Deviating türkçesi Deviating nedir

Deviating ingilizcede ne demek, Deviating nerede nasıl kullanılır?

Undeviating : Sapmayan. Yolundan şaşmayan. Yolundan sapmayan. Yolunu şaşmayan. Tüyleri yeni çıkmış kuş. Yolunu şaşırmayan. Sapmaz.

Undeviatingly : Ayrılmadan. Sapmadan. Sapmaz bir şekilde. Yolundan şaşmayan bir şekilde.

Deviatio uteri : Uterus çarpıklığı. Gebe hayvanlarda döl yatağının sağa, sola, aşağı veya yukarı doğru bükülmesi ve dirseklenmesi sonucu, ana ve yavru eksenleri arasında oluşan uyumsuzluğa bağlı güç doğumlara neden olan bir bozukluk, uterus çarpıklığı, deviasyo uteri. Deviasyo uteri. Döl yatağı çarpıklığı.

Deviation : Deviasyon. Bir ışık ışınının yansıma, kırılım ya da kırınımla doğrultusunda oluşan değişim açısı. bir ölçümde, gerçek değer yöresindeki açılım. yüklü parçacıkların, uygulanan alanlarla gidiş doğrultularını değiştirmeleri. Sapma, normal yerini değiştirme. Uzaklaşma. Rota değiştirme. Sapma. Ayar noktası ile denetilen değişkenin değeri arasındaki ayrım. Ölçülen değerlerin ortalama ya da belli bir değerden farkı. Sapma (nakliyat). Yolunu şaşırma.

Deviation absorption : Sapma soğurması.

Deviation ratio : Sapma oranı.

 

Deviations : Sapma. Ayrılma. Sapmalar.

Deviation from mean : Ortalamadan sapma.

Accumulated deviation : Birikimli sapma.

Deviation distortion : Sapma distorsiyonu.

İngilizce Deviating Türkçe anlamı, Deviating eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Deviating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cockeyed : Budala. Budalaca (argo terim). Saçma. Aptal. Şaşı (göz). Yamuk. Şaşı. Yan. Yatık.

Outlier : Erozyonla ana oluşumdan ayrılmış olan kaya parçası (jeoloji). Dışında veya uzağında bulunan şey veya kişi. Sapkin gözlem. Yatay ya da bir yana eğimli katmanlardan oluşan bir yaylada, akarsu aşındırmasından az çok kurtulabilen ve aşınmadan önceki yüzeyin bir parçası olan tepecik. Diğerlerinden veya yerinden uzakta olan şey veya kişi. Sapkın gözlem. Çalıştığı yerden belli bir mesafede oturan kişi. Aykırı değer. Şahit tepe.

Catapults : Mancınık. Atmak. Mancınıkla atmak. Fırlatmak. Fırlatma düzeneği ile ilgili. Vurmak. Katapült uçak.

Deflection : Defleksion. Bükülme. Eğilme. (yön) saptırma. Alıcı ya da almaçta, taramanın düzgün olarak gerçekleşebilmesi için, elektron demetinin yatay ya da düşey olarak yön değiştirmesinin sağlanması. Salgı. Dönme. Defleksiyon. Yön değiştirme. Saptırma.

Mean deviation : Bir değerler dizisinin ortalama değere göre yaptığı sapmaların (ayrılıkların) salt değerinin aritmetik ortalaması; ay. bk. ortalama yanılgı. Bir dağılımın yayılmasını ölçmek üzere başvurulan ve gözlemlerin sayısal ortalamadan saltık sapmaları toplamının gözlem ya da sıklık sayısına oranı olarak tanımlanan değer. bk. yayılma ölçümü. Ortalama inhiraf. Ortalama dağılma. Ortalama sapma.

 

Variation : Klasik dans ikilisinde kadın ve erkek dansçının solo dansları. Bir evrenin, gözlem konusu yapılan ya da alt bölümlemelerde ölçüt alınan ayrıtları bakımından gösterdiği değişkenlik. Değişiklik. Değişme. Değişme miktarı. İstihale. Manyetik sapma. Varyasyon. Değişme derecesi. Değişim.

Digressions : Ara söz. Konu dışı söz. Arasöz.

Skew : Eğiklik. Eğri çarpık. Eğriltmek. Eğri yoldan gitmek. Çarpıtmak (bir şeyin anlamını). Çarpıklık. Çarpıtmak. Eğri. Eğri yapmak.

Catawampus : Eğimli. Yabani. Diyagonal. Acımasız. Meyilli. Yıkıcı. Eğri. Çapraz. Yatkın.

Abnormality : İntizamsızlık. Abnormalite. Gayrinormallik. Düzgülerden ya da düzgülü durumlardan sapma gösterme durumu. Düzgüsüzlük. Normal dışına sapma, anormallik herhangi bir organ oluşumundaki biçim bozukluğu, malformasyon. Anormalite. Olağandışılık. Sapınç.

Deviating synonyms : mean deviation from the mean, deflections, variant, aberrant, slingshots, divagation, launcher, peashooter, variance, crooked, declination, awry, agee, branch, catapult, fluctuation, discrepancy, curved, paralysed, difference, digression, detortion, sling, statistic, circumflexes, irregular, paralyzed, slingshot, askew, divergence, declinations, declining, aberrants.

Deviating zıt anlamlı kelimeler, Deviating kelime anlamı

Indirect : Aldatıcı. Dolaylı. Kinayeli. Vasıtalı. Dolaşık. Aktarmalı. İmalı. Doğru olmayan. Endirekt.

Unreliable : Sağlıksız. Güven olmaz. Sağlam ayakkabı olmayan. Oynak. Güvenilmez. Kaypak. Güven telkin etmeyen. İnanılmaz. Güven vermeyen.

Undependable : Güvenilmez. Güven vermeyen. Güvene layık olmayan. İtimat edilemez. Güven telkin etmeyen.