Prescribed türkçesi Prescribed nedir

  • Zaman aşımı ile hak kazanmak.
  • Zaman aşımına uğramak.
  • Reçete yazmak.
  • Emretmek.
  • Saptanmış.
  • Kurallarla belirlenmiş.
  • Buyurmak.
  • İlaç yazmak (doktor).

Prescribed ile ilgili cümleler

English: It's illegal to give someone else medication that was prescribed for you.
Turkish: Size reçete edilmiş ilacı başkasına vermeniz yasa dışıdır.

English: Methadone is commonly prescribed as a pain killer.
Turkish: Metadon bir ağrı kesici olarak yaygın bir biçimde reçete edilir.

English: The doctor prescribed medicine for the patient.
Turkish: Doktor hasta için ilaç yazdı.

English: It's advisable to check whether there'll be any adverse affects if you drink alcohol while taking the medication you've been prescribed.
Turkish: Reçete edilmiş ilacınızı içki içerken almanızın herhangi bir yan etkisi olup olmayacağını kontrol etmeniz tavsiye edilir.

English: Ali feels a little better after taking the medicine that the doctor prescribed.
Turkish: Ali doktorun yazdığı ilacı aldıktan sonra biraz daha iyi hissetti.

Prescribed ingilizcede ne demek, Prescribed nerede nasıl kullanılır?

Unprescribed : Reçetesiz.

Prescribes : Bildirmek. Salık vermek. Tembih etmek. Yazmak. Reçete yazmak. Öngörmek. Emretmek. Zaman aşımına uğramak. Buyurmak. Belirtmek (şartları veya kuralları).

 

Prescribable : Zamanaşımıyla elde edilebilen. Reçete yazılabilir.

Prescribing : Zaman aşımı ile hak kazanmak. Reçete yazmak. Zaman aşımına uğramak. İlaç yazmak (doktor). Reçeteleme. Buyurmak. Emretmek.

Prescript : Emir. Yönerge. Hüküm. Kanun.

Prescriptive : Kuralcı. Zaman aşımı ile kazanılmış. Zaman aşımına uğramış. Sıkı kurallar koyan. Öngören. Yerleşik. Kural koyucu. Buyuran. Emreden. Yapılagelen.

Prescription of taxes : Vergilerde zaman aşımı. Vergi yöntemi yasasına göre vergi alacağının doğduğu takvim yılından sonra gelen yılın başından başlayarak doğal vergilerde 3 yıl kaçakçılık nedeni ile 5 yıl sonra verginin gerçekleştirilerek yükümlüye bildirilememesi. zaman aşımına uğraması.

Prescription of surtaxes : Cezalarda süre aşımı. Vergi suçlarına ilişkin cezaların; doğduğu takvim yılından sonra gelen yılın birinci gününden başlamak üzere kaçakçılıkta beş yıl, kusurda üç yıl, usulsüzlükte olaydan sonra gelen yılın birinci gününden başlayarak iki yıl; kaçakçılık ile usulsüzlüğün birleşiminde beş yıl, kusur ile usulsüzlüğün birleşiminde üç yıl içinde kesilebileceğini yargıya bağlayan süre aşımı sınırı.

Prescriptions : Zaman aşımı ile kazanılan hak. İlaç yazma. Zaman aşımı. Emir. Reçete. Yönerge.

Fill a prescription : Reçetedeki ilaçları vermek.

İngilizce Prescribed Türkçe anlamı, Prescribed eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Prescribed ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Settled : Oturmuş. Yerleşmiş. Sürekli. Durgun. Meskã»n. Kararlı. Yerleşik. Değişmez. Sabit. Düzenli.

 

Ordaining : Takdir etmek. Mukadder kılmak. Atamak (papaz). Nasip etmek. Törenle papaz unvanını vermek. Atamak. Takdir etmek (tanrı). Yapmak.

Decree : Emir. Bakanlar kurulunca alınan yetkileme belgesi. Hüküm vermek. Kararname. Karar name. Hüküm. Hükme bağlamak. Yargı. İrade.

Dictate : Söyleyip yazdırmak. Zorla kabul ettirmek. Söylemek. İmla yazdırmak. Dikte etmek. Belirlemek. Söyleyerek yazdırmak. Etkilemek. Gerektirmek.

Commands : Yönetmek. Emir vermek. Telkin etmek. Hüküm sürmek. Kontrol etmek. Hükmetmek. Komuta etmek. Hakim olmak. Tepeden görmek.

Bid : Davet. Herhangi bir iktisadi mal ve hizmeti satın almak için önerilen bedel. Teklif. İhale. Briç deklarasyon yapmak. Pey sürmek. Teklifte bulunmak. İş, mal ve hizmetlerin, açık ve rekabetçi bir ortamda eksiltme veya artırma yöntemleriyle en uygun teklifte bulunana verilmesi. krş. açık artırma, açık eksiltme, kapalı artırma, kapalı eksiltme. Girişim. Fiyat teklifi.

Bade : Söylemek. Davet etmek. Nijerya'nın çad dili. Demek. Teklif etmek. Teklif edilen.

Write out a prescription : Reçetelemek.

Lapse : Kaymak. Kusur etmek. Zaman geçmek. Akıp gitmek. Kaçmak. Düşmek. Geçmek. Zeval bulmak. Hata yapmak. Sapmak.

Drink : İçki. İçki içmek. Emmek. Şerefine içmek. Bitirmek. İçmek. İçkiye harcamak. Yutmak. Alkol almak.

Prescribed synonyms : nonarbitrary, unarbitrary, command, enjoin, lapsing, demand, enters, decreeing, eat, commanded, direct, bidden, lapses, dictates, enter, detected, prescribes, ordained, appointed, identified, ordain, prescribing, have, drank, directs, statutory, decreed, enjoins, dictating, dictated.

Prescribed zıt anlamlı kelimeler, Prescribed kelime anlamı

Arbitrary : Keyfi. Seçmeli. Saymaca. İsteğe göre. İsteğe bağlı. Rastgele seçilmiş. İhtiyari. Planlı olmayan. Rasgele seçilmiş. Zalim.

Unsettled : Değişken. Yerleşmemiş. Henüz yerleşmemiş. Yerleşilmemiş. Henüz yerleşilmemiş. Askıda. Tedirgin edilmiş. Ödenmemiş. Tedirgin. Huzursuz.