Harunlar nedir, Harunlar ne demek

Harunlar; Yerleşim Merkezi olarak kullanılan bir sözcüktür.

Gezilecek Görülecek bir yer olarak anlamı:

Konya ili, Turgut nahiyesine bağlı bir bölge.

Harunlar hakkında bilgiler

Harunlar, Konya'nın Yunak ilçesine bağlı bir mahalledir. Eski bir Bizans yerleşim merkezidir. Türkler tarafından ilk defa Turgut yerleşim yerinin yaylası olarak kullanılmıştır. Mahallenin güneyinde Bizanslılara ait Asar Kalesi ve mezarlar bulunmaktadır. Kale, iç surlar ve dış surlar olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Ancak yapısal anlamda yıkık ve virane durumundadır. Kale yakınlarında ayrıca oyulmuş taş evler bulunmaktadır. Kale içi ve civarındaki mezarlar gelişigüzel ve bilinçsizce kazılmış olup, araştırma ve yeni bulgular için bakir durumundadır. Kazılarda altın, gümüş sikke ve paralar ile heykelciklere, ayrıca bol miktarda testi ve küp kalıntılarına rastlandığı ifade edilmektedir. Ayrıca, Karagöz Ağılı mevkiindeki kilise ve şehir harabeleri, Harunlar’ın çok eski bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Harunlar, 1926 yılında köy statüsünü almıştır. TÜRK kültür gelenek ve görenekleri yaşanmaktadır. Konya'ya uzaklık : 216 km. Yunak'a uzaklık  : 39 km. Akşehir'e uzaklık: 76 km.

Harunlar anlamı, kısaca tanımı

 

Haru : Sabanın ağaç kısmı. Saban

Harun : Bir tutam ot. Özellikle atlarda görülen, bulaşıcı bir çeşit hastalık, sakağı. Parlayan. Hz. Musa'nın küçük kardeşinin adı.

Yerleşim merkezi : İl, ilçe, köy gibi halkın bir arada yaşadığı yerler, yerleşim alanı, meskûn mahal.

Yerleşim yeri : Bir toplumsal kümenin ya da daha kalabalık bir nüfus topluluğunun, yaşamak ve ekonomik etkinliklerini sürdürebilmek amacıyla seçip yerleştikleri kent, kasaba, köy ya da daha küçük bir yer.

Bilinçsizce : Bilinçsize yakışır biçimde olan, şuursuzca. (bilinçsi'zce) Bilinçsiz bir biçimde, şuursuzca.

Gümüş sikke : 1329 yılında Osman Gazi'nin padişah olmasıyla 1,5 dirhem ağırlığında basılan ilk Osmanlı gümüş parası.

Kullanılmış : Az veya çok bir zaman için başkasının malı olmuş, yeni olmayan, müstamel.

Gelişigüzel : Herhangi bir, baştan savma, rastgele, lalettayin. Üstünkörü.

Kalıntılar : Öneli gelmiş ve bitmiş olduğu halde ödenmemiş olan borç artıkları.

Göstermek : Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek. Bir şeyin etkisi altında tutulmak. Görünmek, benzemek. Belirtmek, anlatmak. Öğretmek, açıklamak. Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak. Kanıtla inandırmak. Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek. Yapmasını söylemek, görevlendirmek. Etmek. Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak. Sert bir biçimde karşılık vermek.

Bilinçsiz : Bilinci olmayan, şuursuz. Kendi etkinliğini eleştirmeli bir biçimde sezmeyen, şuursuz.

Araştırma : Araştırmak işi, araştırı, istikşaf, taharri, tetkik. Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılmış olan yöntemli çalışma, araştırı.

 

Bulunmak : Bulma işine konu olmak. Bir yerde olmak. Herhangi bir durumda olmak.

Heykelci : Heykel yapan sanatçı, heykeltıraş, yontucu.

Yerleşim : Yerleşme, iskân.

Gösterme : Göstermek işi. Teşhir, sergileme.

Yaşanmak : Yaşama işi yapılmak.

Görenek : Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı, âdet.

Edilmek : Etme işine konu olmak, yapılmak.

Karagöz : İzmaritgillerden, 25-30 santimetre uzunluğunda, enli, boz renkli, beyaz etli bir balık (Sargus sargus). Güldürüp eğlendiren kimse. Deve derisinden veya mukavvadan kesilip boyanmış insan biçimlerini beyaz bir perde üzerine arkadan ışık vererek yansıtma yoluyla oynatmaya dayalı bir gösteri oyunu. Bu oyunda halk görüşünü ve duyuşunu veren kimse.

Diğer dillerde Harton sığırı anlamı nedir?

İngilizce'de Harton sığırı ne demek ? : harton cattle