Hazarding türkçesi Hazarding nedir

  • Tehlikeye atmak.
  • Riske sokmak.
  • Tehlikeye maruz kalmak.
  • Şansa bırakma.
  • Riske girmek.
  • Söylemek.

Hazarding ingilizcede ne demek, Hazarding nerede nasıl kullanılır?

Hazard a guess : Tahminde bulunmak. Tahmin etmek. Kafadan atmak.

Hazard analysis and critical control points : Tehlike analizi ve kritik kontrol noktaları. Haccp. Kritik kontrol noktaları ve tehlike analizi (kknta). Takkn. Gıdaların hasadı, işlenmesi, depolanması, dağıtımı ve pazarlanması sırasında oluşması muhtemel olan risk faktörlerinin elimine veya minimize edilmesi prensibine dayanan bir koruma kontrol sistemi, haccp. Tehlike analizleri ve kritik kontrol noktaları.

Hazard beacon : Tehlike bikını. Tehlike farı.

Hazard bonus : Tehlikeli çalışma koşulları nedeniyle bir işçiye yapılan ek ödeme. İş riski primi. İktisat, ekonomi alanlarında kullanılır. İş dokuncası kar payı. İş riski tazminatı. Tehlikeli çalışma koşullarından kaynaklanabilecek olası risklere karşı işçiye yapılan ek ödeme.

Hazard function : Tehlike fonksiyonu.

Conditional hazard function : Koşullu tehlike fonksiyonu.

Fire hazard : Yangın riski. Yangın tehlikesi. Yangın olasılığı yüksek yer.

Proportional hazard model : Oransal tehlike modeli.

Integrated hazard function : Tümleşik tehlike fonksiyonu.

Marginal hazard function : Marjinal tehlike fonksiyonu.

 

İngilizce Hazarding Türkçe anlamı, Hazarding eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Hazarding ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Chance it : Tehlikeyi göze almak. Şansını bir denemek. Şansını dene!. Bir kez dene!. Bir denemek. Risk al!.

Jeopardize : Tehlikeye sokmak. Birini tehlikeye atmak. Tehlike yaratmak. Tehlikeye koymak. Riske atmak.

Lay on the line : Para bağlanmak. Riske atmak. Riske atılmak. Tehlikeye sokmak.

Jeopardises : -in başarısını tehlikeye atmak (ayrıca jeopardize). Tehlikeli duruma sokmak. Tehlike yaratmak. Tehlikeye koymak. -in emniyetini veya güvenliğini tehlikeye atmak. Riske atmak. Tehlikeli durumda bırakmak. Birini tehlikeye atmak. Tehlikeye sokmak.

Apprize : Bildirmek. Bilgi vermek. Değer vermek. Değer biçmek. (eski kullanım) tahmin etmek. Haberdar etmek. Değerini yükseltmek. Fiyat saptamak. Haber vermek.

Endanger : Tehlike yaratmak. (kendisini veya) başkasını tehlike ile karşı karşıya bırakmak. Tehlikeye sokmak. Tehlike oluşturmak. Tehlikeye düşürmek. Tehlike etkisinde bırakmak. Kayıp vermek. Zarar vermek.

Apprising : Haber vermek. Bilgi vermek. Bildirmek. Haberdar etmek.

Affirms : Tasdik etmek. İleri sürmek. Söz vermek. Tekrarlamak. Beyan etmek. Bildirmek. Onaylamak. İddia etmek. Doğrulamak. Olumlamak.

Adventuring : Vurgunculuk. Atılmak. Avantür. Riske atmak. Serüven. Yeltenmek. Macera. Sefer. Tehlikeli iş.

Imperiling : Riskte olma eğiliminde. Risk durumunda olmaya meyilli. Tehlikeye girme meyilinde. Tehlikeye sokmak. Tehlikeye düşürmek. Tehlikede olma eğiliminde.

Hazarding synonyms : warren gamaliel harding, subsidisation, president harding, warren harding, apprized, apprised, air, affirming, apprises, articulate, aired, adventures, dare, subsidization, jeopardising, run a risk, chance, addiction, articulates, have a whack at, apprizes, adventured, take a risk, chancing, take a chance, take a crack at, apprise, jeopardise, dares, grant, dared, imperils, endangers.