Budge türkçesi Budge nedir

Budge ile ilgili cümleler

English: Ali budgeted three hundred dollars for the party.
Turkish: Ali parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.

English: A huge federal budget deficit has been plaguing the American economy for many years.
Turkish: Dev bir federal bütçe açığı, yıllardır Amerikan ekonomisinin başına bela oldu.

English: Ali tried to turn the doorknob, but it wouldn't budge.
Turkish: Ali kapı kolunu çevirmeye çalıştı ama o kımıldamadı.

English: Ali is paying attention to his budget.
Turkish: Ali bütçesine dikkat ediyor.

English: I can't budge it.
Turkish: Onu kımıldatamıyorum.

Budge ingilizcede ne demek, Budge nerede nasıl kullanılır?

Budge from : Ödün vermek. Dönmek.

Budged : Hareket ettirmek. Oynatmak. Yerinden oynatmak. Kımıldamak. Hareket etmek. Oynamak. Kımıldatmak.

Budgerigar : Ufak papağan. Muhabbetkuşu. Muhabbet kuşu.

Budgerigars : Muhabbet kuşu. Ufak papağan. Muhabbetkuşu.

Budges : Yerinden oynatmak. Kıpırdatmak. Hareket etmek. Kıpırdamak. Kımıldamak. Oynamak. Kımıldatmak. Oynatmak. Kımıldanmak. Hareket ettirmek.

Budget cut : Bütçe kesintisi. Para tahsisindeki kısıt.

 

Budget deficit : Geliri aşan harcama miktarı (dengede negatif yönlü etki yaratan). Bütçe açığı.

Budget documents : Bütçe belgeleri. Bütçe vesikaları. Bütçe dokümanları.

Budget control by legislative assembly : Akçalı yıl sonuçlandıktan sonra ödeneklik kesin sayışımları üzerinde büyük millet meclisince yapılan denetim. Ödeneklikte yasama denetimi.

Budget gestion : Bütçe dönemi sona erdiğinde, hangi aşamada olursa olsun bütçe hesaplarının mali yıl esasına göre kapatılmasına ilişkin bir yöntem. krş. bütçe yineleme yöntemi. Mali yıl yöntemi.

İngilizce Budge Türkçe anlamı, Budge eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Budge ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Dally with : İlişkiye girmek. Cilveleşmek. Ciddiye almamak. Oynaşmak. Eğlenmek.

Motioning : Önerge. Devinim. El ile işaret etmek. Güdü. Yer değiştirme. İşaret etmek. Hareket. Kımıltı.

Shoves : İtip kakmak. İtişip kakışmak. İtmek. Tıkıştırmak. Sürmek. Tıkmak. Sokuşturmak. İtilip kakılmak. Dürtmek.

Dislodges : Evi boşalttırmak. Çıkarmak. Kovmak. Yerinden çıkarmak. Yerinden çıkartmak. Yerinden atmak.

Moves : Teklif etmek. Tahrik etmek. Yer değiştirmek. Kıpırdanmak. Taşınmak.

Wriggle : Kıpırdanmak. Rahatsız etmek. Rahat durmamak (bir yerde). Kıpır kıpır oynatmak. Kıvrıla kıvrıla gitmek. Keyfini kaçırmak. Kıvranmak.

Exercise : Çalıştırmak. Jimnastik yapmak. Alıştırmak. Antrenman yapmak. Alıştırma yapmak. Göstermek. Uygulamak. Kullanmak. Bale sanatçılarının gerekli düzeyi elde edebilmek için sürekli olarak yaptıkları çalışma. Vücudun, biyolojik yönden gelişimini sağlayan devinim çalışması.

 

Comport oneself : Davranmak.

Conduct oneself : Belirli bir şekilde davranmak. Kendini idare etmek. Davranmak.

Dislodge : Yerinden atmak. Yerinden çıkarmak. Çıkarmak. Kovmak. Yerinden çıkartmak. Evi boşalttırmak.

Budge synonyms : john donald budge, don budge, budges, dislocates, motivate, manipulate, departs, depart, wriggles, dislocating, act, drives, behave, budging, wiggled, exhibit, dandled, act a part, wiggles, acted, bestirring, dances, bob, dandles, plays, manipulates, quiver, cavort, bestirs, stirs, dandling, dislocate, shift.

Budge zıt anlamlı kelimeler, Budge kelime anlamı

Stand still : Hareketsiz durmak. Kımıldamadan durmak. Kımıldamamak. Kıpırdamamak. Hareketsiz kalmak. Hareket etmemek.

Budge ingilizce tanımı, definition of Budge

Budge kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Used formerly as an edging and ornament, esp. of scholastic habits. Hence, scholastic. Jocund. A kind of fur prepared from lambskin dressed with the wool on. Brisk. Lined with budge. To stir. Stirring. To move off. To walk away.