Breaths türkçesi Breaths nedir

Breaths ile ilgili cümleler

English: He took ten deep breaths.
Turkish: O on derin nefes aldı.

English: Ali took three deep breaths.
Turkish: Ali üç derin nefes aldı.

English: Take deep breaths.
Turkish: Derin nefes al.

English: Life is not measured by the number of breaths we take, but by the moments that take our breath away.
Turkish: Hayat aldığımız nefes sayısıyla ölçülmez fakat nefesimizi kesen anlarla ölçülür.

Breaths ingilizcede ne demek, Breaths nerede nasıl kullanılır?

Breath control : Soluk denetimi. Nefes kontrolü. Doğru ve güzel konuşmak için gerekli olan denetim. sahne konuşmasındaki kusurun çoğu yanlış ve kötü soluk almadan ileri gelir. doğru soluk alıp verme ve soluk denetimi için özel alıştırmalar vardır.

Breath of fresh air : Güzel kokan ve temiz hava. Yeni ve tazeleyici şey. Taze bir nefes.

Breath of life : Yaşama nedeni. Yaşamın ekmeği-suyu. Yaşamın nedeni. Enerji. Yaşama enerjisi.

Breath sound : Solunum sesi.

Breath test : Alkol testi. Alkol muayenesi.

Be out of breath : Soluk soluğa kalmak. Soluğu kesilmek. Nefesi kesilmek. Nefessiz kalmak. Soluk alamamak. Soluk soluğa olmak. Nefes nefese olmak. Nefes nefese kalmak. Katılmak.

 

Babys breath : Karanfil.

Take breath away : Soluğunu kesmek.

All in the same breath : Aynı zamanda.

All in one breath : Hepsi birden. Hepsini bir anda. Bir nefeste (söylemek). Soluksuz veya soluk almadan (konuşma). Bir solukta. Bir nefeste.

İngilizce Breaths Türkçe anlamı, Breaths eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Breaths ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Jiff : Lahza.

Pneuma : Can. Ruh.

Yawn : Genişlemek. Çok sıkıcı. Derin bir çukur açmak. Nefes vermeyi takiben ağzın genişçe açılıp ağız boşluğunun yutağa kadar görülmesi biçiminde uzun bir nefes alma olayı. Esneme. Açılmak. Esnemek. Esneyerek söylemek. Yarılmak.

Exhalation : Koku. Soluk verme. Soluk alıp verme. Soluma. Oh çekme. Buhar. Gaz. Nefes verme.

Air : Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Gösteriş yapmak. Kurutmak. Hava. Yayın. Tenek. Yeryuvarını saran uçun ve uçuk katmanın oluşturduğu akışkan ortam. Oylumca % 78 azot, % 21 oksijen, % 0.94 soy gazlarla karbon dioksit vb. gazlardan oluşmuş, yeryuvarı çevreleyen ve içinde canlıların yaşayabileceği gaz karışımı. Eda.

Murmurous : Mırıldanma ile ilgili. Mırıldanmalarla tanımlanan. Fısıldayan. Homurtulu. Fısıltı ile ilgili. Uğultulu. Homurdanan. Mırıldanan. Alçak sesle sürekli ses çıkarma ile ilgili.

Decoloured : Solmuş. Boyası çıkmış. Renksiz. Rengi olmayan.

Blooding : Asalet. Soy. Adam öldürme. Kan bağı. Akrabalık. Yapı. Kan. Huy.

Alcoholic drink : Alkollü içki. İçki.

Cadaverous : Bir deri bir kemik. Zayıf. Ölü gibi. Kadavra ile ilgili. Kadavra gibi. Sapsarı. Sıska.

Breaths synonyms : hyperventilate, saw wood, saw logs, inhale, respire, undertone, minute, zephyr, suspire, mutter, hiccup, eyewink, ashy, mind, light breeze, choke, whiff, breathing, ashier, hiccough, dimmed, eyewinks, zephyrs, bloods, halitus, susurrous, decolored, jiffies, jiffy, atmans, expire, breathe out, colorless.

 

Breaths zıt anlamlı kelimeler, Breaths kelime anlamı

Exhale : Oh çekmek. Çıkarmak. Nefes vermek. Çıkarmak (egzoz veya duman vb'ni). Soluk vermek. (nefes) alıp vermek. Buhar çıkarmak. (gaz vb) salmak. Yaymak. Çıkarmak (koku).

Inhale : Solumak. İçine çekmek. İç çekmek. Nefes çekmek. İçine çekmek (sigara dumanı vb'ni). Soluk almak. İçmek. Nefes almak. Solukla içeri almak. Çekmek.

Wideness : Bolluk. Genişlik.

Breaths antonyms : wide, narrowness, narrow.