Çizgi nedir, Çizgi ne demek

"Çizgi" ile ilgili cümle

  • "Çizginin yalnız uzunluk boyutu vardır."
  • "Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu bosu bile değişmiyordu." - O. Rifat
  • "Ben hayatımı yeniden ve bambaşka çizgiler üzerinde kuracağım." - A. İlhan
  • "Bu kâğıda üç çizgi çekti." - Ö. Seyfettin
  • "Bu topluluklar arasında amatör ve profesyonel çizgisini de tam olarak çizebilmek kolay değildir." - M. And

Yerel Türkçe anlamı:

Bez ve halı tezgahlarına uzunlamasına gerilen sıra sıra boy iplikleri, çözgü.

Çizgi.

Biçilen ekinlerin başaklarını toplamağa yarıyan tırmığa benzer bir çeşit aygıt.

Haşhaş sütünü çıkarmak için kullanılan aygıt.

Köylü kadınlarının renkli yün ipliklerden örerek bellerine kuşanıp uçlarını iki yandan sarkıttıkları kuşak.

Bilişim alanındaki terim anlamı:

İki uzak nokta arasında veri iletişim ortamı sağlayan herhangi bir bağlantı.

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Erkek dansçının yer değiştirmesine yarayan çizgi.

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

(Resim) Kurşunkalem, mürekkep ya da boya ile çizilmiş iz. a. bk. çizim.

 

Matematik terimi olarak kelime anlamı:

öklit n-uzayında, her bir konacı t gibi bir değiştirgenin birer doğrusal işlevi olan noktaların kümesi.

[Bakınız: doğru]

Orta Öğretim alanındaki anlamı:

[Bakınız: olukçuk]

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Matbaacılıkta çizgi çizilmesini sağlayan sarı demir. (*Aksaray -Niğde.)

Geomteri'deki kelime anlamı:

“Çizgi” , yalnız bir boyutlu uzamdır.

Bilimsel terim anlamı:

Oyun alanını sınırlamak, belirli ölçü ve bölgeleri göstermek amacıyla yapılmış olan ayırıcı doğru. (Genellikle kireçli su ile çizilir.)

Oyun alanının sınırlarını belirten boyalı şerit.

Oyun alanını bölen, sınırlayan ve belirleyen boyadan şeritlere verilen ad.

Oyun alanını bölen, sınırlayan, belirleyen boyadan şerit.

İngilizce'de Çizgi ne demek? Çizgi ingilizcesi nedir?:

line, floor patterns, une

Almanca'da Çizgi ne demek?:

linie, strich

Fransızca'da Çizgi ne demek?:

raie, ligne, trait

Osmanlıca Çizgi ne demek? Çizgi Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

hat

Çizgi kısaca anlamı, tanımı:

Çizgi çekmek : Bitirmek, sona erdirmek. bir noktayı hat biçiminde çeşitli yönde uzatmak.

Çizgisinden sapmamak : Görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak.

Çizgi film : Bir konuyla ilgili olarak karakterlerinin hareketlerini belirtecek biçimde art arda çizilmiş resimlerden oluşan sinema filmi.

Çizgi hakemi : Voleybolda topun veya ayağın çizgiye temas durumunu belirlemekle görevli hakem.

Çizgi im : Malın değişik özelliklerini ve fiyatını belirten, elektronik aygıtların okuyabileceği biçimde düzenlenmiş etiket, barkod.

Çizgi ölçek : Plan veya haritanın alt köşesinde yatay bir çizgi ile gösterilen, harita üzerindeki uzunluğun gerçekte ne kadar uzunluğa karşılık olduğunu belirten ve bunun çizgi üzerinde işaretlenmesiyle elde edilen ölçek.

 

Çizgi resim : Yalnız çizgilerle yapılmış resim.

Çizgi roman : Konuyu ve olaylar zincirini kesintisiz olarak resimleme yöntemiyle okuyucuya sunan roman.

Ana çizgi : Belli bir kurala göre yürütülerek bir biçimin oluşmasına yarayan çizgi.

Eğik çizgi : Düz olmayan çizgi. Bölme işlemini gösteren işaret. Yan yana yazılan dizeler, kelime grupları ve cümle ögeleri, adres yazarken kapı numarası ile daire numarası vb.nin arasına konulan noktalama işareti (/).

Kırık çizgi : Bir veya birkaç noktada doğrultu değiştiren çizgi.

Kırmızıçizgi : Özellikle çam türü ağaçlarda görülen, uygunsuz koşullarda kurutulan ağacın çatlayan göze zarından giren mantarların yaptığı bir hastalık türü.

Kırmızı çizgi : Belli bir konuda taraflar arasında kabul edilebilir son nokta. Pasaport kontrolü sırasında geçilmesi yasak olan bölgeyi belirleyen çizgi.

Kısa çizgi : Satır sonuna sığmayan kelimeleri, hecelere bölerken kullanılan noktalama işaretinin adı, tire, ( - ).

Uzun çizgi : Karşılıklı konuşmada, konuşanın değiştiğini göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı, konuşma çizgisi, tire (II) ( - ).

Dış çizgiler durumu : Ayrı ayrı birliklerin çevreden merkeze ulaşan yollarla düşman üzerinde birleşmesi.

Atlama çizgisi : Tek adım veya üç adım atlama yarışmalarında sıçramadan önce ayağın son olarak konulduğu çizgi.

Çıkış çizgisi : Yarışa başlangıç olarak belirlenen beyaz çizgi.

Doruk çizgisi : Yüksek dağlarda, doruk uçlarını birbirine bağlayan ve bitişik iki aklanı ayıran sınır.

Kader çizgisi : Alın yazısı.

Kale çizgisi : Futbol vb. top oyunlarında, oyun alanının sınırlarını gösteren ve kale hizasında olan çizgi.

Konuşma çizgisi : Uzun çizgi.

Mafya çizgisi : Takım elbisenin kumaşında bulunan, ince, dikey çizgi.

Ölçek çizgisi : Haritanın ölçeğini göstermek için kenarına çizilen ve her santimetresinin gerçekte kaç kilometreye karşılık olduğunu gösteren doğru.

Sahil çizgisi : Kıyısal bölgede denizin sakin olduğu devrede suyun kara ile birleştiği hat.

Santra çizgisi : Futbolda santra yuvarlağını ortadan ikiye bölen, üzerinde santra noktası bulunan çizgi.

Su bölümü çizgisi : Komşu iki akarsuyun beslenme teknelerini ayıran çizgi.

Ufuk çizgisi : Göz eriminin, geçen yatay düzlemle kesiştiği çizgi.

Varış çizgisi : Bir yarışın son noktasını belirleyen çizgi.

Yan çizgisi : Bir yerin yan tarafına çizilen çizgi.

Çizgileme : Çizgilemek işi.

Çizgilemek : Çizgi çekmek, çizgi çizmek.

Çizgilenmek : Çizgi meydana gelmek.

Çizgileşmek : Çizgi durumuna gelmek.

Çizgili : Üzerinde çizgi bulunan.

Çizgilik : Çizgi çizmeye yarar tahta, cetvel tahtası.

Çizginme : Çizginmek işi.

Çizginmek : Tereddüt etmek. Bir şeyin etrafında dönüp durmak.

Çizgisel : Çizgi ile gösterilmiş.

Çizgisiz : Üzerinde çizgi olmayan.

Tahril : Çizgi.

Vücut : Var olma, varlık. İnsan veya hayvan gövdesi, beden.

Nokta : Yer. Hiçbir boyutu olmayan işaret. Konu, konu ile ilgili önemli bölüm. Sınır, derece, radde. Orta nokta. Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret. Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.). Nöbetçi bulunan yer. Nöbetçi, gözcü, bekçi. Çok küçük boyutlarda işaret, benek.

Yürütülme : Yürütülmek işi.

Biçim : Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Tarz. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Herhangi bir şeyin benzeri. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Biçme işi. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl.

Temel : En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz. Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler.

Durum : Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır.

Bir : Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bu sayı kadar olan. Aynı, benzer. Sayıların ilki. Bir kez. Ancak, yalnız. Sadece. Beraber. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Eş, aynı, bir boyda. Tek. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.

Çizgi altı işlemler : Ödemeler bilançosunda çizgi üstü işlemlerdeki açık veya fazlayı kapamaya yönelik gedik kapatan işlemler. krş. resmi rezervler hesabı, denkleştirici işlemler, çizgi üstü işlemler

Çizgi biçimi : Çınlanım eğrisinin, bu eğriyi oluşturan sıklıklara bağlı olarak biçimlenmesi.

Çizgi çekmek : bir noktayı hat biçiminde çeşitli yönde uzatmak. İlgili cümle: "“Yerlerinden kalkıp duvara bir çizgi çekmişler.”" N. F. Kısakürek. mec. bitirmek, sona erdirmek. İlgili cümle: "“Tüm Müslümanlar aralarındaki kızgınlıklara, kinlere, o gün bir çizgi çekeceklerdi.”" H. Taner.

Çizgi eni : İzgede görülen ışık çizgilerinin, ışığı salan durunun süresi ve etkileşimleriyle ilgili kalınlığı.

Çizgi genişliği : Çınlanım eğrisinin yan yüksekliğindeki genişliği; bu genişliği sıklığa, dalga boyuna ya da döneme bağlı olarak verilir.

Çizgi grafiği : (matematik)

Çizgi izgesi : Parlak, keskin çizigilerden oluşmuş izge; uyarılmış erkin uçun öğecikleri çizgi izgesi verir.

Çizgi kalemi : Yüz boyamada gölge ve çizgilerin yapılmasına yarayan özel uçlu kalem. Makyajda gölge ve çizgilerin çizilmesine yarayan özel uçlu kalem.

Çizgi kaynağı : Atomik spektroskopide, analitin karakteristik çizgisini yayan bir ışın kaynağı. Önemli bir ışın kaynağı oyuk katot lambasıdır.

Çizgi örneklemesi : (örnek.) Yeryuvarlağı üzerindeki bir bölgede bir çizgi üzerine düşen öğelerin alındığı örnekleme.

Çizgi ile ilgili Cümleler

  • Çizgi romanı çok ilginç buldum.
  • Tom'un basık saç çizgisi var.
  • Çizgi romanlar eskisi kadar popüler değil.
  • Marika, Japon çizgi romanlarından hoşlanıyor mu?
  • Hangi sayıya kadar olan Naruto çizgi romanlarına sahipsin.
  • Buraya bir çizgi çizin.
  • Çizgiyi aştın.
  • Çizgi romanları severim.
  • Bu dikey bir çizgi.
  • Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
  • Haritadaki mavi çizgiler nehirleri gösteriyor.
  • Çizgi filmleri severim.
  • Çizgi romanlar okumaya dalmıştı.
  • Çizgi romanları seviyorum.

Diğer dillerde Çizgi anlamı nedir?

İngilizce'de Çizgi ne demek? : n. line, stripe, scratch, mark, drawing, bar, furrow, grain, groove, score, stria, wale, wheal

Fransızca'da Çizgi : ligne [la], raie [la], trait [le], (kuma

Almanca'da Çizgi : n. Linie, Scheide, Zug

Rusça'da Çizgi : n. линия (F), черта (F), штрих (M), линейка (F), риска (F), палочка (F)