Sapan nedir, Sapan ne demek

  • İki ucu ip, ortası örme veya meşin olan bir taş atma aracı
  • Makarayı bir yere bağlamak için tablaların çevresine geçirilen halat veya demir kuşaklar.
  • Genellikle çocukların kuş vurmak için kullandıkları, iki ucuna lastik ve lastiklerin arasına da geniş bir meşin parçası bağlı bulunan çataldan oluşan araç.
  • Kaldırılacak bir şeyin üzerine geçirmek için halattan yapılmış olan çember.

"Sapan" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Gökçe Bacı, bağrına saplanan bir okla, sapan sallayan eli havada, yere düşüyor." - T. Buğra
  • "Cebine sakız gibi kuru üzümü doldurdun mu elde sapan, incir kuşu avına çıkarsın." - A. İlhan

Yerel Türkçe anlamı:

Taş atmak için ipten örülen alet (Çopraşık k. / Çiçekdağı)

1.Anlayış 2.Denge.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Gırgır avcılığında ağı çekmede kullanılan her iki ucu birbirine bağlı halat parçası.

İngilizce'de Sapan ne demek? Sapan ingilizcesi nedir?:

sling

Sapan hakkında bilgiler

Sapan, kütleştirilerek yuvarlanmış taş vb. malzemelerin uzak mesafelere atılmasını sağlayan el yapımı ilkel bir fırlatma silahı.

Sapan, eşit uzunlukta iki adet ipin ortasına yerleştirilmiş bir beşikten oluşur. Sapan taşı bu beşiğe yerleştirilir. Her iki ipin ucundan tutularak sapan sallanır ve yeterli hıza ulaştığında tutulan iki ipten biri serbest bırakılır. Bu sırada serbest kalan taş (mermi) beşiğin neden olduğu bir dairesel bir dönüş hareketiyle hedefe doğru yol alır. Sapanın etkinliği iplerinin uzatılması yoluyla arttırılabilinir. Böylece taşın elle atılandan çok daha uzağa ve daha isabetli olarak fırlatılması mümkün olur.

 

Sapan yapılması kolay ve masrafsız bir silahtır. Çok eski devirlerden beri avlanma ya da savaş amaçlı olarak kullanılmıştır.

Sapan ile ilgili Cümleler

  • Saçma sapan konuşma.
  • Ben de size saçma sapan sorular sormamanızı tavsiye ediyorum.
  • Eğer ki senin yanında saçma sapan davranıyorsam, bu rahat olduğum anlamına gelir.
  • Saçma sapan işler yaptın.
  • Kısa bir süre sonra, o saçma sapan konuşmaya başladı.
  • Ben size olan kızgınlığımdan saçma sapan işler yapmış olabilirim beni geçmişimle yargılayıp durmayın.
  • O saçma sapan konuşuyordu.

Sapan tanımı, anlamı:

Orta : Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. Ne uzun ne kısa, midi. Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. Yeniçeri Ocağında tabur. Orantı. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. İyi ile kötü arasındaki durum. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer. Ne büyük ne küçük, midi.

 

Kar sapanı : Kayarken kayak uçlarını birbirine yaklaştırma, arka uçlarını ise birbirinden uzaklaştırmayla sağlanan frenleme durumu.

Sapanca : Sakarya iline bağlı ilçelerden biri.

Ardından sapan taşı yetişmez : Bir kimsenin çok hızlı gittiğini anlatmak için kullanılan bir söz.

Saçma sapan : Abuk sabuk.

Örme : Örmek işi. Örülerek yapılan.

Meşin : Bu deriden yapılan. İşlenmiş koyun derisi.

Aracı : İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta. İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği. Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador. Ara bulucu.

Genel : Bir genelleme sonucunda elde edilen. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi.

Çocuklar : "arkadaşlar!" anlamında kullanılan bir seslenme sözü.

Vurmak : Uygulamak, basmak, koymak. Sırtına, omzuna yerleştirmek. Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak. Hızla çarpmak. Silahla yaralamak, öldürmek. Manevi olarak yaralamak. Takmak, koymak, bağlamak. İçki içmek. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. Etkisi bir yere kadar uzanmak. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek. Olduğundan başka biçimde görünmek. Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak. Dokunmak, hasta etmek. Sürmek. Bağlama, ilişkilendirmek. Kadeh tokuşturmak. Amaçladığı şeye rast getirmek. Çıkmak. Tavla oyununda pulu kırmak. Hızla değmek, çarpmak. Olumsuz yönde etkilemek. Duyulmak, hissedilmek. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak. Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. Çarpma işlemini yapmak. Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. Desteklemek, dayamak. Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak.

Lastik : Taşıtların jantlarına yerleştirilen, elastiki tekerlek bandajı. Korse. Kauçuktan yazı silgisi. Bir tür esnek örgü. Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç. Kauçuktan yapılmış ayakkabı. Uzun konçlu çorabın düşmesini önlemek için üst kısmına gelecek biçimde bacağa geçirilen esnek şerit. Kauçuktan yapılmış. Esnek, ince kauçuk veya kauçuklu şerit.

Kütle : Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı veya nesne niceliği. Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın. Kitle.

Sapan ayası : Sapanın taş konulan yeri.

Sapan balığı : Köpek balıkları (Selachii) takımının, dev köpek balığıgiller (Lamnidae) familyasından, 4-6 m kadar uzunlukta, kuyruk yüzgecinin üst parçası vücut boyu kadar uzun ve sapana benzeyen, Atlantik ve Pasifik Okyanusları ile Akdeniz'de yaşayan bir tür. Tilki balığı. Köpek balıklarından, sapan balıkları (Alopiidae) familyasından, 6 m kadar uzunlukta olabilen, kuyruk yüzgecinin üst parçası vücut boyu kadar uzun ve sapana benzeyen, Atlantik ve Pasifik Okyanuslarıyla Akdeniz’de yaşayan bir tür, tilki balığı. (anlamdaş. tilki balığı, Alopias vulpes) Köpek-balıkları (Selachii) takımının dev-köpek-balığıgiller (Lamnidae) familyasından bir balık türü. Uzunluğu 4-6 m. Kuyruk yüzgecinin üst parçası vücut boyu kadar uzundur ve sapana benzer. Atlantaik ve Pasifik Okyanusları ve Akdenizde yaşar.

Sapan değer : Tekrar ölçümlerinin bir takımda diğer üyelere göre çok farklı görünen bir sonuç.

Sapan kemiği : Burun boşluğunun taban kısmını oluşturan çift kemik. Vomer kemiği. (biyoloji) Burun boşluğunun taban kısmını oluşturan çift kemik, vomer kemiği. (karşılık.vomer kemiği), (Lât.vomer=sapanın uç demiri): Burun bölmesinin bir parçasını yapan yassı bir kemik.

Sapan kulağı : Sabanın çizgi açan ucu, demiri. [Bakınız: saban eñeği]

Sapan ökçesi : Sabanın çizgi açan ucu, demiri.

Sapanbalığı : (zooloji)

Sapancalığa gelmek : Ayrılma vakti gelmek ve bu esnada bahşiş alma zamanının gelmesi

Sapancalıh : Gelini babası evinden götürürken verilen para, bahşiş

Sapanga : Taş atmak için kullanılan ip ya da lastikten yapılmış bir araç, atambaç

Diğer dillerde Sapan anlamı nedir?

İngilizce'de Sapan ne demek? : [Sapan Chakraborty] n. sling, slingshot, catapult, peashooter, launcher

Fransızca'da Sapan : fronde [la], lance-pierres [le]

Almanca'da Sapan : n. Katapult, Schleuder, Steinschleuder

Rusça'da Sapan : n. праща (F), рогатка (F), скоба (F)

adj. отклоняющийся