Koruma nedir, Koruma ne demek

  • Korumak işi
  • Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi, koruma görevlisi.
  • Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması.

"Koruma" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." - Y. Kemal

Hukuki terim anlamı:

himâye, siyânet.

İktisat alanındaki kelime anlamı:

[Bakınız: sakınma]

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Filmin bozulmasını önlemek amacıyla alınan önlemlerin tümü.

Bilimsel terim anlamı:

Kütüğe yazımla doğan hakların başkaları eliyle, yasalara aykırı olarak kullanılmasını önleme.

Kentlerin belli kesimlerinde yer alan çağbilimsel ve yapıtasarcılık değerleri yüksek yapıtlarla, anıtların ve doğa güzelliklerin -kentte bugün yaşayanlar gibi- gelecek kuşakların da yararlanması için her türlü yıkıcı, saldırgan ve dokuncalı eylemler karşısında güvence altına alınması. bk. çevre korunması.

Yerli yapım ve tarım çalışmalarını dış etkenlerden korumak amacıyla yabancı mallara elverişli giriş yasağı koyma, ya da girişleri olanlardan ağır gümrük vergisi alma.

Yenime karşı dirençlerini artırmak için, metal yüzeyleri örtme ve kaplama yöntemlerinin genel adı.

 

İngilizce'de Koruma ne demek? Koruma ingilizcesi nedir?:

protection, conservation, preservation, prohibitive dutles, film preservation

Koruma anlamı, tanımı:

Korumaya almak : Tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi veya eseri saldırılardan korumak üzere önlem almak.

Koruma aracı : Önemli kişileri yolculukları sırasında varacakları yere ulaştırmak ve korumakla görevli kişilerin bulunduğu araç, eskort.

Koruma görevlisi : Koruma.

Koruma polisi : Can güvenliği tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi korumak üzere eğitilmiş ve bazı özel aletlerle donatılmış emniyet görevlisi.

Koruma ünsüzü : Bağlayıcı ünsüz.

Orman koruma memuru : Ormancı.

Sahil koruma : Genellikle kaçakçılarla mücadele, can kurtarma vb. işlerle görevlendirilen askerî kuruluş.

Yakın koruma : Önemli kişileri her türlü saldırıya karşı korumakla görevli kimse. Önemli kişi, kurum veya kuruluşları her türlü saldırıya karşı koruma işi.

Alan koruması : Bir elektrik motorunda alan uyarma sargısının aşırı ısınmasını önlemek amacıyla alan uyarmasını azaltma veya kesme işi.

Korumak : Karşılamak, denk gelmek. Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek.

 

Korumalık : Koruma sağlayan şey.

Formunu korumak : Gerekli güç ve yeteneği bozmadan sürdürmek. diri ve canlı görünmek.

Güncelliğini korumak : Önemini sürdürmek, yitirmemek.

Güvenli : Güven verici, emniyetli, emin.

Tehlike : Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara. Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum.

Düşün : Duyularla değil, zihinsel olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Saldırı : Kötülük yapmak, yıpratmak amacıyla doğrudan doğruya silahlı veya silahsız bir eylemde bulunma, hücum, taarruz, tecavüz.

Görev : Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Resmî iş, vazife. İşlev. Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon.

Kişi : Erkek. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Eş, koca. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer.

Fedai : Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek canını esirgemeyen kimse, serdengeçti. Bir kimseyi veya bir yeri koruyan kimse.

Koruma adımı : Yumrukoyuncusunun sağa, sola, ileri, geri ayak hareketleri ile yumruktan kaçınması.

Koruma ayrımı : Gümrük vergisinin oranı içinde, yerli ürünlere özdeş ya da benzeri yabancı ülke ürünleri ile yarışım gücü sağlayan bölüm.

Koruma camı : Açık ya da kapalı bir ışıklığın, lambayı toz, pislik ya da sıvı, buhar ve gazlardan koruyan saydam bölümü.

Koruma düzeni : Çok hızlı dönen ağaçişleri makinelerinde iş kazalarını önleyici eklentiler.

Koruma görevi : Markanın, tüketicilerin aldanmasını önleme görevi.

Koruma gözlüğü : İşyerlerinde sıvı ve katı sıçramalarına, bulaşmalarına karşı gözleri koruyan, kalın çerçeveli ve çevresi örtülü gözlük.

Koruma ızgarası : Bir lamba ya da ışıklığı vurmalara karşı koruyan ya da kırılma sonucu cam kırıklarının düşmesini engelleyen ızgara.

Koruma işlevi : Markanın, tüketicilerin aldanmasını önleyen bir başka görevi.

Koruma kafesi : Çekiç atma ile disk atmada, yarışçıları, görevlileri, izleyenleri korumak için, atma döngülerinin çevresine ağzı atış yönüne doğru C harfi biçiminde yerleştirilen ağlı kafes.

Koruma memuru : Gümrüğün kolluk işleri ile görevli olan kişi. a. bk. gümrük koruma memuru.

Koruma ile ilgili Cümleler

  • Onlar Tom'u korumak için buradalar.
  • Korumalardan biri öldü.
  • Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyorlar.
  • Kendini korumayı öğrenmen gerekir.
  • Koruma hücre kapısını kilitledi.
  • Formunu korumak zorundasın.
  • Tom'un birkaç korumaya ihtiyacı olacak.
  • Ben dillerini korumaları için yerli Amerikalılara yardım etmek istiyorum.
  • Korumaları asla geçemeyeceğiz.
  • Bu müze bir yangın koruma sistemi ile donatılmıştır.
  • Korumalar nerede?
  • Korumaları nasıl atlattığını bilmek istiyorum.
  • Koruma gözlüğünü takıyor olmalısın.
  • Korumalardan kurtulmamız gerekiyor.

Diğer dillerde Koruma anlamı nedir?

İngilizce'de Koruma ne demek? : adj. protective

n. protection, defending, guarding, keeping, preservation, conservation, escort, guard, bodyguard, lifeguard, covering, aegis [Brit.], egis, asylum, conservancy, convoy, custody, defense, favor, favour [Brit.], indemnity, maintenance, patronage

Fransızca'da Koruma : protection [la], patronage [le], conservation [la], défense [le], garde [la], maintien [le], parrainage [le], prophylaxie [la], préservation [la]

Almanca'da Koruma : n. Aufrechterhaltung, Behauptung, Bewahrung, Eskorte, Geleit, Gewahrsam, Hut, Konservierung, Obhut, Protektion, Schirm, Schirmherrschaft, Schonung, Schutz, Wahrung, Wartung

Rusça'da Koruma : n. защита (F), охрана (F), охранение (N), сохранение (N), сбережение (N), соблюдение (N), укрытие (N), предохранение (N), заступничество (N)