Turkish: O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
Adolescence crisis : Genellikle ergenlik yıllarında ortaya çıkan duygusal sıkıntı. Ergenlik krizi.
Preadolescence : Ergenlik öncesi. Adölesans öncesi dönem. Ergenlik öncesi çağ. Preadolesans.
Adolescent : Yeni yetme. Ergenlik. Yeniyetme. Delikanlı. Adölesan. Genç. Adolesan. Ergenlik çağında olan (genç). Gençlik. Ergen.
Adolescent gynecomastia : Ergenlik jinekomastisi. Adolesan jinekomasti. Ergenlik hormonlarının neden olduğu ergenlik çağında erkek çocuklarda görülen jinekomasti.
Adolescent library : Gençler kitaplığı. Genellikle halk kitaplığı içinde yer alan, çocuk dermesi ile yetişkinler dermesi arasında bir geçit olan derme ya da kitaplık.
Adolescently : Olgunlaşmamış bir şekilde. Delikanlı bir şekilde. Genç bir şekilde. Genç bir biçimde. 13-19 yaş arası çocuklara özgü bir şekilde.
Adolescent psychology : Ergenlik ruhbilimi. Adolesan psikolojisi. Ergenlik psikolojisi. Ergen psikolojisi. Genç psikolojisi.
Preadolescents : Ergenlik öncesi çağda olan kimse.
Adolescents : Ergenler. Delikanlı. Yeniyetme. Genç.
Preadolescent : Ergenlik öncesi çağda olan kimse.
Sözcükler, direkt olarak Adolescence ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Juvenile : Çocuk. Olgunlaşmamış. Çocuksu. Juvenil. Temel olarak ergin bireylere benzeyen fakat henüz eşeysel olgunluğa erişmemiş olan genç bireyler. Jön. Genç erkek rolü. Otuz yaşına kadar olan erkeklerin canlandırdığı rol. Gençliğe ait. Yavru.
Maturity : Erişkinlik. Matürite. Kemal. Anaçlık. Vade dolumu. Erginlik. Hücreler, örgenler, beden ve zihnin görevleri bakımından gelişmenin en üst sınıra ulaştığı ve büyümenin son bulduğu evre. yetişkinlik. Vade. Olgunluk.
Agelessness : Ölümsüzlük. Eskimezlik. Zaman ötesi olma. Asla yaşlanmamazlık. Eskimemezlik. Yaşlanmamazlık.
Dews : Tazelik. Jale. Yoğun rutubet damlacıkları. Çiylenme. Şebnem. Çiy damlaları. Çiy. Nem. Damlacık.
Juv : Ergen. Genç insan.
Puppyhood : Gençlik yılları.
Teens : 13 - 19 arasındaki yaşlar. Gençler.
Dewed : Çiylenme. Şebnem. Tazelik. Jale. Nem. Islatmak. Çiy. Damlacık.
Maturities : Olgunluk. Vade. Muacceliyet.
Youth : Uşak. Tazelik. Genç (adam). Gençler. Delikanlı. Bahar. Genç adam.
Adolescence synonyms : genital phase, genital stage, may, immaturity, juvenility, juvenilities, puberties, dewing, juvenescence, mayings, adolescent, immatureness, dew, youths, maying, time of life, pubescence, pubertas, youthfulness, jejuneness, puberty.
Maturity : Erginlik. Matürite. Vade. Anaçlık. Erişkinlik. Pişkinlik. Hücreler, örgenler, beden ve zihnin görevleri bakımından gelişmenin en üst sınıra ulaştığı ve büyümenin son bulduğu evre. yetişkinlik. Ergenlik. Vade dolumu.
Adolescence kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Youth, or the period of life between puberty and maturity, generally considered to be, in the male sex, from fourteen to twenty-one. Sometimes used with reference to the lower animals. The state of growing up from childhood to manhood or womanhood.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Adolescence kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Adolescence ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Adolescence anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Adolescence ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.