Yağlamak nedir, Yağlamak ne demek

  • Yağ sürmek
  • Dalkavukça övmek, yağ çekmek.
  • Sürtünen iki yüzey arasına, kaymayı kolaylaştırmak için yağlı bir madde sürmek.

Yağlamak tanımı, anlamı:

Yağlayıp ballandırmak : Çok överek anlatmak.

Yağlama : Yağlamak işi. Küçük tabak büyüklüğünde açılan yufkaların tavada pişirilmesinden sonra aralarına kıymalı iç konulup üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek hazırlanan bir yemek.

Tabanları yağlamak : Uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak. hızlıca koşmak, kaçmak.

Sürmek : Uzatmak, ileri doğru itmek. Zaman geçmek. Yönetip yürütmek, sevk etmek. Olmaya devam etmek. Dokundurmak, değdirmek. Herhangi bir durum içinde bulunmak. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek. Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak. Devam etmek. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak. Zaman almak. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek. Pulluk veya sabanla toprağı işlemek. Önüne katıp götürmek.

Yüzey : Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz.

Kayma : Kaymak (II) işi. Herhangi bir nedenle filmin atlaması, görüntünün perdeye veya ekrana tam olarak gelmemesi.

 

Kola : Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta. Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılmış olan içecek. Kolalama. Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata). Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı.

Yağlı : Yağla yapılmış. Yağı çok olan. Yağdan kirlenmiş veya lekelenmiş olan. Üzerinde veya içinde yağı olan. Bol ve kolay kazanç sağlayan. Besili, semiz.

Madde : Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm. Duyularla algılanabilen nesne. Bir cismi oluşturan öge, öz. Para, mal vb. ile ilgili şey. Molekül. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri.

Dalkavuk : Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı. Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse.

Yağ : Vazelin, mazot gibi yağları andıran ve sanayide kullanılan bir mineral madde. Güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde. Vücudun, atılması gereken amonyak, üre vb. maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde. Abartılı övgü. Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde.

 

Dalkavukça : (dalkavu'kça) Dalkavuğa yakışır bir biçimde, yaltakça. Dalkavuk gibi, yaltakça.

Övmek : Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek, methetmek, sena etmek, yermek karşıtı.

Çekmek : Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak. İmbik yardımı ile elde etmek. Bir duyguyu içinde yaşatmak. Taşıtı bir yere bırakmak, koymak. Kaçan ilmeği örmek. Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak. İçine almak, emmek. Hoşa gitmek, sarmak. Boya, badana vb. sürmek. Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek. Aynısını yazmak veya çizmek. Germek. Yollamak. Daralıp kısalmak. Tartıda ağırlığı olmak. Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak. Çizgi durumunda uzatmak. Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak. Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak. Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak. Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak. Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek. Herhangi bir anlama almak. Asmak. Güç durumlara dayanmak, katlanmak. Taşıma gücü olmak. Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek. Örtmek, giymek. Döşemek. Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak. Herhangi bir engel kurmak. Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek. Bir yerden başka bir yere taşımak. Öğütmek. Atmak, vurmak. Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak. İçki içmek. Bir amaçla ortadan kaldırmak. Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı. Yürütmek, sürmek. Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak. Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek. Yol, ay sürmek.

Diğer dillerde Yağlamak anlamı nedir?

İngilizce'de Yağlamak ne demek? : v. anoint, baste, grease, incense, lubricate, oil, slush

Fransızca'da Yağlamak : graisser, huiler, lubrifier

Almanca'da Yağlamak : v. abschmieren, anfetten, einfetten, einschmieren, fetten, ölen, schmieren

Rusça'da Yağlamak : v. смазывать, мазать, промасливать, замасливать, умасливать, расхваливать, смазать, перемазать, мазнуть, измазать, помазать, замаслить