Direction türkçesi Direction nedir

  • Açıklama.
  • Mal ya da yapılacak diğer işlemler üzerinde bilgiler verme, buyruklarda bulunma.
  • Emir.
  • Oyun düzeni.
  • Müdürlük.
  • İstikamet.
  • Kontrol.
  • Bilgisayar, sinema, televizyon, ekonomi, tiyatro alanlarında kullanılır.
  • Cihet.
  • Yönerge.
  • Yönelti.
  • Kumanda.
  • Bir filmin çevrilişinde tutulan yol. bir yönetmenin filmi gerçekleştirirkenki çalışmalarının tümü; bu çalışmaların kendine özgü niteliği. tv. bir televizyon izlencesinin gerçekleştirilmesinde tutulan yol. bir yönetmenin izlenceyi gerçekleştirirkenki çalışmalarının tümü; bu çalışmaların kendine özgü niteliği.
  • İdare.
  • Yön.
  • Doğrultu.
  • Tembih.
  • Yönetim.
  • Yönetmenin bir tiyatro yapıtını anlamlı ve uyumlu bir biçimde sahneye koyma işleminin tümü. oyun düzeni, oyunculuk, dekor, giysi, donatım, ışıklama vb. öğelerin oyunun amacını gerçekleştirecek biçimde güzelduyusal bir bütünlüğe ulaşmasını gerektirir.
  • Direktörlük.
  • Mizansen.
  • Yönetme.
  • Sahneye koyucunun belli bir oyun için oyuncuları düzene alması ve onları oyuna uygun bir uyum içine sokması için yaptığı hazırlık, çalışma. (oyun düzeni, sahneye koyma).
  • Alıcı adresi.
  • Talimat.

Direction ile ilgili cümleler

English: From the direction that he was going in, I would say he was headed to town.
Turkish: Onun gittiği yönden onun şehre doğru gittiğini söyleyecektim.

 

English: I don't know exactly where Kyoko lives, but it's in the direction of Sannomiya.
Turkish: Ben tam olarak Kyoko'nun nerede yaşadığını bilmiyorum, ama Sannomiya yönünde.

English: I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
Turkish: Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.

English: Drugs should be used only at the direction of a doctor.
Turkish: İlaçlar sadece bir doktorun yönlendirmesiyle kullanılmalıydı.

English: Ali ran off in the direction that Mary pointed.
Turkish: Ali Mary'nin gösterdiği yöne kaçtı.

Direction ingilizcede ne demek, Direction nerede nasıl kullanılır?

Direction angles : Doğrultu açıları.

Direction cosines : Yönelti eşdikmeliği. Doğrultu kosinüsü.

Direction finder : Radyo ile yön bulma. Yön bulucu alet. Kestirme aleti. Yön bulucu. İstikamet bulucusu. İstikamet bulucu. Yön sinyali alıcısı.

Direction finding : İstikamet bulma. Sinyal yönünü belirleme. Yön bulma.

Direction finding station : Radyo iletki istasyonu.

Direction of current flow : Akımın geçme yönü. Akım akış yönü.

Direction of propagation : Yayılmanın yönü. Yayılma yönü.

Direction of polarization : Polarizasyon yönü. Polarizasyonun yönü.

Direction number : Doğrultman sayı.

Direction sign : Yön tabelası. Yön simgesi. Dansçıların yönlerini gösteren simge. Yön levhası. Yön gösterici tabela.

İngilizce Direction Türkçe anlamı, Direction eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Direction ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Tide : Meyil. Akıntı. Akış. Met cezir. Medcezir. Mevsim. Akıntı ile yüzmek. Ay ve güneşin yeryuvarı üzerindeki çekim güçleri nedeniyle deniz yüzünde, özellikle anadenizlerde görülen düzey değişmeleri.

Trend : Kırık doğrultusu. Kırık düzleminin yatay düzlemle kesiştiği çizgi. Yönlence. Gidişat. Cereyan. Akım. Meyletmek. Bir tesadüfi değişkene ait değerlerin, belli bir zaman döneminde oluşan bir yöndeki hareketi. Yönelmek.

Governments : Devlet. Hükümet. Siyasal bilgiler. Yönetim biçimi. Siyaset bilimi. Rejim. Yönetme (dilbilgisi terimi).

Regime : Akım düzeni. Rejim. Akarsu akımının yıl boyunca gösterdiği iniş çıkışlar. Yönetim şekli. Hükümet şekli. Diyet. Perhiz. Nizam. Düzen.

Way : Gidişat. Durum. Huy. Taraf. Kolcuğun veya anahtarın konumlarından her biri. İnsanların, bir yerden başka bir yere gitmek üzere üzerinden ya da içinden geçtikleri, yerleşim yerlerinin gelişme doğrultusunu yakından etkileyen ve düzentasarlarda önemli bir öge oluşturan yerler. Civar. Bilgisayar, gitar alanlarında kullanılır. Başarmak. Uzak mesafede.

Governing : Yol gösteren. Hükmeden. Hüküm süren. Ana. Baş. İdare eden. İdare edem. Yöneten.

Chancellery : Elçilik kançılaryası. İdari işler. Rektörlük. Kançılarya. Yüksek mahkeme.

Position : Pozisyon. Görüş. Yerleştirmek. Bilgisayar, bilişim, fizik, kimya, jimnastik, voleybol, veterinerlik alanlarında kullanılır. Durmak (bir yerde). Koymak. Memuriyet. Sav. Oyuncuların alanda yer alış durumu. Duruş.

Controlment : Bastırılmış olma durumu. Kontrol etme eylemi. Düzenleme. Tutma. Denetleme.

Excitation : Uyarma. Nicemsel dizgeyi, daha yüksek bir erke düzeyine çıkarma. Bir elektronun, ışınımları soğurarak erkesini artırması sonucu kendi olanağan yörüngesinden daha yüksek erke düzeyindeki bir yörüngeye geçmesi. İkaz etme. Uyarı. Biyoloji, fizik, kimya, nükleer enerji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Bir organ ya da dokuda çalışma meydana getirilmesi. eksitasyon. Bir atom ya da çekirdek sistemini, belirli bir enerji düzeyinden daha yüksek enerji düzeyine dönüştüren süreç. Eksitasyon.

Direction synonyms : east west direction, compass point, north south direction, compass north, spatial relation, behest, path, transferral, bidding, controls, dom, directives, facet, rubric, southwest, orientation, directorships, dept, adjurations, northwest, austerities, transferrals, attendances, com, respect, aspect, headship, prescripts, helm, directorate, dispensations, route, integrity.

Direction zıt anlamlı kelimeler, Direction kelime anlamı

Windward : Rüzgarın estiği taraf. Rüzgar yönünde. Rüzgarın estiği (taraf). Rüzgar tarafı. Rüzgarın estiği yön. Rüzgar üstü. Rüzgara doğru. Rüzgar yönüne. Rüzgar tarafındaki. Rüzgarın estiği yöne doğru giden.

Outgoing : Dışarı giden. Canayakın. Üstün gelme. Giden. Açık yürekli. Akıp giden. Çıkış. Kalkan. Çıkan. Sempatik.

Leeward : Rüzgar altı. Rüzgar altına. Rüzgaraltı tarafına doğru. Rüzgaraltına ait. Rüzgaraltı. Rüzgaraltı yönü. Rüzgarın yönünde. Rüzgaraltına doğru. Boca yönüne.

Direction antonyms : incoming, enfranchisement.

Direction ingilizce tanımı, definition of Direction

Direction kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Guidance. Superintendence. As, the direction o&?. Administration. The act of directing, of aiming, regulating, guiding, or ordering. Public affairs or of a bank. Management.