Assumes türkçesi Assumes nedir

Assumes ile ilgili cümleler

English: No systematical study in economy assumes solidarity.
Turkish: Ekonomide hiçbir sistematik çalışma dayanışmayı öngörmez

English: Ali assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
Turkish: Ali Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.

English: Lander assumes that rioting and gang behavior are a result of poverty and poor economic conditions.
Turkish: Lander ayaklanmanın ve çete davranışının yoksulluğun ve kötü ekonomik koşulların bir sonucu olduklarını varsayıyor.

Assumes ingilizcede ne demek, Assumes nerede nasıl kullanılır?

Reassumes : Yeniden üstüne almak. Yeniden üstlenmek. Tekrar addetmek.

Assume a humble attitude : Alttan almak.

Assume airs : Gösteriş yapmak. Havaya girmek.

Assume an arrogant air : Böbürlenmek.

Assume command : İdareyi almak. Yetkiyi almak. Kontrol sağlamak.

Assume obligations : Zorunluluk olarak görmek.

Assume office : Bir vazifeyi üstüne almak. Bir mevkie geçmek. Bir göreve başlamak. Bir göreve geçmek.

Assumed mean : Varsayılan ortalama. Bir sıklık dağılımında sayal ortalamanın kestirme yoldan bulunması amacıyla göreceli olarak sıfır sayılan belli bir gözlem değeri ya da bölüt aralığı. Farazi ortalama. Varsayımsal ortalama. Sayıltılı ortalama.

 

Assumed : Farz olunan. Sözde. Takma. Sözümona. Üstlenilen. Farzolunan. Var sayılan. Farzedilen. Zannedilen. Hayali.

Assume responsibility : Yükümlü olma. Elini taşın altına koymak. Yükümlük almak. Sorumluluk kabul etmek. Elini taşın altına sokmak.

İngilizce Assumes Türkçe anlamı, Assumes eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Assumes ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Puton : Giymek.

Classed : Kategorize etmek. Sınıflandırmak.

Conjectured : Tahmine dayalı fikir. Varsayı. Sanı. Hipotez. Tahmin etmek. Kestirim. Kestirmek.

Call : Uğramak. Ziyaret etmek. Seslenmek. İddia etmek. Dava açmak. Çağrıda bulunmak. Lakap takmak. Telefonda konuşmak. Söylemek.

Take office : Görev almak. Göreve başlamak. Göreve gelmek. Resmi olarak göreve başlamak.

Consider : Hesaba katmak. Göz önünde bulundurmak. İçinden geçirmek. Saygı göstermek. Görmek. Gözü ile bakmak. İyice düşünüp taşınmak. Dikkate almak. Göz önünde tutmak.

Adopt : Nüfusuna geçirmek. Sahip çıkmak. Çalmak. Seçmek (pol.). Kabul etmek. Benimsemek. Edinmek. Hayata geçirmek. Evlat edinmek.

Wears : Takmak. Aşındırmak. Yıpranmamak. Soldurmak. Yıpratmak. Volta vurmak. Giymek. Solmak. Taşımak. Dayanmak.

Anticipate : Görmek. Beklemek. Ummak. Önceden yapmak. Söylenmeden yapmak. Beklenti sahibi olmak. Önce davranmak. Beklenti içinde olmak. Karşı oyuncunun yapacağı vuruşu önceden kestirip ona göre durum almak.

Bestride : Ayaklarını açıp oturmak. Her iki tarafında uzanmak. Üzerinden geçmek. Bacaklarını ayırarak binmek. Aşmak. Her iki yakasında olmak. Her iki tarafında bulunmak. Ata biner gibi oturmak. İdare etmek.

 

Assumes synonyms : wear, count down, allow, wore, posture, enduing, accouters, take on, accoutering, award, affects, conjecturing, be in the ascendent, fanciest, shouldered, calculate, bear, admit, posed, esteem, acquire, take over, bestridden, rates, count in, acceptant, shoulder, be stuck with, awards, admits, posing, abstract, imagine.

Assumes zıt anlamlı kelimeler, Assumes kelime anlamı

Stay : Bastırmak. ...olarak kalmak. Oyalanmak. Durmak. İkamet etmek. Bırakmamak. Dayanmak. Alıkoymak. Bastırmak (açlığı). Kalma.

Assumes antonyms : leave office.