Kaynatmak nedir, Kaynatmak ne demek

"Kaynatmak" ile ilgili cümle

  • "Kalksam, bir ıhlamur kaynatıp içsem." - S. F. Abasıyanık
  • "Ara sıra kendi gecikmelerini araya kaynatmak için beni birkaç gün izinle gönderiyordu." - R. N. Güntekin

Kaynatmak tanımı, anlamı:

Kaynatma : Kaynatmak işi.

El kazanıyla aş kaynatmak : Başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek.

Gır kaynatmak : Birkaç kişi işlerini bırakıp yârenlik etmek.

Kanını kaynatmak : Heyecanlandırmak, coşturmak.

Pekmez kaynatmak : Pekmez yapmak.

Kaynama : Kaynamak işi. Boya filminde hava veya solvent buharının kabarcık durumunda bulunması.

Sağlamak : Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek. Elde etmek, sahip olmak. Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek.

Kaynak : Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans. Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz. Bir şeyin çıktığı yer, menşe. İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi. Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge. Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür. Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi.

 

Yaptırmak : Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek. Satın almak.

Unutturmak : Unutmasına yol açmak veya unutmasını sağlamak.

Konuşmak : Söylev vermek, konuşma yapmak. Geçerli olmak, etkin olmak. Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak. Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek. İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek. Flört etmek. Belli bir konudan söz etmek. Konuşma dili olarak kullanmak. Becermek, uzman gibi yapabilmek. Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak. Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek. Şık ve zarif görünmek. Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak. Dargın bulunmamak.

Sohbet : Söyleşi. Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yârenlik, hasbihâl.

Belli : Belirli, muayyen. Bilinmedik bir yanı olmayan, malum. Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan, bedihi, zahir, aşikâr. Beli olan.

Almak : Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Satın almak. Örtmek, koymak. Soldurmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçeri girmesini sağlamak. Ele geçirmek, fethetmek. Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Kazanmak, elde etmek. Göreve, işe başlatmak. İçine sığmak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Çalmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Erkek, kadınla evlenmek. Sürükleyip götürmek. Gidermek, yok etmek. Tat veya koku duymak. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Kazanç sağlamak. Yolmak, koparmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. Kabul etmek. Başlamak. Temizlemek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kısaltmak, eksiltmek. Görevden, işten çekmek. İçecek veya sigara içmek. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Birlikte götürmek.

 

Etmek : Kötülükte bulunmak. Eşit değer kazanmak. Bulmak, erişmek. Bir işi yapmak. Herhangi bir değerde olmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Demek, söylemek.

Kaynatmak ile ilgili Cümleler

  • Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer.
  • Italya'nın Reggio Emilia kasabasında istakozları kaynatmak yasa dışıdır.

Diğer dillerde Kaynatmak anlamı nedir?

İngilizce'de Kaynatmak ne demek? : v. boil, coddle, scald, keep at a simmer

Fransızca'da Kaynatmak : bouillir, souder, braser, dérober, chiper, marauder

Almanca'da Kaynatmak : v. abkochen, aufkochen, wällen, wellen

Rusça'da Kaynatmak : v. кипятить, варить, заваривать, п`арить, вскипятить, выкипятить, заварить