Gleams türkçesi Gleams nedir

Gleams ile ilgili cümleler

English: Still gleams an element of hope.
Turkish: Hâlâ bir umut ışığı var.

Gleams ingilizcede ne demek, Gleams nerede nasıl kullanılır?

Gleam of hope : Umut ışığı.

A gleam of hope : Bir ümit ışığı.

Gleam : Işıldamak. Parıltı. Pırıltı. Pırıldamak. Parıldamak. Parıtlı. Işımak. Yalkı. Işın yaymak. Işık.

Gleamed : Parıltı. Pırıldamak. Yalkı. Parıldamak. Işımak. Işın yaymak. Parlamak. Işıldamak. Parlaklaşmak.

Gleamed with happiness : Mutlulukla parıldıyordu. Çok mutluydu.

Gleamier : Parıl parıl. Pırıltılı. Canlı. Işıl ışıl. Gösterişli. Pırıl pırıl. Parlak.

Gleamiest : Parıl parıl. Pırıl pırıl. Işıl ışıl. Gösterişli. Parlak. Pırıltılı. Canlı.

Gleamy : Işıl ışıl. Parlak. Gösterişli. Pırıl pırıl. Pırıltılı. Canlı. Parıl parıl.

Gleaned : Bağbozumu sonrası üzüm toplamak. Hasattan sonra ekin toplamak. Başak toplamak. Hasat sonrası kalan başakları toplamak. Hasattan sonra (tarladaki) ekinleri toplamak. Hasat döküntülerini toplamak. Derlemek. Azar azar toplamak. Azar azar toplamak (bilgi). Göz atmak.

Glean : Toplamak. Derlemek. Göz atmak. Zor bela toplamak. Azar azar toplamak (bilgi). Azar azar. Hasattan sonra (tarladaki) ekinleri toplamak. Bağbozumu sonrası üzüm toplamak. Hasat sonrası kalan başakları toplamak. Hasattan sonra ekin toplamak.

 

İngilizce Gleams Türkçe anlamı, Gleams eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Gleams ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Coruscations : Pırılda. Yanardöner. Parlaklık. Işıma.

Radiating : Neşe saçmak. Yayın yapmak. Yayma. Işın yayan. Bir merkezden yayılmak. Saçmak. Işın halinde yayılma. Yaymak.

Blinked : Yanıp sönmek (ışık). Göz kırpmak. Kaçınmak. Kırpıştırmak. Titreşerek parlamak. Kırpmak. Göz ardı etmek. Göz yummak.

Light : Konmak. Yakmak. Görme organına bağlı ya da görme organı aracılığı ile olan bütün duyulanma ve algıların vergisi. görme organını uyarabilen ışınım. Hafif. Göze uyarımda bulunan ve beyin tarafından yorumlandığında görme duyusuna, yani görülebilir ışığa yol açan elektromıknatıs ışınım. başka bir deyişle, ışımayla yayılan ve görme duyusuyla algılanan erke biçimi. (bu elektromıknatıs ışınım, 4x10-7 m ile 7,7x10-7 m arasındaki dalga uzunluklarında yer alır. dalga uzunluklarındaki değişiklikler gözde değişik duyulara yol açarak değişik renkleri oluşturur). Bir görünçlüğün aydınlatılması için yönetmenin ışıkçılara verdiği komut. Eşik. Aydınlık. İnmek. Işık.

Blow up : Çılgına dönmek. Şişirmek. Büyütmek. Kopmak (fırtına vb). Tepesi atmak. Havaya uçurmak. İnfilak etmek. Tahrip etmek. Azarlamak.

Bumper : Önleç. Sıkılama makinesi. Ağzına kadar dolu bardak. Tampon. Bereketli şey. Çamurluk. Ağzına kadar dolu kadeh. Çarpışmada aracın olumsuz etkilenmesini önlemek için ön ve arka uç noktalarına bulunan yatay, metal parça. Alışılandan çok daha bol. Mahmuz.

 

Glimmers : Hafif ışık. Işık vermek (hafif). İma. Işık vermek. Azıcık miktar. Seziş. Zerre. Hafifçe pırıldamak.

Appear : Boy göstermek. Arz-ı endam etmek. Benzemek. Türemek. İzlenimini vermek. Belli olmak. Gibi gelmek. Gibi görünmek. Belirmek.

Dawn : Gün ağarması. Tan ağarmak. Gün doğmadan bir süre önce ortalığın aydınlanması. Şafak sökmek. Aydınlanmak. Gün ağarmak. Gün doğmak. Görünmeye başlamak. Doğmak.

Gleams synonyms : highball glass, seidel, parfait glass, liqueur glass, brandy snifter, shot glass, coruscated, rayed, tumbler, brightness, container, lighting, glinted, brandy glass, glittered, coruscate, flare, radiate, look, blaze, glimmer, glint, shimmer, flaring, light up, spangle, jigger, beer glass, effulges, glints, ray out, snifter, coruscation.

Gleams zıt anlamlı kelimeler, Gleams kelime anlamı

Disappear : Unutulup gitmek. Ortalıktan kaybolmak. Gözden kaybolmak. Yok olmak. Görünmez olmak. Ortadan kaybolmak. Kaybolmak. Yitmek. Ortadan kalkmak.

Spread : Bulaşmak. Açmak. Ziyafet. Meydan almak. Sürüştürmek. Sıçramak. Yayılmak. Açılmak. Taşınır değerler borsasında piyasa yapıcı tarafından belirlenen alış ve satış fiyatları arasındaki fark. kredi faizlerinde geri ödeme riskine göre belirlenen faiz farkı. Şölen.