Lastik nedir, Lastik ne demek
Lastik; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.
- Ayakkabı üzerine giyilen kauçuktan pabuç.
- Taşıtların jantlarına yerleştirilen, elastiki tekerlek bandajı.
- Kauçuktan yazı silgisi.
- Kauçuktan yapılmış ayakkabı.
- Bir tür esnek örgü.
- Kauçuktan yapılmış
- Esnek, ince kauçuk veya kauçuklu şerit.
- Uzun konçlu çorabın düşmesini önlemek için üst kısmına gelecek biçimde bacağa geçirilen esnek şerit.
- Korse.
"Lastik" ile ilgili cümle
- "Rıza, lastik yakalığı fırlamış, gözleri dönmüş, kan ter içinde içeriye düşer." - R. N. Güntekin
- "Lastikleri ayağında, bastonu koluna asılı, erkenciydi yine." - N. Cumalı
- "Şoförle bahçıvan arabanın ön sol lastiğini pompalıyorlar." - H. Taner
Yerel Türkçe anlamı:
Çocukların kuş vurmak için kullandıkları sapan.
Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:
[lastikçarık] Eritilen eski kamyon lastiklerinden yapılmış olan ucuz köylü ayakkabısı. (Kovalca *Bozüyük -Bilecik) [lastikçarık] : (Karaağaç *Bozüyük -Bilecik)
Bilimsel terim anlamı:
Doğal ya da yapay kauçuklara halk dilinde verilen ad.
Hava ile şişirilen ve tekerleğin kasnağını saran, boru biçiminde kauçuktan yapılmış nesne. Barsak biçiminde daha ince iç kısım ve bunu saran kalın dişli dış kısımdan oluşur.
İngilizce'de Lastik ne demek? Lastik ingilizcesi nedir?:
rubber
Fransızca'da Lastik ne demek?:
pneu
Lastik kısaca anlamı, tanımı:
Lastik gibi : Çevik. az pişmiş, sert (et). her yöne çekilebilen.
Lastik ağacı : Kauçuk.
Lastik tutkalı : Lastiklerin kasnağa yapıştırılmasını sağlayan madde.
Kuş lastiği : Sapan.
Balon lastik : Bisikletlerde kullanılan bir lastik türü.
Dış lastik : Bazı kara taşıtlarında iç lastiği koruyan kalın lastik.
İç lastik : Arabalarda dıştaki koruyucu lastiğin içinde bulunan ve hava ile doldurulan lastik, şambriyel.
Yedek lastik : Otomobillerde gerektiğinde kullanılmak üzere genellikle bagajda bulundurulan janta takılı lastik, yedek teker, stepne.
Lastikçilik : Lastikçinin yaptığı iş.
Lastikli lakırtı : Lastikli söz.
Lastikli söz : Değişik anlamlara gelebilen, farklı değerlendirilebilen konuşma, lastikli lakırtı.
Lastikotin : İnce iplik ile çok sık dokunmuş yünlü kumaş. Bu kumaştan yapılan.
Ayakkabı : Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılmış olan giyecek, başmak, pabuç.
Kauçuk : Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından veya bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek madde. Bu maddeden yapılmış. Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk (Ficus elastica).
Pabuç : Bina kolonlarının temeldeki basma yüzeyinin geniş ve daha güçlü olarak yoğunlaştırılmış bölümü. Masa, sandalye vb. mobilyaların ayaklarına takılan metal veya plastik eklenti. Ayakkabı. İletken telleri elektrik birimlerine bağlayan veya cıvatalı bağlantıyı sağlayan parça.
Taşıt : Otomobil, tren, gemi, uçak gibi taşıma araçlarının ortak adı, nakil aracı, nakil vasıtası, vasıta.
Jant : Taşıtlarda, lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit.
Elastiki : Esnek.
Tekerlek : Merkezde bulunan, bir eksenin çevresinde dönebilen çember, teker. Bu biçimde olan.
Üzerine : Üstüne. -den dolayı. -den daha üstün. -den sonra. Hakkında.
Yazı : Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi. Düz yer, ova, kır. Alfabe. Metal paraların üzerinde değeri yazılan yüzü. Anlam, sanat veya biçim bakımından yazılan şey, makale. Yazgı. Herhangi bir konuda yazılmış bilim, düşünce ve sanat ürünü. Harfleri yazma biçimi.
Bir : Ancak, yalnız. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Tek. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Aynı, benzer. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Bu sayı kadar olan. Sadece. Beraber. Eş, aynı, bir boyda. Sayıların ilki. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.
Tür : Dolaşma. Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılmış olan iş. Başladığı noktada biten, bir veya daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılmış olan seyahat.
Esnek : Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elastik, elastiki. Görüş ve tutumlarında katı olmayan. Değişik yorumlara elverişli.
Örgü : Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı. Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi. Yapı. Örülmüş saç bölüğü, belik. Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey. Her türlü eylem ve olaydan oluşan akış. Örülerek yapılan, örme. İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ. Örme işi veya biçimi.
Korse : İnce görünmek için kullanılan esnek iç giysisi. Herhangi bir darbeden zarar görmemesi için boyna takılan, bel fıtığı gibi durumlarda bedeni düzgün tutmaya yarayan nesne, sargaç.
Lastik basıncı : içlastiğin havasının basıncı.
Lastik ipliği : Dışlastiğin katmanlarına katılan pamuk, ipek, naylon gibi iplikler.
Lastik kanırtmacı : Dışlastiği tekerlek çemberinden ayırıp çıkarmaya yarayan yassı uçlu kanırtmaç.
Lastik kolan : Çoğunlukla içi bezli, 4-6 cm. eninde şerit. Oturma mobilyalarında esnekliği sağlamak için kullanılır.
Lastik ökçesi : Dışlastiğin çember üzerindeki yuvaya binen iç kenarları.
Lastik önlük : Keçe yapılırken belden aşağı kısmı örtmek için kullanılan örtü. (*Yalvaç -Isparta)
Lastik yanağı : Dışlastiğin omuzla ökçe arasında kalan yan yüzü.
Lastikağacı, kauçuk ağacı : (botanik)
Lastikçi : Lastik ürünlerini yapan veya satan kimse. Otomobil lastiğini satan veya onaran kimse.
Lastikli : İçinde veya üzerinde lastik bulunan. İlgili cümle: "Lastikli şerit. Lastikli tekerlek" mec. Türlü anlamlar verilebilen (söz, konuşma).
Lastik ile ilgili Cümleler
- Onlar arabamdaki lastiklerin yerini değiştirdiler.
- Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
- Bu arabanın yeni lastiklere ihtiyacı var.
- Bunlar çivisiz lastikler mi?
- Lastik parçasını buldum.
- Ali lastik eldivenler giydi.
- Lastik hava sızdırıyor.
- Araban için bazı yeni lastikler almayı düşünmek isteyebilirsin.
- Lastik patladı.
- Lastik basıncını kontrol eder misin?
- Lastikleri kontrol eder misin?
- Lastik fabrikası 250 kişi istihdam etmektedir.
- Lastiklei havayla doldur.
- Bu arabanın lastiklerinin yeterli havası yok.
Diğer dillerde Lastik anlamı nedir?
İngilizce'de Lastik ne demek? : adj. rubber, elasticated
n. rubber tyre, rubber, india rubber, galosh, gum, gum elastic, rubber tire, tire, tyre, wheel
Fransızca'da Lastik : caoutchouc [le], élastique [le], gomme [la]
Almanca'da Lastik : n. Bereifung, Gummi, Reifen
Rusça'da Lastik : n. резина (F), ластик (M), галоши (PL), шина (F), скат (M)
adj. шинный
Bu kısımda Lastik nedir? Lastik ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Lastik tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Lastik hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.