Good offices türkçesi Good offices nedir

Good offices ile ilgili cümleler

English: I was able to get a job through the good offices of my friend.
Turkish: Arkadaşlarımın iyi ofisleri sayesinde bir iş bulabildim.

Good offices ingilizcede ne demek, Good offices nerede nasıl kullanılır?

Good : Sağlığa yararlı. Güzel. Doğruluk. İyilik. İyi. Yararlı. Dolu dolu. Emin. Çok. Hayır.

Offices : Bürolar. Evin bölümleri (british kullanım).

Good afternoon : İyi akşamlar. Tünaydın.

Good agriculture practices : İyi tarım uygulamaları. Tarımsal üretim sistemini iktisadi açıdan karlı ve verimli, sosyal açıdan yaşanabilir, insan ile hayvan sağlığına ve çevreye duyarlı kılarak gönenci artıran, dünyada bütünleşik ürün yönetimini önplana çıkaran sürdürülebilir kalkınmanın tarımsal ayağını oluşturan uygulamalar bütünü. iyi tarım uygulamaları avrupa iyi tarım uygulamaları adı altında başlayıp, küresel iyi tarım uygulamaları ile geliştirilen uluslararası ölçünleştirme girişimlerini kapsamaktadır.

Good and : Fazlasıyla. Tamamen. Çok. Bütünüyle.

Good appetite : Afiyet olsun.

İngilizce Good offices Türkçe anlamı, Good offices eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Good offices ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Intermediacy : Araya girme. Aracılık. Müdahale. Arada olma. İki şey arasında olma durumu. İki şeyin arasında olma.

Conciliation : Uzlaştırma. Gönül alma. Yatıştırma. Toplu iş uyuşmazlıklarında, uzlaştırma kurulu aracılığıyla işçi ve işveren arasında anlaşmaya varılmasını sağlama. Ödeme. Sakinleştirme. Gönlünü alma. Uzlaşma. Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi arnacıyla yapılan yasal çalışmaların tümü.

Benefaction : Sadaka. İyilik. Hayır. Bağış. Hayır işine para bağışlama. Hayır işine bağışlanan para. İhsan. Nimet.

Arbitration : Hakeme gitme. Sorunu hakem kararı ile çözme. Hakem kararıyla çözme. Anlaşmazlığın hakem kararıyla çözümü. Hakem kararıyla halletme. İşçi ve işveren arasındaki bir anlaşmazlığı. Sorunu hakemin çözmesi. Anlaşmazlığın çözümü için hakeme başvurma. Yasal açıdan bağlayıcı karar vermek üzere tarafsız kişilerden oluşan bir kurula götürme. Bir anlaşmazlığın çözümünün üçüncü bir tarafsız kişi veya kuruma bırakılması.

Benevolence : Yardımseverlik. Hayır. Bağış. Hayırseverlik. Kayra. İyilik. Sadaka. Cömertlik. İhsan.

Heartiness : İçtenlik. Sıcak kalplilik. Sağlıklı olma. Samimiyet. Zindelik.

Goodwill : Neşe. İyi hal. Tecim işlerinin uygulanabilmesi amacıyla kurulan çalışma yeri. Temiz kalplilik. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. Peştemallık. Saygınlık. Prestij. Yoğun ticaretin yapıldığı merkezdeki iş yerlerinde kiraya verilen taşınmazlarda, kiracının kira bedelinin dışında, taşınmazın sahibine ya da eski kiracısına bir kereye özgü verdiği para. Hüsnüniyet.

 

Auspices : Himaye. Destek. Bir araştırmanın gerçekleşmesine ön ayak olan ve sorumluluğunu üstlenen kişi ya da kurum. Nezaret. Koruma. Üstlenici. İyilik. Gözetim.

Bona fide : Hilesiz. İyi niyetli. Hakiki. Gerçek. İçten. İyi niyetle. Gerçekten. Bona fide.

Mediation : Dolayımlama. Arabulma. Aracılık etme. Aracılık. Dolayım.

Good offices synonyms : backing, peacemaking, a good turn, alms, backings, goodwills, conciliations, bona fides, backup, interpositions, accessoriness, answer wizard, good will, intermediation, boost, intervention, aid, backups, assisstance, assistance, willingness, interposition, benefactions, good faith, amenability, mediatorship, sympathy, troubleshooting.