Görgü nedir, Görgü ne demek

"Görgü" ile ilgili cümle

  • "Bu sanatçıların çoğunun başarısında dış ülkelerde edindikleri sahne görgü ve kültürü etken olmuştur." - M. And
  • "Görgü tanığı."
  • "İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor." - O. C. Kaygılı

Yerel Türkçe anlamı:

Alışkı, âdet.

Alevi töresince toplantı, ibadet, edep, görgü cemi

Göz tokluğu: Görgülüdür hayra verilen paraya acımaz.

Dert, felâket: Ne görgülü başım varmış.

Taklit eden (kimse).

Ayna.

Görgü isminin anlamı, Görgü ne demek:

Erkek ismi olarak; Bir toplum içinde uyulması gerekli saygı ve incelik kuralları. Bir kimsenin anlayış, seziş ve bilgisini artıracak nitelikte etki yapan deneysel bilgi. Göz tokluğu.

Fransızca'da Görgü ne demek?:

expérience

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Muş ilinde, Varto ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Malatya kenti, Yeşilyurt ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Görgü tanımı, anlamı:

Görgü fukarası : Görgüsü az veya iyi olmayan (kimse).

Görgü kuralları : Bir toplumda veya toplulukta, davranışları denetlemeye yönelik olan kuralların bütünü, davranış bilgisi, adabımuaşeret.

 

Görgü tanığı : Bir olayı, bir süreci bizzat görüp yaşayan kimse. Bulunduğu yerde gerçekleşen olayı yakından gören kimse.

Görgücülük : Deneycilik.

Görgülenmek : Görgülü duruma gelmek.

Görgülü : Görgüsü olan.

Görgülü kuşlar gördüğünü işler görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler : "iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar" anlamında kullanılan bir söz.

Görgülüce : Görgülü bir biçimde.

Görgüsüz : Görgüsü olmayan.

Görgüsüzlük : Görgüsüzce davranış. Görgüsüz olma durumu.

Toplum : Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet. Topluluk.

Gerek : Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım. İcap.

Saygı : Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.

İncelik : Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri. Ayrıntı. İnce olma durumu. İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket.

Davranış : Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü. Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı. Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket.

Terbiye : Eğitim. Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma. Görgü. Hayvanı alıştırma. Araba hayvanlarının dizginleri. Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir süre bekletme.

 

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Olma : Olmak işi.

Görgü dansı : Değişik dönemlerde moda olarak çıkan dansların tümüne verilen ad.

Görgü tanıklığı : Bir bilgi derleme işleminde olaya doğrudan tanık olanların sözlü ya da yazılı bildirimlerini içeren bilgi kaynağı.

Görgücü : Deneyci.

Görgüç : Pencere: Her evin görgücü büyük ve güne karşı olmalıdır. Dürbün. Bir erkek ismi olarak anlamı; Dürbün. Pencere.

Görgül : Bir kurama değil yalnızca gözleme dayalı, ampirik. Sayın anlamında kullanılır. Yöntemli olsun olmasın genellikle deney ve gözlem üzerine kurulu olan. Yalnızca gözlem ve deney sonuçlarına dayanan. Uygulamaya, deneye ve gözleme dayalı. Yaşantı ve denemeler yolu ile edinilen (kavram ve bilgiler).

Görgül bilgi : Yalnız deney ve gözlemlerle elde edilen bilgi.

Görgül dağılım işlevi : (…)X, bir olasılıksal değişken ve Sn (x'), n büyüklüğündeki bir örneklemde bir x değerinden küçük olan değerlerin göreli sıklığı olmak üzere, örneklemin (…) biçiminde verilen dağılım işlevi. (…).

Görgül eğri : Sayımbilimsel verilere dayanılarak yaklaşık olarak çizilen eğri.

Görgül işlev : Deney ya da gözlemlere dayalı olan, ancak doğruluğu kuramsal olarak kanıtlanmamış olan bir sonucu gösteren işlev.

Görgül olasılık : Denemelere ya da gözleme dayanarak saptanabilen ve olayların gözlenmiş sıklığından yola çıkılarak yapılan bir genellemeyle varılan olasılık, bk. önsel olasılık.

Görgü ile ilgili Cümleler

  • Ali bir görgü tanığı.
  • Bir görgü tanığı, on tane kulak misafirinden daha iyidir.
  • Görgü tanıkları bombalamadan hemen sonra Tom'un Park Street'te güneye doğru yürüdüğünü gördüler.
  • Ailen sana görgü öğretmedi mi?
  • Görgü tanığıydım.
  • Görgü tanıkları yoktu.
  • Sen görgü kurallarına uymuyorsun.
  • Görgü kuralları her kültürde farklı şekilde gözlemlenir.
  • Görgümü unuttum.
  • Ali bir görgü tanığı mı?
  • Tanzanya'da yiyecek koklamak, kibar olmayan hatta çok görgüsüzce bir davranıştır.
  • Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

Diğer dillerde Görgü anlamı nedir?

İngilizce'de Görgü ne demek? : n. good manners, cultivation, breeding, etiquette, convenances, Grace, manners

Fransızca'da Görgü : savoir-vivre [le], expérience [la], bienséance [la], éducation [la], urbanité [la], usage [le]

Almanca'da Görgü : n. Anstand

Rusça'da Görgü : n. опыт (M), приличие (N), поведение (N)