Annoyance türkçesi Annoyance nedir

Annoyance ile ilgili cümleler

English: Ali tried to hide his annoyance.
Turkish: Ali sıkıntısını gizlemeye çalıştı.

English: To our great annoyance, he barged in on our party.
Turkish: Bizim en büyük hoşnutsuzluğumuz, kutlamaya baskın yaptı.

English: I can understand Tom's annoyance.
Turkish: Tom'un sıkıntısını anlayabiliyorum.

Annoyance ingilizcede ne demek, Annoyance nerede nasıl kullanılır?

Annoyances : Kızgınlık. Sıkıntı kaynağı. Kızdırma. Sıkıntı. Baş ağrıtma. Üzüntü kaynağı. Rahatsızlık. Baş belası. Rahatsız etme.

Annoy : Rahatsız etmek. Baş ağrıtmak. Huzursuz etmek. Taciz etmek. Sinirini bozmak. Rahatını kaçırmak. Dalına basmak. Sinirlendirmek. Sataşmak. Kızdırmak.

Annoyed : Rahatsız edilmiş. Kızgın. Sinirlenmiş. Rahatsız olmuş. Rahatsız edilerek sinirlendirilmiş. Sinirli. Sinirlendirilmiş.

Annoyed at : -e kızgın.

Annoyed him : Onun canını sıktı. Onu sinirlendirdi. Onu rahatsız etti. Onu tedirgin etti.

Be annoyed : İçerlemek. Rahatsız olmak. Canı sıkmak. Keyfi kaçmak. Canı sıkılmak.

Be annoyed with : Birine kızgın olmak.

Tannoy : (ticari marka) hoparlör sistemi tipi. Duyuru sistemlerinden birinin markası.

 

Annoying : Baş ağrıtıcı. Can sıkıcı. Sinirlendirme. Sıkıntı veren. İzaç. Sinirlendirici. Sıkıntılı. Rahatsız edici. Başağrıtıcı. Kızdırıcı.

Annoys : Sinirlendirmek. Can sıkmak. Rahatsız etmek. Sinir bozmak. Kızdırmak. İzaç etmek. Dalına basmak. Canını sıkmak. Sinir etmek. Taciz etmek.

İngilizce Annoyance Türkçe anlamı, Annoyance eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Annoyance ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Fretfulness : Huysuzluk. Sinirlilik. Endişeli olma durumu.

Torment : Azap çektirmek. Büyük acı. Azap. İşkence etmek. Zulmetmek. Eziyet. Sancı. Azap vermek. İşkence yapmak. Acı çektirmek.

Bad blood : Hiddet. Bitmek tükenmek bilmeyen kin. Hastalık. Husumet. Deve kini. Dargınlık. Düşmanlık. Öfke.

Jangler : Gürültülü bir şekilde tartışan kimse. Şamatacı. Ciyak ciyak bağıran. Goygoycu. Boşboğaz. Yüksek sesle tartışan. Yüksek sesle kavga eden kimse. Madeni ses çıkarma.

Pestering : Rahatsız eden. Rahatsız etmek. Bela olmak. Musallat olmak. Rahatsızlığa sebebiyet verme. Rahatsızlığa sebebiyet veren.

Exacerbating : Şiddetlendirme. Daha beter etme. Azdırmak. Şiddetlendirmek. Kızıştırma. Kızdırmak. Kötüleştirmek. Sinirlendirme. Azdırma.

Diseases : İllet. Hastalıklar. Hastalık.

Pique : Kırmak. Gücendirmek. Çekmek. Merak uyandırmak. İncitmek. Kırgınlık. Gururunu kırmak. Darılmak. Uyandırmak. Güceniklik.

Adversity : Zorluk. Üzgü. Sıkıntılı bir durum. Güçlük. Sıkıntılı süreç. Düşkünlük. Zıtlık. Terslik. Şanssızlık.

Angsts : Endişe. Pişmanlık.

 

Annoyance synonyms : psychological condition, psychological state, anger, anxieties, aggravation, huff, vexation, boredoms, headachy, annoyances, ire, furiousness, badass, complaint, worry, angst, exasperating, temper, ailments, making angry, woe, discomfort, harrowing, exasperation, heating, fervour, bummer, crossness, hellbender, blamed, discomforting, aggro, frustration.

Annoyance ingilizce tanımı, definition of Annoyance

Annoyance kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Annoy. The act of annoying, or the state of being annoyed. Vexation. Molestation.