Buckle türkçesi Buckle nedir

  • Çökmeye başlamak.
  • Kopçalamak.
  • Toka.
  • Toka ile tutturmak.
  • Yenilgiyi kabul etmek.
  • Kopça.
  • Eğilmek.
  • Bükülmek.
  • Toka ya da kopça ile tutturmak.
  • Eğim.
  • Yamulmak.
  • Çıkıntı.
  • Eğmek.
  • Bükmek.
  • Yamultmak.
  • Yer yer kabarmak.
  • İliştirmek.
  • Kırım.
  • Boyun eğmek.

Buckle ile ilgili cümleler

English: Ali unbuckled his seat belt and got out of the car.
Turkish: Ali emniyet kemerini açtı ve arabadan indi.

English: Ali unbuckled his seatbelt.
Turkish: Ali emniyet kemerini çözdü.

English: Tom's knees buckled.
Turkish: Tom'un dizleri burkuldu.

English: It's time to buckle down.
Turkish: Benim için sıkı çalışma vaktidir.

English: Ali unbuckled his belt.
Turkish: Ali kemerini çözdü.

Buckle ingilizcede ne demek, Buckle nerede nasıl kullanılır?

Buckle down : Fiziksel güçle çalışacak şekilde kurmak. Sıkı çalışmak.

Buckle down to : Dört elle sarılmak. Hevesle girişmek. Girişmek. Ciddiyetle bir işe girişmek. Dört elle girişmek. İşe canla başla sarılmak.

Buckle on : Toka ile tutturmak. İliştirmek.

Buckle oneself to : Dört elle sarılmak. Girişmek.

Buckle to : Canla başla çalışmak. Güç birliği etmek.

Belt buckle : Toka. Kemer tokası.

Shoe buckle : Ayakkabı tokası. Atkı.

Bucklers : Küçük kalkan. Loca kapağı. Nefer. Kalkan. Siper.

Buckler : Kalkan. Küçük kalkan. Siper. Nefer. Loca kapağı.

 

Buckleless : Tokasız. Kopçasız.

İngilizce Buckle Türkçe anlamı, Buckle eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Buckle ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Accommodate oneself : Ortama uymak. Kendini çevreye uydurmak. Uyum sağlamak. Alışmak. Koşullara uymak. Uymak.

Curled up : Kıvrılmak. Bukleli. Kıvırmak.

Secure : İyice kapamak. Güvenli. Almak. Kesin. Ele geçirmek. Emin. Güvence altına almak. Güvenceye almak. Elde etmek. Teminat vermek.

Make crooked : Çarpıtmak.

Back down : Kabullenmek. Caymak. Savunulan iddadan vazgeçmek. Talepten vazgeçmek. Hatalı olduğunu kabul etmek. Vazgeçmek. Fikrinden vazgeçmek. Dönmek. Sözünden dönmek.

Lysis : Liziz. Liz. Erime. ateşin yavaş yavaş düşmesi. hücre zarının veya bakteriyel hücre duvarının yıkımı, hücresel içeriğinin salınımı ve hücrenin ölümü. Erime. Kırılma. Hastalığın gerilemesi. Lizis. Hücre çözülmesi. Göze çözülmesi.

Hasp : Kenet. Asma kilit köprüsü. İplik makarası. Makara. Tutturmak. Çile. Kilitlemek.

Acquiesce : Razı olmak. Muvafakat etmek. Normal karşılamak. Karşı çıkmamak. Kabullenmek. Ses çıkarmamak. Katlanmak. Kabul etmek.

Hasps : Çengelli iğne. Makara. Çile. Tutturmak. Kilitlemek. İplik makarası. Asma kilit.

Bend to : Aklına yatmak. Mantıklı gelmek. Doğru olduğunu düşünmek. Aklı yatmak. İnanmak. Bir şeye aklı yatmak.

Buckle synonyms : cants, fibula, curl, buckle under, buttonhook, bow, say uncle, grade, dents, canting, appends, agger, relenting, dentation, warping, contorting, attaches, bend, acquiesces, crook, bent, relents, fastener, be twisted, cry uncle, end piece, holdfast, beveller, distort, curve, brochette, declination, eminentia.

 

Buckle zıt anlamlı kelimeler, Buckle kelime anlamı

Unbuckle : Kemerini çözmek. Çözmek. Tokasını açmak. Tokasını çözmek.

Unfasten : Koyuvermek. Açmak. Açılmak. Gevşemek. Gevşetmek. Çözülmek. Çözmek.

Buckle ingilizce tanımı, definition of Buckle

Buckle kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To bend permanently. A device, usually of metal, consisting of a frame with one more movable tongues or catches, used for fastening things together, as parts of dress or harness, by means of a strap passing through the frame and pierced by the tongue. To become distorted. To curl. To fasten or confine with a buckle or buckles. To kink. To bow. As, to buckle a harness.