Allow türkçesi Allow nedir
- Göz önüne almak.
- Vermek.
- Düşünmek.
- Fikrinde olmak.
- İmkan vermek.
- Sağlamak.
- Hesaba katmak.
- Müsaade etmek.
- Saymak.
- Hoş görmek.
- Kabul etmek.
- Bırakmak.
- İzin vermek.
- Ayırmak.
- İtiraf etmek.
- İndirim yapmak.
- Koyvermek.
Allow ile ilgili cümleler
English: Ali didn't allow me to pay for dinner.
Turkish: Ali akşam yemeği için ödememe izin vermedi.
English: Ali always stays at school as late as the teachers allow him to.
Turkish: Ali her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
English: Ali decided to step back and allow Mary to handle things for a while.
Turkish: Ali geri çekilmeye ve bir süre işleri Mary'nin idare etmesine izin vermeye karar verdi.
English: "Knock knock, is anyone home?" "Go away!" "I can't hear you." "Okay, what is it?" "Allow me to introduce myself. I am Geronimo Stilton." "What do you want?" "Your Highness, allow me to cross your kingdom so that I can get—" "Denied." "But—" "Unless you're a true warrior." "Believe me when I tell you that I am NOT a knight." "So you have no sword?" "Not even one. I am not a knight." "How about a piece of the Triforce?" "I am NOT a knight!" "You look like a knight on this picture I found on your website." "I am not a knight!" "Then go away." "But... okay."
Turkish: "Tak tak, evde kimse var mı?" "Defol git!" "Seni duyamıyorum." "Tamam, ne var" "Kendimi tanıtmama izin ver.Ben Geronimo Stilton." "Ne istiyorsun?" "Ekselansları, Krallığınızdan geçmeme izin verin böylece ben-" "Reddedildi." "Ama-" "Eğer gerçek bir savaşçı değilsen." "İnan bana şövalye değilim." "Öyleyse hiç kılıcın yok? "Bir tane bile yok." " Şövalye değilim." "Triforce parçası için ne diyeceksin?" "Şövalye değilim!" "Web sitende bulduğum bu resimde bir şövalyeye benziyorsun." "Şövalye değilim!" "Hadi defol git." "Ama... Tamam."
English: After taking the cake out of the oven, allow it to cool.
Turkish: Pastayı fırından çıkardıktan sonra onun soğumasını bekleyin.
Allow ingilizcede ne demek, Allow nerede nasıl kullanılır?
Allow accented uppercase : Vurgulu büyük harfleri kullan.
Allow additions : Ekleme izni.
Allow bail : Kefalete izin vermek. Kefaletle serbest bırakmak.
Allow cell drag and drop : Hücre sürükle ve bırak.
Allow deletes : Silme izni.
Allow row to break across pages : Satır sayfalar arasında kesilebilir.
Allow edits : Düzenleme izni.
Allow fast saves : Hızlı kaydet.
Allow me : İzninizle. -eyim. İzin ver. Müsaadenizle. Bana izin ver. İzin verin.
Allow of : Olanak tanımak. Meydan vermek. İmkanı olmak. Olanak sağlamak.
İngilizce Allow Türkçe anlamı, Allow eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Allow ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Suffer : Zarar görmek. Acı çekmek. Kalitesi düşmek. Değer kaybetmek. (acı) çekmek. Kötüye gitmek. -e uğramak. Göz yummak. Cezasını çekmek. Cefa çekmek.
Acquiesced : Katlanmak. Razı olmak. Muvafakat etmek. Ses çıkarmamak. Karşı çıkmamak. Kabullenmek. Normal karşılamak. Boyun eğmek.
Assumes : Addetmek. Takınmak. Hükmetmek. Farzetmek. Taslamak. Sanmak. Üstüne almak. Almak. Üstlenmek.
Accorded : Uymak. Bağdaşmak. Uyum sağlamak.
Take cognizance of : Dikkate almak. -e önem vermek. -e dikkat etmek. Önem vermek.
Accommodates : Bağdaştırmak. Kalacak yer sağlamak. Yaşayacak yer temin etmek. Kalacak yer vermek. Uzlaştırmak. -e yardım etmek. Alıştırmak. Yerleştirmek. Alışmak. Tanzim etmek.
Accommodated : Yerleştirmek. Uydurmak. Uzlaştırmak. Alışmak. Bağdaştırmak. Uyum sağlamak. Alıştırmak. Kalacak yer sağlamak.
Acquiescence : Kabullenme. Kabul. Zımni icazet. Kabul etme. Rıza. İtiraz etmeden razı olma. Muvafakat. Razı olma. Uysallık.
Allocating : Bölüştürmek. Ayırma. Paylaştırmak.
Account : Rapor. Yarar. Olarak görmek. Sebep. Avlamak. Söylenti. Kişi, kurum ve kuruluşların borç ve alacaklarının sistemli bir biçimde kaydedildiği çizelge. Avantaj. Hikaye.
Allow synonyms : allow in, let it all hang out, admits, chew, pass, authorises, ascribe, look at, accommodate, slack up, back away, let go, be pensive, lets go, abdicated, make allowances for, figure on, avowing, attribute, regarded, accepting, carried, released, accede, bargain for, bend the neck, be of the opinion, avow, legalize, cater for, allowing for, authorise, count in.
Allow zıt anlamlı kelimeler, Allow kelime anlamı
Prevent : Yol göstermek. Alıkoymak. Menetmek. Engel olmak. Önden gitmek. Önlemek. Önüne geçmek. Engel oluşturmak. Engellemek. Mani olmak.
Refuse : Geri çevirmek. Direnmek. Artık. Ayak diremek. Refüze etmek. Kabul etmemek. Reddetmek. Elinin tersiyle itmek. İmtina etmek. Süprüntü.
Criminalise : Yasadışı yapmak. Yasa dışı olduğunu beyan etmek. Suçlu ilan etmek. Suçlu yaratmak. Mücrimleştirmek. İllegal ilan etmek. Bir kimseyi suçlu duruma düşürmek. Yasaklamak. Suçlu muamelesi yapmak. Bir kimseye suçlu muamelesi yapmak (ayrıca criminalize).
Allow antonyms : forbid, outlaw, disallow, criminalize, reject.
Allow ingilizce tanımı, definition of Allow
Allow kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To concede. To admit. To approve of. To praise. Hence, to sanction. To make allowance or abatement.
Bu kısımda Allow kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Allow ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Allow anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Allow ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.