Break down türkçesi Break down nedir

Break down ile ilgili cümleler

English: Ali was afraid his car would break down.
Turkish: Ali arabasının bozulacağından korkuyordu.

English: Ali could see that Mary was about to break down and cry.
Turkish: Ali Mary'nin ruhen yıkıldığını ve ağlamak üzere olduğunu görebiliyordu.

English: Ali began trying to break down the door.
Turkish: Ali kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.

English: This car is going to break down.
Turkish: Bu araba bozulacak.

English: Ali tried to break down the door.
Turkish: Ali kapıyı kırmaya çalıştı.

Break down ingilizcede ne demek, Break down nerede nasıl kullanılır?

Break : Kırık. Dalmak. Açıklık. Çiğnemek. Sınmak. Dizginlemek. Kırılma. Ağarmak. Bozdurmak. Bitmek.

Down : Yıkmak. Çabucak içmek. Düşürmek. Alaşağı etmek. Beri. Aşağı. Aşağıya doğru. Bozuk. Aşağısına doğru.

Break down into : Ayırmak.

Break a code : Şifreyi bulmak. Kod kırmak. Şifreyi çözmek. Şifre kırmak.

Break a contract : Kontrat ihlal etmek. Anlaşmayı ihlal etmek. Sözleşmeye uymamak. Sözleşmeyi bozmak. Yasal bir anlaşmayı ihlal etmek.

 

Break a habit : Bir alışkanlığı bırakmak. Alışkanlığı kesmek. Alışkanlıktan kurtulmak. Alışkanlığı bırakmak. Kötü alışkanlıktan kurtulmak. Bir alışkanlıktan vazgeçmek. Bir bağımlılıktan kurtulmak.

İngilizce Break down Türkçe anlamı, Break down eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Break down ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cower : Çömelmek. Korkup çekilmek. Korkudan sinmek. Dizlerinin bağı çözülmek (argo terim). Suspus olmak. Sinmek (korku vb nedeniyle). Büzülmek. Sinmek.

Aggrieves : Mağdur etmek. Mağdur duruma düşürmek. Üzmek. Rencide etmek. İncitmek. Kederlendirmek. Gücendirmek.

Addles : Çürümek. Kafa karıştırmak. Kokuşturmak. Kokmak (yum.). Şaşırtmak. Bozulmak (yum.). Çürük. Çürütmek.

Busting : Vurmak. İflas etmek. Rütbe indirmek. Sona ermek. Tartışmak. Patlatmak. Becerememek. İflas ettirmek.

Crumpled up : Buruşturmak. Çökmüş. Darmadağın olmak. Düşmek. İçi bozulmuş. Kırıştırmak.

Fall apart : Duygusal kendine hakimiyetini kaybetmek. Uzak düşmek. Parçalara ayrılmak. Hayatı kararmak. Kolu kanadı kırılmak. Dağılmak. Irak düşmek. Parçalara bölünmek. Duygusal bir krizden dolayı acı çekmek.

Bash in : Haşat etmek. Vurup kırmak. Dümdüz etmek.

Cut up : Davranmak. İncitmek. Dümenci. Acı çektirmek. Sarsmak. Kazıkçı. Biçmek. Acımasızca eleştirmek. Mahvetmek.

Cleaved : Çatlamak. Yapışmak. İkiye ayrılmak. Yarmak. Sadık kalmak. Açmak. Yarılmak. Bağlı olmak.

Defeat : Boşa çıkarmak. Yenilgiye uğrama. İptal ettirmek. Mağlubiyet. Aşmak. Yenmek. Bileğini bükmek. Bozgun. Devirmek.

Break down synonyms : confounds, abashing, conk out, fainter, cave, dashes, carbonado, abolishes, dismembered, adulterate, crash out, be overwhelmed, clear out, break, blackout, busted, bust up, comminute, chop, faints, dash, bring down, confound, carve up, crumble, faint, confounding, breach, blasts, collapsing, abolish, addling, crumple up.