Ölümlü nedir, Ölümlü ne demek

Ölümlü; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfatisim olarak kullanılır.

  • Gelip geçici, kalımsız, fâni
  • İnsan.

Teknik terim anlamı:

Ölmeğe mahkûm, ölmek üzere olan, muhtazar.

Ölümlü ile ilgili Cümleler

  • Bu dünyadaki insanların hepsi ölümlüdür.
  • Ben yeterince acı çektim, ölümlü dünyada biraz da ben eğleneyim.
  • İnsanoğlu ölümlü bir canlı olmasına rağmen hayatta başarılı olması için çabalaması çalışması gereken hırsı nereden buluyor?
  • Üçüncü sayfada ölümlü haberler okumaktan bıktım.
  • Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.
  • Tanrı senin ölümlü ruhuna yardım eder.
  • İnsan ölümlüdür.
  • Bazı insanlar halüsinojen maddeler kullanıp transa girerek ölümlü bedenlerinden sıyrılmaya çalışırlar.
  • “Onu hâlâ hiç olmazsa rüyalarında ölümlülerin sevdiği gibi sevebilir.”
  • İnsan ölümlü mü?
  • İnsanın doğası ölümlüdür.
  • Ölümlü olduğunu unutma.

Ölümlü ile ilgili Atasözü veya Deyim

dünya ölümlü, gün akşamlı : “hiçbir durum sürekli değildir, her iyi durumun bir sonu vardır” anlamında kullanılan bir söz.

Ölümlü kısaca anlamı, tanımı

Ölüm : Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, ebedî uyku, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat. İdam cezası. Ölme biçimi. Ölmesi istenen canlı için kullanılan bir söz. Sona erme, yok olma, ortadan kalkma

 

Ölümlü etmek : Ölecek hale getirmek.

Ölümlü geçinmek : Ölmeğe hazır bir halde ömür geçirmek.

Ölümlülük : Ölümlü olma durumu, fena. Belli bir çoğanın ölüm nedeniyle kazandığı eğilim, bk. doğurganlık.

Ölümlü dünya : Üzerinde ölümün var olduğu dünya, fâni dünya.

Ölümlük : Bazı kimselerin, öldüklerinde cenazelerinin kaldırılmasına harcanmak için ayırdıkları para.

Ölümlük dirimlik : Zor durumda kalındığında kullanılmak üzere ayrılan (para, mal).

Gelip geçici : Sürekli olmayan, kısa süreli.

Kalımsız : Kalımlı olmayan, kalıcı olmayan, yok olacak, fâni.

Geçici : Çok sürmeyen. Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu. Bulaşan, bulaşıcı. Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı.

Mahkum : Hükümlü. Zorunda olan, mecbur. Kötü bir sonuca varması kaçınılmaz olan.

Üzere : Amacıyla. Neredeyse. Şartıyla. Gibi.

Gelip : Arapça kökenli galib: galip.

Ölmek : Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek. Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak. Bitki, solmak. Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek.

İnsan : Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Âdemoğlu, âdem evladı.

 

Kalım : Kalma işi.

Olan : Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, evlat.

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Ölme : Ölmek durumu, fevt, kabız, uful.

Kalı : Halı.

Diğer dillerde Ölümcül mutasyon anlamı nedir?

İngilizce'de Ölümcül mutasyon ne demek ? : lethal mutation