Free trade policy türkçesi Free trade policy nedir

  • Serbest ticaret politikası.
  • Onsekizinci yüzyılda merkantilizme tepki olarak doğan, a. smith ve d. ricardo’nun öncülüğünü yaptığı serbest ticaret kuramlarına dayanan politika.
  • İktisat alanında kullanılır.

Free trade policy ingilizcede ne demek, Free trade policy nerede nasıl kullanılır?

Free : Hiçbir biçimde herhangi bir koşula bağlı olmayan, özgür olan. Beleş. Muaf. Özgür. Serbest. Parasız. Rahatlatmak. Bilgisayar, fizik alanlarında kullanılır. Erkin. Bağımsız.

Trade : Alışveriş. İşlenmemiş, işlenmiş, yapılmamış, taşınır, durağan mal alım ve satımı. kira ve kiralama, çeşitli olaylarda gerçekleşen kırılma ve dökülmenin onarımına, uğraşı edinilmek koşuluyla seyretme, eğlence yerleri açarak çalıştırma ve benzeri kazanç sağlayacak işlerle uğraşma. Satmak. Sanat. Alım satım yapmak. Özdeksel gereksinme ve zorunlukları karşılamak için el ve araçla yapılan iş. el uzluğu isteyen işler. Zanaat. Tecim. Takas etmek. İş yapmak.

Policy : Belirlenen amaç veya hedeflere ulaşmaya yönelik karar ve eylemler bütünü. Sigorta sözleşmesi. Plan. Tedbir. Poliçe. Siyaset. İlke. Bilgisayar, iktisat alanlarında kullanılır. Politika. Önlem.

Free trade : Tarife veya tarife dışı engeller gibi herhangi bir devlet müdahalesi veya piyasa engelleri olmaksızın yapılan ticaret. İthalatta devlet tarifeleri veya gümrük vergileri olmadan ülkeler arasında kısıtlanmamış ticaret. Serbest ticaret.

 

Free trade agreement : İki veya daha çok ülkenin aralarındaki ticareti geliştirmek amacıyla ticaretteki sınırlamaları kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak için yaptıkları anlaşma. Serbest mübadele anlaşması. Serbest ticaret anlaşması.

Economy oriented towards free trade : Dışa açık ekonomi.

International confederation of free trade unions : Icftu. İşçi sendikalarının üye oldukları, 1949 yılında merkezi brüksel olarak kurulan ve kasım 2006 tarihinde dünya emek konfederasyonu ile birleşerek olan uluslararası sendikalar konfederasyonuna dönüşen üstbirlik. Uluslararası hür işçi sendikaları konfederasyonu. 1949'da kurulan işçi haklarını gözlemleyen ve savunan uluslararası işçi sendikası. Uluslararası hür işçi konfederasyonları.

Free trade theories : A. smith ve d. ricardo’nun öncülüğünü yaptığı, ülkelerin maliyet üstünlüklerinin bulunduğu alanlarda uzmanlaşmalarına dayalı olarak yapılan serbest ticareti savunan kuramlar. Serbest ticaret kuramları.

European free trade area : Avrupa serbest ticaret bölgesi (astb). Avrupa serbest mübadele bölgesi. Avrupa serbest ticaret bölgesi. Avrupa serbest ticaret alanı.

European free trade association : Avrupa serbest ticaret kurumu. 1960 yılında üye ülkeler arasında serbest ticareti ve daha sonra (1994'te) ortak ekonomiyi teşvik etmek için kurulan birkaç avrupa ülkesi örgütü. Aralarındaki gümrükleri kaldıran fakat dışa karşı ortak tarifeyi öngörmeyen bir iktisadi birleşme hareketi. Efta. İktisat, uluslararası ilişkiler alanlarında kullanılır. Avrupa serbest ticaret bölgesi. 1960 başında ingiltere'nin öncülüğünde avrupa ekonomik topluluğu'na üye olmayan bir grup ülke arasında kurulmuş. Avrupa serbest ticaret birliği. Avusturya, danimarka, norveç, portekiz, isveç, isviçre, ingiltere ve finlandiya tarafından üye ülkeler arasındaki ticaret engellerini kaldırmak üzere avrupa ekonomik topluluğuna (aet) alternatif olarak 1959 yılında kurulmuş ve üyelerinin çoğunluğunun avrupa birliğine katılmasıyla varlığı sona eren serbest ticaret birliği. Avrupa serbest mübadele örgütü.

 

İngilizce Free trade policy Türkçe anlamı, Free trade policy eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Free trade policy ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

A group shares : Şirkete sonradan ortak olanlardan farklı olarak, şirketin ilk kurucularına genellikle kara iştirak ve oy kullanmayla ilgili haklar veren ayrıcalıklı hisse senedi türü. A grubu hisse senedi.

Abolition of forced labour convention : Zorla çalıştırmanın yasaklanması sözleşmesi. Zorla ya da zorunlu çalıştırmanın herhangi bir biçiminin siyasal zorlama ve eğitme, siyasal ya da ideolojik görüşlerin açıklanması nedeniyle cezalandırma, işgücünü harekete geçirme, çalışma disiplinini sağlama, ayrımcılık ve işbırakımını, katılanları cezalandırma aracı olarak kullanılmasını yasaklayan, 1957 yılında kabul edilen temel uluslararası çalışma sözleşmelerinden birisi.

A shift in individual demand : Bireysel istem kayması. Bir tüketicinin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu bireysel istemin artması veya azalması, diğer bir deyişle bireysel istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması.

Ability to pay approach : Bireylerin, devlet harcamalarının finansmanına, elde ettikleri gelir düzeyiyle orantılı olarak vergilendirilmeleri yoluyla katılmalarını ifade eden ve adam smith tarafından geliştirilen vergileme yaklaşımı. krş. yararlanma yaklaşımı. Güç yaklaşımı.

A pass through certificate : Taşınmaz rehniyle sağlanmış bir kişisel alacak karşılığında alacak sahibi finansal kurum tarafından çıkarılan değerli kağıt. Tutsat senedi.

Abnormal budget expenditures : Olağanüstü bütçenin giderleri. Olağanüstü bütçe gideri.

Free foreign trade policy : Serbest dış ticaret politikası.

A shift in supply : Sunum kayması. Üreticilerin mal sunumunu etkileyen fiyat dışındaki değişkenlerde ortaya çıkan değişme sonucu sunumun artması veya azalması diğer bir deyişle sunum eğrisinin sağa (aşağıya, güneydoğuya) veya sola (yukarıya, kuzeybatıya) kayması. krş. sunumun sağa kayması, sunumun sola kayması.

A shift in demand : İstem kayması. Tüketicilerin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu istemin artması veya azalması diğer bir deyişle istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması.

Abnormal budget receipts : Olağanüstü bütçe harcamalarını karşılamak için, söz konusu dönemde ek harç, vergi ve borçlanma gibi yollarla elde edilen gelir. Olağanüstü bütçe geliri.

Free trade policy synonyms : abnormal budget, a change in supply, a type mutual funds, open door policy, ability to pay principle, ability rent, a change in demand, a change in individual demand.