Kazmak nedir, Kazmak ne demek

"Kazmak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın / Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın" - M. A. Ersoy

Yerel Türkçe anlamı:

Ekip biçmek, tarım yapmak

Kazmak, bk. kazimak

Tencere dibinde koyulaşarak yapışan ya da yanarak kalan yemek kalıntısı

Diğer sözlük anlamları:

Nakşetmek, oyarak yazmak

Kazık çakıp (atı) bağlamak

Kazmak kısaca anlamı, tanımı:

Kazdığı çukura kendisi düşmek : Başkası için hazırladığı kötülüğe kendi uğramak.

Kazaratar : Eklemli bir kol üzerinde hareket eden kepçeli bir çark veya zincirle donatılmış kazı makinesi, kazmaç, ekskavatör.

Kumkazan : Kemirgenlerden, Afrika'nın güneyinde yaşayan bir tür memeli (Bathyergus maritimus).

Kazma : Kazmak işi. Toprağı kazıp kaldırma, düzeltme vb. işlerde kullanılan ağaç saplı demir araç. Kazılarak yapılmış. Kaba, görgüsüz (kimse).

Çay kenarında kuyu kazmak : Elde, amaca ulaşılacak bol araç varken emek harcayarak başka yollar aramak.

Çukurunu kazmak : Birinin felaketine yol açacak bir düzen kurmak.

İğne ile kuyu kazmak : Yetersiz araçlarla, sürekli ve sabırlı bir biçimde çalışıp çok güç olan veya çok ağır yürüyen bir işi başarmaya çalışmak.

 

Kendi kuyusunu kendi kazmak : Kendine zarar verecek davranışta bulunmak.

Kuyusunu kazmak : Birinin yıkımına çalışmak, kötü duruma düşmesini istemek.

Mezarını kazmak : Birinin kötülüğünü istemek, kötü duruma düşürmek için uğraşmak.

Araç : Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Taşıt.

Açmak : Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek. Ayırmak, tahsis etmek. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek. Alışverişi başlatmak. Alanını genişletmek. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek. Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. Ferahlık vermek. Bir toplantıyı, etkinliği başlatmak. Savaşla almak, fethetmek. Bir aygıtı, bir düzeneği çalıştırmak. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak. Beğenmek. Birbirinden uzaklaştırmak. Engeli kaldırmak. Avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek. Bir konu ile ilgili konuşmak. Geçit sağlamak. Rengin koyuluğunu azaltmak. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. Yapmak, düzenlemek. Yarmak. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. Görünür duruma getirmek. Yakışmak, güzel göstermek. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak.

Oymak : Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolu'nun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri. İzcilikte küçük birlik. Aşiret. Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek. Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak. Bıçaklayarak yaralamak. Kazıklamak.

 

Çukur : Mezar. Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. Çene ve yanaktaki gamze.

Kuyu : Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu. İçinden çıkılamayan durum veya yer. Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur. Toprağa kazılan derince çukur.

Oluşturmak : Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.

Hakketmek : Yazı ve şekilleri kazıyarak silmek. Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oymak.

Diğer dillerde Kazmak anlamı nedir?

İngilizce'de Kazmak ne demek? : v. dig, excavate, trench, cave, cave in, disinter, grub, hole, hollow, hollow out, mine, pick, pick up, sink, spud

Fransızca'da Kazmak : creuser, buriner, piocher, effondrer, excaver, graver, fouir

Almanca'da Kazmak : v. aufhacken, ausheben, aushöhlen, umhacken, wühlen

Rusça'da Kazmak : v. рыть, копать, выкапывать, перерывать, докапываться, ковыряться, мотыжить, ковырять, гравировать, выкопать, перервать, перерыть, докопаться, ковырнуть