Turkish: Ali kötü bir el-göz koordinasyonuna sahiptir.
English: Ali is a poor student.
Turkish: Ali fakir bir öğrencidir.
English: Ali is a very poor driver.
Turkish: Ali çok kötü bir sürücüdür.
English: Ali certainly is a poor judge of character.
Turkish: Ali kesinlikle kötü bir karakter uzmanı.
English: A poor workman blames his tools.
Turkish: Fakir bir işçi aletlerini suçluyor.
Poor connection : Gevşek bağlantı. Zayıf bağlantı.
Poor devil : Zavallı. Zavallıcık.
Poor fellow : Zavallı adam. Adamcağız. Zavallı adamcağız.
Poor line : Uğultulu hat. Kötü hat. Bozuk hat.
Poor sport : Mızıkçı.
Be a poor eater : Az yemek yiyen biri olmak.
A poor trencherman : İştahsız kimse.
Cut a poor figure : Zayıf etki yaratmak. İstenilen ilgi çekememek. İstenilen etkiyi yaratmadı. Beklenen ilgiyi çekememek.
Be a poor loser : Yenilince kızıp küsmek.
Be in poor health : Sağlığı iyi olmamak.
Sözcükler, direkt olarak Poor ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Acarpous : Meyvesiz bitki. Meyve üretmeyen. Ürün vermeyen. Sonuç getirmeyen. Ürünsüz. Meyve vermeyen.
Broke : Züğürt. Cebi delik. Yolsuz. Beş parasız (argo terim). İflas etmiş. Parasız. Meteliksiz. Kesik. Eli boş. Çulsuz.
Cheap jack : Salı pazarı. Ucuzcu dükkan. Ucuz mal satan seyyar satıcı.
Shit house : Dağınık ve kirli ev (ingiliz argosu). Zevksiz. (argo) bok evi. Harici tuvalet. Heyecan vermeyen. Tuvalet.
Rundowns : Köhne. Azaltma. Özet. Boyutunda veya faaliyetinde azalma. Birşeyin özellikle işin miktarında. Yıkık. Harap. İndirim. Küçültme.
Hand to mouth : Savurgan. Kıt kanaat geçinen. Kazandığını boğazına sarfederek. Karnını zor doyuran. Geleni anında harcayarak. Kıt kanaat geçinerek. Müsrif.
Illest : Ahlaksız. Bela. Zararlı. Dert. Garaz. İllet. Rahatsız. Rahatsızlık.
Catastrophal : Korkunç. Belalı. Felaketli. Feci.
Helpless : Yeteneksiz. Aciz. Beceriksiz. Miskin. Umarsız. Beli bükük. Yardıma muhtaç. Kimsesiz. Güçsüz.
Dipsticks : Yağ ölçme çubuğu. Yağ çubuğu. Salak. Daldırmalı seviye ölçme çubuğu. Yağ göstergesi çubuk. İdiyot. Gösterge çubuğu. Ölçü mastarı. Ölçme çubuğu.
Poor synonyms : in straitened circumstances, eviller, incompetent, caitiff, coarser, dispiteous, fakir, coarse grained, saltworts, ill starred, doting, unfortunate, idle, badly, almsman, abortive, abnormal budget expenditures, barfy, depauperate, drecks, ill fated, fire blanks, sicklier, awful, mangy, atrocious, chuffer, almsmen, down and out, disadventurous, rundown, distraught, hapless.
Fortunate : Hayırlı. Şanslı. Kısmetli. Talihli. Bahtiyar. Bahtı açık. Mesut. Kısmeti açık. Uğurlu. Akgünlü.
Privileged : İmtiyazlı. Nasipli. Ayrıcalık tanınmış. Şereflendirilmiş. İltimaslı. Muaf. Seçkin. Öncelikli. Mümtaz. Ayrıcalıklı.
Rich : Pahalı. Besleyici. Nükteli. Esprili. Bereketli. Bol. Komik. Canlı (renk). Varlıklı. Pahada ağır.
Poor kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Destitute of property. Needy. A small European codfish (Gadus minutus). Called also power cod. Wanting in material riches or goods. Indigent.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Poor kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Poor ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Poor anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Poor ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.