Adduce türkçesi Adduce nedir

  • Getirip göstermek.
  • Örnek vermek.
  • Vermek (örnek).
  • İleri sürmek (kanıt).
  • Delil göstermek.
  • (delil) göstermek.
  • Vermek örnek.
  • Kanıt göstermek.
  • Göstermek (kanıt).
  • (kanıt) göstermek.
  • Gerekçe göstermek.
  • (örnek) vermek.
  • Getirmek.
  • (kanıt) ileri sürmek.

Adduce ingilizcede ne demek, Adduce nerede nasıl kullanılır?

Adduceable : Kanıt olarak ileri sürülebilen. Kanıt olarak gösterilebilen. Delil olarak alıntı yapılabilen. Delil olarak gösterilebilen.

Adduced : (delil) göstermek. Getirmek. (kanıt) göstermek. (örnek) vermek. Göstermek (kanıt). Getirip göstermek. Kanıt göstermek. (kanıt) ileri sürmek. Örnek vermek. Delil göstermek.

Adduced evidence : İleri sürülmüş olan kanıt veya delil. Gösterilmiş delil.

Adducent : İçe doğru çeken. Bir eksene doğru çeken. İçen doğru çeken. Addüktör.

Adducer : Kanıt ileri süren kimse. Bir tartışmada delil veya örnek sunan katılımcı.

Sadducean : Saddusi. Saddusi'lere ait (tarihi yahudi mezhebi).

Adducted : Yaklaştırmak.

Sadducee : Saddusi. İncil'i edebi şekilde yorumlaması ile karakterize tarihi bir yahudi mezhebi üyesi.

Adducers : Kanıt ileri süren kimse. Bir tartışmada delil veya örnek sunan katılımcı.

Adducere : Orta çizgiye doğru çekme. Addusere.

İngilizce Adduce Türkçe anlamı, Adduce eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Adduce ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Avers : Emin bir şekilde ileri sürmek. İddia etmek. Kanıtlamak. Söylemek. Öne sürmek.

Bringing : Yanına alıp beraber götürme. Getirme. Getiren. - ile gitme. Sebebiyet verme. Getiri.

Exemplifying : Örnek oluşturmak. Resmi onaylı suretini çıkarmak. Örnek teşkil etme. Temsil etmek. Örneklemek. Örnek göstermek. Örnek olma.

Prove : İspat etmek. Göstermek. Ortaya koymak. Sınamak. Sağlamasını yapmak. Kanıtlamak. Bulunmak. Anlaşılmak. Denemek. İspatlamak.

Instantiating : Değerleri olan bazı değişkenleri yerine koyarak daha spesifik bir şekilde tanımlı bir nesne üretmek (bilgisayar programlaması). Örnek ile desteklemek. Kanıt sunmak. Delil göstererek bir iddiada bulunmak. Kanıt göstererek bir iddiada bulunmak. Somutlaştırmak. Savunulan savı örnek vererek desteklemek. Örneklerle desteklemek.

Bear : Doğurmak. Ürün vermek. Yakışık almak. Gütmek (kin). Değmek. Dişini sıkmak. Yönelmek. Sineye çekmek. (ürün veya meyve) vermek. Spekülasyon yapmak.

Adducing : Kanıt olarak ileri sürme. Örnek olarak sunma.

Aver : Söylemek. Öne sürmek. İddia etmek. Emin bir şekilde ileri sürmek. Kanıtlamak.

Evidence : Şahit. Belirmek. Belirginlik. Kanıtlamak. Açıklık. İfade. Tanıklık. İz. Göze çarpma. Belirtmek.

Adduce synonyms : adduced, produce evidence, exemplified, bears, bring forth, show, carried, bring along, instantiate, bring, brought, cite, bring in, exemplify, bring into, bring off, adduces, exemplifies, testify, bear witness, instantiates, brings, averring, abduce, justify.

Adduce ingilizce tanımı, definition of Adduce

Adduce kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To bring forward or offer, as an argument, passage, or consideration which bears on a statement or case. To cite. To allege.