Flounders türkçesi Flounders nedir

Flounders ingilizcede ne demek, Flounders nerede nasıl kullanılır?

Flounder around : Çabalamak.

Flounder : Bocalamak. Dil balığı. Şaşırıp kalmak. Batmamak. Dere pisisi. Çırpınmak. Çabalama. Kemikli balıklar (teleostei) takımının, yanyüzergiller (pleuronectidae) familyasından, 40 cm kadar uzunlukta, avrupa kıyılarında yaşayan ve kıyılardan ırmak ve göllere kadar geçen bir tür. Bata çıka yürümek.

Floundered : Şaşırıp kalmak. Çabalama. Debelenmek. Bata çıka ilerlemek. Çırpınmak. Batmamak. Dil balığı. Çabalamak. Bocalamak. Bata çıka yürümek.

Floundering : Bocalayan. Bata çıka yürümek. Boşuna çabalamak. Şaşırıp kalmak. Debelenmek. Bocalama. Bocalamak.

Flounderingly : Debelenerek. Beceriksizce. Güç bela. Zar zor. Güçlükle. Acemice. Çabalayarak. Mücadele ederk.

Flounce out : Bir hışımla çıkmak.

Flounce : Farbala ile süslemek. Fırlayış. Öfkeyle fırlamak. Fırlayıp yürümek. Atılış. Öfke ya da sabırsızlıktan fırlayıp yürümek. Azametle yürümek. Sabırsızca davranmak. Hışımla hareket etmek. Öfke ile fırlamak.

Flouncing : Farbala ile süslemek. Fırlayıp yürümek. Farfaralı kumaş. Fırfır. Azametle yürümek. Öfke ile fırlamak. Farfara. Sabırsızca davranmak.

 

Flounces : Hışımla hareket etmek. Azametle yürümek. Sabırsızca davranmak. Öfkeyle fırlamak. Öfke ile fırlamak. Fırlamak. Fırlayış. Atılış. Farbala ile süslemek. Fırlayıp yürümek.

Flounced : Fırfırla süslenmiş. Farbala ile süslenmiş.

İngilizce Flounders Türkçe anlamı, Flounders eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Flounders ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Get confused : Zihni bulanmak. Kafası kazan olmak. Dumanlanmak. Kafası karışmak. Kafası şişmek. Şeşi beş görmek.

Be thunderstruck : Yıldırımla vurulmuşa dönmek. Söyleyecek söz bulamamak. Hayretler içinde kalmak. Dili tutulmak. Yıldırım çarpmışa dönmek. Donakalmak.

Bustle about : Koşuşturmak. Koşturmak. Telaşla hareket etmek.

Go for : Dil uzatmak. Saldırmak. Elde etmeye çalışmak. Takdir etmek. Tercih etmek. Peşinden koşmak. Sevmek. Çıkmak. İçin geçerli olmak.

Give a try : Uğraşmak. Denemek. Girişimde bulunmak.

Endeavored : Gayret etmek. Gayret etmiş. Emek harcamış. Uğraşmak. Çalışmış. Yapmaya çalışmış. Çaba harcamak. Çalışmak. Çaba göstermiş.

Convulsion : Çırpınma. Sarsılma. Karışıklık. Kasılma. İhtilaç. Katılma. İskelet kaslarının istem dışı, ani, şiddetli veya seri olarak kasılması. Kıvranma. Ispazmoz.

Floundering : Bocalayan. Bocalama.

Struggle : Uğraşmak. Çalışmak. Savaşım vermek. Dövüşmek. Savaş. Cebelleşmek. Çaba. Gayret.

Flounders synonyms : rubor, flounder around, struggles, wallop, endeavour, falters, exserting, weltering, endeavours, walloped, flickered, welter, welters, walk, flitter, inflammation, flits, conation, effort, floundered, be taken aback, flounder, exert oneself, endeavoured, go after, efforts, sole, wallowed, flittering, solenette, windowpanes, endeavoring, faltered.

 

Flounders zıt anlamlı kelimeler, Flounders kelime anlamı

Ride : Taşımak (omuzunda vb). Sürüklenmek. Arabaya binmek (sürmeden). Sürmek. Kafa bulmak. Kullanmak. Yüzmek. Karara bağlanmamış olmak. Bindirmek. Gırgıra almak.

Float : Kurmak şirket. Batmadan yüzmek. Batmamak. Yüzeç. Bir savunma oyuncusunun, tuttuğu karşı takım oyuncusunu, daha elverişli yerde bulunan birine pas vermesini engellemek için, uzaktan izlemesi. Uzak duruş. Yüzmek. Kurmak (şirket). Dalgalanmak. Piyasaya çıkarmak.