Privilege of the members of parliament türkçesi Privilege of the members of parliament nedir

  • Hukuk alanında kullanılır.
  • Milletvekilliği dokunulmazlığı.

Privilege of the members of parliament ingilizcede ne demek, Privilege of the members of parliament nerede nasıl kullanılır?

Privilege : Ayrıcalık tanımak. Rüçhan hakkı. Herhangi bir konuda, bir kişiye ya da kişilere belirli koşullarla tanınan hak. Muaf tutmak. Özel hak. Öncelik hakkı. Müsaade. Ekonomik ve siyasal gücün eşitsiz dağılımından dolayı kimi birey ve toplumsal kümelerin elde ettiği; yasa ya da töreyle yaptırıma bağlanmış olan ya da olmayan üstünlük durumu. Ayrıcalık. Şeref.

Of : Den. -dan. -li. -den övünerek bahsetmek. -nin. İle ilgili. -in. Yüzünden. -nın. Karşı.

The : Belirli durumlarda isimden önce kullanılır. Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır. Belgili tanımlık. Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer).

Members : Organ. Üye. Üyeler. Uzuv. Taraf (denklem).

Parliament : Yasama organını oluşturan meclis ya da meclislerin bütünü. eski fransa'da soyluların yargılandığı mahkeme. Meclis. Parlamento. Millet meclisi.

Printing privilege of the writer : Eski yasalarda yazara tanınan özel baskı ayrıcalığı. Yazarın basım ayrıcalığı.

Privilege of a process : İşlem ayrıcalığı.

 

Printing privilege of the author : Eski yasalarda yazara tanınan özel baskı ayrıcalığı. Yazarın basım ayrıcalığı.

İngilizce Privilege of the members of parliament Türkçe anlamı, Privilege of the members of parliament eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Privilege of the members of parliament ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Act of witness : Tanıklık.

Administration of justice : Yargı. Adalet yönetimi. Yargı idaresi. Kaza uygulamaları. Adliye.

Administrative districts : İdari bölüm. İlçe. Kaza. İdari bölge.

Abstainer : Sakınan kişi. Müstenkif. Çekimser. Çekimser kalan biri. İçki içmeyen kimse. Oy vermeyen biri. İçki içmeyen biri.

Accused : Müttehem. Suçlanan. Maznun. İtham edilen. Sanık. Suçlu. Zanlı.

Allegation : İddia. İleri sürme. Bahane. Suçlama. Mazeret. Sav. Özür. İthamname. İtham.

Administer an oath : Andiçirme. Yemin ettirmek. Ant içirmek.

Absente : Latince absente reo (davalının hazır olmaması) deyiminin bir parçası. Yitimli.

Annulment : İptal. Yokarma. İhlal etme. Feshetme. Bozma (yasa veya yargı veya sözleşme vb'ni). Yürürlükten kaldırma. Kaldırma. Bozma. Iskat. Fesih.

Acts contra bonos mores : Töreye aykırı işlemler.

Privilege of the members of parliament synonyms : legislative immunity, abetment, aggravating circumstances, abstention, a wide saloon, american law of corporation, abduction.