Good sense türkçesi Good sense nedir

Good sense ile ilgili cümleler

English: I have a good sense of smell.
Turkish: İyi bir koku alma duyum var.

English: Ali has a good sense of humor.
Turkish: Ali iyi bir mizah duygusuna sahiptir.

English: He has a very good sense of humor.
Turkish: Çok iyi bir mizah duygusu var.

English: I have a good sense of direction, so I don't get lost.
Turkish: Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

English: Pigs smell bad, but they have a very good sense of smell.
Turkish: Domuzlar kötü kokar ama çok iyi koku alma duyuları vardır.

Good sense ingilizcede ne demek, Good sense nerede nasıl kullanılır?

Good : Çıkar. Çok. Hayır. Sağlam. İyilik. Emin. İyi. Sağlığa yararlı. Menfaat. Güzel.

Sense : Hissetmek. Kelimenin tek başına veya söz içindeki öteki ögeler ile bağlantılı olarak zihinde yarattığı kavramlardan her biri: kestirmek ağaç kestirmek, kumaş kestirmek, bir şeyi tahmin edebilmek: işin sonunda nereye varacağını kestiremiyorum; birazcık uyumak: bir saat kadar kestirirsem kendimi toplayabilirim vb. Algılamak. Duymak. Anlamak. Anlama yetisi. Duyarlı olmak. Farkında olmak. Kanı. Bir simge, kavram ya da bir ölçümün belli bir dizgeye göre taşıdığı içlem ya da içerim.

 

Good afternoon : Tünaydın. İyi akşamlar.

Good agriculture practices : Tarımsal üretim sistemini iktisadi açıdan karlı ve verimli, sosyal açıdan yaşanabilir, insan ile hayvan sağlığına ve çevreye duyarlı kılarak gönenci artıran, dünyada bütünleşik ürün yönetimini önplana çıkaran sürdürülebilir kalkınmanın tarımsal ayağını oluşturan uygulamalar bütünü. iyi tarım uygulamaları avrupa iyi tarım uygulamaları adı altında başlayıp, küresel iyi tarım uygulamaları ile geliştirilen uluslararası ölçünleştirme girişimlerini kapsamaktadır. İyi tarım uygulamaları.

Good and : Fazlasıyla. Tamamen. Bütünüyle. Çok.

Good appetite : Afiyet olsun.

İngilizce Good sense Türkçe anlamı, Good sense eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Good sense ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Forethought : Sağgörü. İleriyi görme. Önlem. Geleceği görme. Önceden düşünme. Önsezi. Basiret. Öngörürlük. Tedbir.

Astuteness : Zekilik. Zeyreklik. Açıkgözlük. Cin gibilik (argo terim). Cin gibilik. Aldanmazlık. Dirayetli olma. Dirayet. Dirayetlilik.

Clear headedness : İtidal. Ayıklık. Anlayış. Temiz düşünme.

Farsightedness : Hipermetropluk. İleri görüşlülük. Yakını görememe. Yakıngörmezlik. Sağgörü. İleriyi görebilme. Hipermetropi.

Gumption : Beceriklilik. Yüreklilik. Girişkenlik. Pratiklik. Cesaret. Sağduyu ve beceriklilik.

Far sightedness : Uzaktaki objelerin görüntüsünün yakındaki objelerden daha net olma durumu. Uzak görüşlülük. Aklı başındalık. Uzak mesafeleri görebilme. Aklıselimlik. Hipermetropi. Bilgelik.

 

Discretion : Kibarlık. İhtiyat. Takdir hakkı. Takt. Takdir. Tedbir. Aklıselimlik. Denlilik. Dikkat. Ağzı sıkılık.

Brainpower : Beyin gücü. Beyni kullanma kapasitesi. Zekilik.

Hardheadedness : Dik başlılık. İnatçılık. Kasıtlı yapma. Mantıklılık. Dik kafalılık. Pratiklik.

Lucid : Duru. Net. Aklı başında. Açıklık. Anlaşılır. Açık seçik. Kolay anlaşılır. Açık. Mantıklı.

Good sense synonyms : judgments, commonsense, intelligences, common sense, sanity, canniness, judgement, cleverness, deepness, horse sense, judgements, right minded, keen, cattiness, apprehensiveness, judiciousness, intelligence, gumptions, mother wit, clearheadedness, foresight, sanities, far sighted.