Classical economics türkçesi Classical economics nedir

  • Devletin ekonomiye hiçbir biçimde müdahale etmediği durumda iktisadi dengenin, tam rekabetin olduğu mal ve faktör piyasalarında fiyat mekanizması aracılığıyla reel değişkenler tarafından kendiliğinden tam işlendirme düzeyinde oluşacağını savunan klasik okulun iktisat yaklaşımı. krş. görünmez el.
  • Klasik iktisat.
  • İktisat alanında kullanılır.
  • Klasik iktisat ekolü.

Classical economics ingilizcede ne demek, Classical economics nerede nasıl kullanılır?

Classical : Başal. Klasik biçimde olan. Hümanist. Mükemmel. Olağanüstü. Eski, bilinen ve nitelikli yapıt ya da yerleşmiş düşünce. Eski dile ait. Klas. Klasik.

Economics : İktisat. Ekonomi. Ekonomi bilimi. Ülke ekonomisi. Mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı, tüketimi ve bölüşümüyle ilgili sosyal bir bilim dalı. sınırsız insan gereksinmelerinin karşılanmasında kıt kaynakların alternatif kullanımlar karşısında karar verme ve seçim yapma yollarını inceleyen sosyal bir bilim dalı. Tutumbilim. İktisat bilimi. Ekonomi (bilimi). Toplumların üretim, değişim, bölüşüm, tüketim yapısını ve işleyişini inceleyen bilim dalı. İktisat, sosyoloji alanlarında kullanılır.

Classical balance sheet : Klasik dengelem. Sayışmanlık yazılım ve değerlerine dayanan, işletmenin ekonomik ve akçalı durumunu gösteren ve sonuç olarak sayımla bağlantılı olan, yasalardaki türesel anlamını belirten ve işletmenin varlıkları ile üçüncü kişilere karşı olan alacaklı ve borçlu durumunu gösteren dengelem.

 

Classical ballet : Klasik bale. Belli kurallara dayanan bale biçimi.

Classical beauty : Klasik güzellik. Antik yunan veya romalılar'ın idealize ettiği güzellik anlayışına göre güzellik.

Classical budget : Klasik bütçe. Ödeneklerin hizmetin niteliğine göre değil, kuruluşların gereksinim ve istemlerine göre tahsis edildiği bütçe türü.

İngilizce Classical economics Türkçe anlamı, Classical economics eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Classical economics ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Abnormal budget expenditures : Olağanüstü bütçenin giderleri. Olağanüstü bütçe gideri.

A shift in supply : Sunum kayması. Üreticilerin mal sunumunu etkileyen fiyat dışındaki değişkenlerde ortaya çıkan değişme sonucu sunumun artması veya azalması diğer bir deyişle sunum eğrisinin sağa (aşağıya, güneydoğuya) veya sola (yukarıya, kuzeybatıya) kayması. krş. sunumun sağa kayması, sunumun sola kayması.

Abolition of forced labour convention : Zorla ya da zorunlu çalıştırmanın herhangi bir biçiminin siyasal zorlama ve eğitme, siyasal ya da ideolojik görüşlerin açıklanması nedeniyle cezalandırma, işgücünü harekete geçirme, çalışma disiplinini sağlama, ayrımcılık ve işbırakımını, katılanları cezalandırma aracı olarak kullanılmasını yasaklayan, 1957 yılında kabul edilen temel uluslararası çalışma sözleşmelerinden birisi. Zorla çalıştırmanın yasaklanması sözleşmesi.

 

A group shares : A grubu hisse senedi. Şirkete sonradan ortak olanlardan farklı olarak, şirketin ilk kurucularına genellikle kara iştirak ve oy kullanmayla ilgili haklar veren ayrıcalıklı hisse senedi türü.

Abnormal budget receipts : Olağanüstü bütçe geliri. Olağanüstü bütçe harcamalarını karşılamak için, söz konusu dönemde ek harç, vergi ve borçlanma gibi yollarla elde edilen gelir.

Ability to pay approach : Bireylerin, devlet harcamalarının finansmanına, elde ettikleri gelir düzeyiyle orantılı olarak vergilendirilmeleri yoluyla katılmalarını ifade eden ve adam smith tarafından geliştirilen vergileme yaklaşımı. krş. yararlanma yaklaşımı. Güç yaklaşımı.

A shift in demand : İstem kayması. Tüketicilerin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu istemin artması veya azalması diğer bir deyişle istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması.

Ability to pay principle : Vergilemenin bireylerin ödeme gücüne uygun bir biçimde yapılması gerektiğini ifade eden bir vergileme ilkesi. kaynağı bol olanların kamu projelerine daha fazla katkı vermesi gerektiği ilkesi. Ödeme gücü ilkesi.

A change in demand : İstem kayması. Tüketicilerin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu istemin artması veya azalması diğer bir deyişle istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması.

A type mutual funds : Ağırlıklı olarak hisse senetlerinden oluşan ve iç tüzüklerinde (esas sözleşmelerinde) asgari sınırları belirtilmek koşuluyla, portföy değerinin en az % 25’ini özelleştirme kapsamına alınan kamu iktisadi teşebbüsleri dahil türkiye’de kurulmuş ortaklıkların hisse senetlerine bağlanmış olan uzun vadeli yatırım fonu. A tipi yatırım fonu ortaklığı. A tipi yatırım fonu.

Classical economics synonyms : a shift in individual demand, a pass through certificate, ability rent, a change in individual demand, a change in supply, abnormal budget.