Prisoner türkçesi Prisoner nedir

Prisoner ile ilgili cümleler

English: A prisoner has escaped.
Turkish: Bir mahkûm kaçtı.

English: After being whipped, the prisoner replied.
Turkish: Kırbaçlandıktan sonra mahkum cevap verdi.

English: Ali didn't realize who the prisoner was.
Turkish: Ali mahkûmun kim olduğunu fark etmedi.

English: A prisoner escaped from the prison.
Turkish: Mahkûm hapisten kaçtı.

English: Ali is being held prisoner somewhere.
Turkish: Ali bir yerde esir tutuluyor.

Prisoner ingilizcede ne demek, Prisoner nerede nasıl kullanılır?

Prisoner of war : Harp esiri. Esir. Savaş esiri. Savaş tutsağı.

Center for prisoner rehabilitation : Mahkumlara toplum içinde çalışmak için gereken becerilerin öğretildiği kurum. Mahkum rehabilitasyon merkezi.

Escaped prisoner : Firari mahkum. Hapishaneden firar etmiş kimse. Hapishaneden kaçmış kimse.

Falling prisoner : Esir düşme. Düşmanın ellerine düşme. Ele geçirilmiş olma.

Female prisoner : Kadın mahkum. Kadın suçlu.

Prison education : Cezaevi eğitimi. Cezaevinde yaşayan hükümlülere iyi birer yurttaş olmak için gerekli genel bilgileri kazandırmak, ceza sürelerinin bitiminde onların hem kişisel hem de iş ya da meslek yönünden topluma kolayca uymalarını sağlamak amacıyla düzenlenen etkinlikleri kapsayan eğitim.

 

Take somebody prisoner : Rehine almak. Esir almak.

Prison school : Bir cezaevinin içinde örgütlenen ve o cezaevinde bulunan hükümlülerin eğitimiyle görevlendirilmiş olan okul. Cezaevi okulu.

Prison breaker : Hapishane kaçkını. Hapisten kaçan tutuklu. Cezaevi firarisi. Firari. Hapishane kaçağı.

Imprisoned : Tutuklu. Mahkum. Hapsedilmiş. Mahpus.

İngilizce Prisoner Türkçe anlamı, Prisoner eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Prisoner ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Detainee : Alıkonulan. Gözaltına alınan. Gözaltına alınan kimse. Mevkuf.

Bridewell : Hapishane. Islahevi. Islahhane.

A wide saloon : Duyuru tahtası.

Convicted : Suçlu olduğu kanıtlanmış. Suçu kanıtlanmış. Mahkum olmuş. Mahkum edilen. Mahkum edilmiş.

Acts contra bonos mores : Töreye aykırı işlemler.

Accused : İtham edilen. Zanlı. Suçlu. Suçlanan. Sanık. Müttehem. Maznun.

Surety : Teminat. Kefalet. Garanti. Kefalet (para olarak). Yüklenci. Kefalet veren kişi. Rehine. Aval. Hukuk, iktisat alanlarında kullanılır. Birinin borcunu ödeyeceğine ilişkin olarak üçüncü bir kişinin alacaklıya güvence vermesi.

Helots : Ispartalı köle (tarih terimi). Köle. Kul.

Gaolbird : Hapishane kuşu. Hapishane gediklisi.

He is doomed : O kötü kadere mukadder. -ye mahkum.

Prisoner synonyms : political detainee, political prisoner, duresses, enslaved, aethers, confinements, imprisonment, imprisoned, aggravating circumstances, act of witness, yardbird, pow, in captivity, convicts, convict, culprit, confinement, prisoner of war, captives, imprisonments, jailbird, in chains, american law of corporation, impoundage, bondsman, administer an oath, yardbirds, hoosegow, jails, inmates, behind bars, bond slave, abduction.

Prisoner ingilizce tanımı, definition of Prisoner

Prisoner kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One who is confined in a prison.