Old türkçesi Old nedir

Old ile ilgili cümleler

English: "Sorry to be so rude, but how old are you?" "I'm 30."
Turkish: "Affedersiniz, çok kaba olacak ama kaç yaşındasınız?" "Ben 30 yaşındayım"

English: "Everybody dies", said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
Turkish: Eski arkadaşının fişini çekerken, "herkes ölür" dedi genellikle nükteci doktor.

English: "How old are you?" "I'm 16 years old."
Turkish: "Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

English: "Cat?", the old man wondered.
Turkish: "Kedi? ", yaşlı adam merak etti.

English: "How old is she?" "She is twelve years old."
Turkish: “O kaç yaşında?” “Oniki yaşında.”

Old ingilizcede ne demek, Old nerede nasıl kullanılır?

Old age : Kocalık. Sosyal güvenceler anlamında güvencelinin belirli bir yaşa gelmesi ya da geçmiş sayılması ve belirli bir süre güvenceliliğinin süregelmiş olması, belirli bir süre kesenek ödemiş olması durumu. Yaşlılık. İhtiyarlık. Yaşlılık dönemi.

Old age annuity : Emekli maaşı.

Old age insuarence : Çalışanlara emekli olduktan sonra aylık veya toptan ödeme sağlayan sigorta türü. Yaşlılık sigortası.

 

Old age insurance : İhtiyarlık sigortası. Yaşlılık güvencesi. Yaşlılık sigortası. Çalışma güçlerini yitiren yaşlı kişilere geçimleri sağlanılmak üzere kurumlarca yapılan yaşlılık güvencesi.

Old age pension : Emekli maaşı. Yaşlılık maaşı. Emeklilik maaşı. Sosyal sigorta aylığı. Emekli aylığı. Yaşlılık sigortası. İhtiyarlık sigortası. Yaşlılık aylığı.

Old bachelor : Evli olmayan yaşlı erkek.

Old aroma : Eski koku. Eski esans. Eski aroma.

Old banger : Külüstür araba.

Old bag : Çirkin kadın. Moruk. Yaşlı huysuz kadın.

Old age pensioner : Emekli.

İngilizce Old Türkçe anlamı, Old eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Old ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Aged : Kocamış. Çok yaşlı. Yaşında. Yıllanmış. Yaşlanmış. Kartaloş. Kartaloz.

Postcard : Posta kartı. Kartpostal.

Get old : Yaşlanmak.

Hand me down : Rüküş. Elden düşme. İkinci el. Kalitesiz. Kullanılmış.

Hoary : (saç) kır. Ağarmış. (saç) ak. Ak. Yaşlı başlı. Beyazlamış. Kır. Ak saçlı. Yaşlı ve saygıdeğer.

Yellow : Sarı renk. Namussuz. Ödlek. Sarı. Sarı renkli. Sararmak. Korkak. Yumurta sarısı. Sarartmak. Sarılı.

Auld : Yaşlı (isk.). Kadim. Eski (isk.).

Bygone : Geçmişte kalan. Eskide kalmış. Mazi. Evveliyat. Geçmiş. Geçmiş şey.

Antecedent : Sabık. Yerine zamir gelen isim. Evvel. Takaddüm eden. Önerti. Mukaddem. Önce gelen. Evvelki. Öncül.

Corniest : Çok kullanılan. Aptal. Nasırlı. Ele geçirmek. Tahıl bakımından zengin. Klişe. Modası geçmiş. Mısır. Basmakalıp.

Old synonyms : experient, grey haired, gray haired, noncurrent, grey headed, nonmodern, gray headed, elderly, almighty, get older, the aged, long ago, cartes, age old, card, former time, elder, predecessors, obsoletes, old woman, gaffers, capacious, grizzly, have been around, greeting card, pushful, antique, hands on, calling card, capital, crusted, middle aged, gaga.

 

Old zıt anlamlı kelimeler, Old kelime anlamı

Immature : Ham. Gelişmemiş. Olmamış. Çocukça. Cinsel olgunluğa ulaşmamış. tam gelişmemiş. Olgun olmayan. Toy. İmmatür. Olgunlaşmamış.

Young : Genç. (hayvan) yavru. Yeni. Döl. Yavru. Gençlik. Hayvan yavrusu. Gençler. Taze. Küçük.

Inexperienced : Toy. Ham. Görgüsüz. Dünkü. Acemi. Deneyimsiz. Tecrübesiz. Çaylak.

Old antonyms : junior, modern, current, future, fresh, new, present.

Old ingilizce tanımı, definition of Old

Old kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Having lived till toward the end of the ordinary term of living. As, an old man. Not young. An old tree. An old age. An old horse. Advanced far in years or life. Open country.