenlerden biri. Muhterem. Kodaman. Liyakat. Kıymetli. Yaraşık. Hak eden.

Premium : Kar payı. Ödül. Sigorta primi. Sigorta ücreti. Değer payı. Gümrük, iktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. İşteki başarım, doğum, evlenme, bayram, yılbaşı, işletmenin kuruluş yıldönümü gibi nedenlerle veya yasa ve sözleşmeye bağlı olarak normal ücrete ek olarak işveren tarafından işçilere yapılan ödeme. Belirli malların üretim ve yurttan çıkışının özendirilmesi amacıyla, o malların üreticilerine ya da çıkaranlarına genellikle devletçe yapılan yardımlar (para yardımları, vergi bağışıklığı vb. gibi), a. bk. çıkış primi. İkramiye.

 

Fittest : Yetenekli. Uygun. En uygun. Sağlıklı. Yerinde. Formda. Yeterli. Zinde.

Amount : Miktar. Nicelik. Eşit olmak. Etmek. İfade etmek. Önem. Anlamına gelmek. Bir nesneler kümesinin sayısal sıklığı ya da büyüklüğü, bk. nitelik.

Moral : Mutlak olarak iyi olduğu düşünülen veya belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kuralları bütünü. bir kimsenin iyi niteliklerini veya kişiliğini ifade eden tutum ve davranışlar bütünü, mizaç. Cesurluk, inançlılık ve kişisel bütünlük gibi niteliklerin kazandırdığı ruhsal güç. 2-göz korkutucu tehlikeler karşısında kümece geliştirilen birliktelik duygusu. Hisse. Dürüst. Törel. İçgüdü. Kıssadan hisse. Alınacak ders. Ahlak dersi. Eğitim, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Wellworn : Değimli.

Dignity : Yüksek mevki. Haysiyet. Rütbe. Asalet. Yüksek makam. Kıymet. Onur. Ağırbaşlılık. Yücelik. Şeref.

Account : Hesap vermek. Kişi, kurum ve kuruluşların borç ve alacaklarının sistemli bir biçimde kaydedildiği çizelge. İtibar. Açıklama. Söylenti. Sebep. Banka hesabı. Hesaplaşma. Hesap verme. Açıklamasını yapmak.

Worthy of synonyms : due to, precious, condign, dearness, costliness, deserving, amounts, fit, preciousness, worthiest, mise, worthier, currencies, meaning, currency.