Forma nedir, Forma ne demek

Forma; kökeni italyanca dilinden gelmektedir.

  • Biçim, şekil
  • Tek kâğıt tabaka üzerine basılan on altı sayfalık kırılmış kitap parçası.
  • Öğrencilerin, sporcuların, bazı mesleklerde çalışanların giydikleri, bağlı bulundukları okul, spor kulübü veya meslekleri belirten tek tip giysi.

"Forma" ile ilgili cümle

  • "Forma başında olduğu için sık sık aynı yerinden açılan kitabın o cümlesine tesadüf etti." - P. Safa

Yerel Türkçe anlamı:

Dalgıç elbisesi.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Biçim, figür, form.

Bilimsel terim anlamı:

[Bakınız: ayaktopu kılığı]

İngilizce'de Forma ne demek? Forma ingilizcesi nedir?:

forma

Forma hakkında bilgiler

Üniforma; meslekî, kurumsal ya da sanatsal nedenlerle giyilen tek tip kıyafet. Bazen forma olarak kısaltılır ve özellikle sporcu ve öğrenci üniformalarını tanımlamakta kullanılır.

Doktor, hemşire, sporcu, öğrenci, ponpon kız, asker, polis, itfaiyeci, izci üniforması gibi çok çeşitli forma ve üniformalar vardır. Aynı mesleğe sahip kimselerin üniformları genel olarak büyük oranda aynı olmasına rağmen, çeşitli renk ve aksesuar farklılıkları olabilir. Bu farklar; rütbe, kıdem, branş, bölüm, başarı gibi farklılıkları belirtirler.

Üniforma sözcüğü Türkçeye İtalyanca uniforma sözcüğünden geçmiştir. Latince kökenli "üni-" öneki "tek" anlamına gelir. "Forma" sözcüğü ise "biçim" anlamına gelir.

 

Forma ile ilgili Cümleler

  • Ali Mary'ye formalite icabı bir öpücük verdi.
  • Genellikle genç insanlar formaliteden hoşlanmazlar.
  • Sadece bir formaliteydi.
  • Forma girmeye çalışıyorum.
  • Eski müzik formatlarını dinlemek bana memleketimi hatırlatıyor.
  • Zaman ne forma ne de maddeye sahiptir.
  • Lütfen bu konuda endişe etmeyin. Bu sadece bir formalite.
  • Ali futbol formasını giyiyor.

Forma anlamı, tanımı:

Öğrenci : Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, okul çocuğu, talebe, şakirt. Bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse. Özel ders alan kimse.

Sporcu : Sporla uğraşan kimse.

Forma başlık : Dalgıçların kullandığı yuvarlak metal başlık.

Form : Biçim, şekil. Bir şeyin istenilen ve olması gereken durumu. İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge.

Formaldehit : Doymuş aldehitlerin ilk üyesi olan, renksiz, keskin ve yakıcı kokulu, mukozaları aşırı tahriş eden, kolayca alevlenen bir gaz.

Formalık : Forma yapmak için ayrılmış, forma yapmaya uygun. Herhangi bir sayıda forması olan.

Formalist : Biçimci. Bürokrat.

Formalite : Yerine getirilmesi kanunca zorunlu kılınan işlem. Önem verilmediği hâlde bir zorunluluğa bağlı olarak yapılmış olan biçimsel davranış.

Formaliteci : Bir işi olduğundan fazla abartan, kurallara gereğinden fazla bağlı olan. Biçimci. Özellikle resmî işlerde yöntemlere, tüzüklere sıkı sıkıya bağlanıp işlerin yürümesini güçleştiren kimse.

Formalizm : Biçimcilik.

 

Formasyon : Yetişim. Biçimlenme.

Format : Boyut. Biçim.

Format atmak : Biçimlendirmek.

Formatlamak : Biçimlendirmek.

Formatlı : Bilgisayarda kullanılabilir duruma getirilmiş. Bilgisayarda zararlı ögelerden temizlenmiş (disket).

Biçim : Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Biçme işi. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Tarz. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form.

Şekil : Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim. Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi. Biçim. Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi. Biçim. Anlatım biçimi. Davranış biçimi, tutum, yol, tarz. Bir konuyu açıklamaya yarayan resim veya çizim.

Meslek : Dizge. Uğraş. Çığır, okul, ekol. Öğreti. Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş.

Çalış : Çalma işi.

Okul : Bir okuldaki öğrenci ve görevlilerin bütünü. Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep. Ekol.

Spor : Çiçeksiz bitkilerde üreme organı. Bedeni veya zihni geliştirmek amacıyla kişisel veya toplu olarak gerçekleştirilen, bazı kurallara göre uygulanan hareketlerin tümü. Bir hücreli hayvanların çok özelleşmiş olan üreme hücresi. Kullanışı rahat, kolay olan.

Belirten : Tamlayan.

Mesleki : Mesleğe ilişkin, meslekle ilgili olan, mesleksel.

Formal : Baş örtüsünün arkadan bağlanışı.

Formal kuvvet serisi : Yakınsaklığı araştırılmadan açılımı yazılan ve kullanılan kuvvet serisi.

Formal potansiyel : [ formal potansiyel, E° ] Elektrot reaksiyonunda yer alan bütün türlerin analitik derişimlerinin birim olduğu ve çözeltideki diğer türlerin derişimlerinin bilindiği zamanki, elektrot potansiyeli; ortama bağlı elektrot potansiyeli.

Formal yük : Nötral bir atomun değerlik elektronlarından, aynı atomun bileşiğindeki elektronların (Lewis yapısında) çıkarılmasıyla elde edilen sayı.

Formaldehid : (kimya)

Formaldehid monomeri : (kimya)

Formalin : Formaldehitin sudaki(%37-%5 çözeltisi. (kimya) Formol. Formol çözeltisi.

Formalin pigmenti : Hücrelerin dışında bulunan hemoglobinin formalinle birleşmesi sonucu oluşan, uzun süre formalin çözeltisi içerisinde bekletilen kandan zengin doku örneklerinde oluşan çökelti. Kahverengi siyah veya yeşilimtırak siyah renkte, değişen büyüklüklerde ve köşeli granüller hâlinde görülür.

Formalitecilik : Formaliteci olma durumu.

Formaliteli : Formalitesi olan.

Diğer dillerde Forma anlamı nedir?

İngilizce'de Forma ne demek? : [former] v. shape, form; train, discipline, fix; groom, develop; mold, make

n. form, shape; appearance, figure; fitness; formality; frame, mould, mold, cast, matrix

v. form, shape, make; frame, mould, mold; train

Fransızca'da Forma : forme [la], livraison [la]; maillot [la]

Almanca'da Forma : n. Dienstkleid

Rusça'da Forma : n. форма (F), внешность (F), образ (M), печатный лист (M)

adj. форменный