Proscriptive türkçesi Proscriptive nedir

Proscriptive ingilizcede ne demek, Proscriptive nerede nasıl kullanılır?

Proscription : Yasak etme. Yasaklama. Sürgüne gönderme. İlga.

Proscriptions : Yasal haklardan mahrum etme. Yasaklama. Sürme. Sürgün.

İngilizce Proscriptive Türkçe anlamı, Proscriptive eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Proscriptive ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Disbarment : Barodan ihraç. Barodan ihraç edilme. Barodan kovma. Barodan ihraç etme. Barodan kovulma. Barodan men.

Enjoinders : Emir. Sıkı emir. Buyruk. Emir verme. Yasak etme. Yasaklama. Taraflardan birine belirli bir davranışta bulunmamasını emreden karar. Kısıtlama. Sıkı uyarı.

Injunctive : Engelleyici. Önleyici. Bir mahkemenin yayımladığı yasaklayıcı bir emir ile ilgili (hukuk terimi). İhtiyati. Buyruksal.

Limitative : Limite edilmiş. Bağlayıcı. Sınırlama eki. Sınırlı. Sınırlayıcı. İsimlere yönelme ekinden sonra gelerek mekanda ve zamanda sınırlama gösteren ek: + gaça <+ga + ça eki. eski ve orta türkçede nispeten canlıdır. türkiye dışı yazı dillerinde ve lehçelerde devam etmektedir. türkiye türkçesinde yerini +a kadar, +a dek edatlarına bırakmıştır. ancak, bazı anadolu ağızlarında yine de canlı bir kullanılışa sahiptir: et. bilge tonyukuk altun yışgaça «altun yışa kadar» keltimiz; oğuz kağan destanında: ta kün batusıgaça tegen erdi; oklarını kökkeçe atun; çağ, emdigeçe «şimdiye kadar»; eat. beş yılgaça «beş yıla kadar»; kaz. tüngeçe «geceye kadar», yazgaça «yaza kadar». bar. tara. tob. on yeşkeçe «on yaşına kadar»; anadolu ağızları şindiyece (siv., tok.), o zamanaca (kay.), bu vahtaca (kır.); ahşamaca (mal.); ãşamaca (yoz.); yassıyacav, şafağacav (mal.); gışacan (afyon, afyon ağzı); savavacan «sabaha kadar, kars» vb.

 

Under a ban : Yasaklanmış.

Drastic : Kesin. Drastik. Pek etkili. Etkili. Esaslı. Zorlayıcı. Sert. Şiddetli. Güçlü.

Vetoers : Engelleyici. Vetocu. Katılımı engelleyen kimse. Önleyici. Bir uygulamayı veto eden kimse.

Inhibitive : Yasak edici. Menedici. Koruyucu. Önleyici. Engelleyici.

Deportation : Tehcir. Sürme. Sürgün. Sınır dışı. Sınır dışı etme. Sınır dışına çıkarma. Sınırdışı etme. Sınırdışı. Sürgüne gönderme. Yabancı uyruklu birinin bir ülke veya devletten kanun gücüyle çıkarılması.

Excision : Bir doku veya organdan kesip parça çıkarma, eksize etmek, eksizyon. Bedenden kesip çıkarma. Kesip çıkarmak, eksizyon. Kesip çıkarmak. Kesme. Eksize etmek. Kesip çıkarma. Eksizyon. Alma.

Proscriptive synonyms : interdicts, anathematisation, rustication, expurgatory, verboten, inhibition, restrictive, delimitative, interdicting, prohibitor, enjoinder, restraining, forbidden, prohibitory, enjoiners, transportation, normative, saving, limiting, anathematization, interdictions, interdictor, impermissible, banned, prohibiter, illicit, prohibitive, interdictory, exile, limitary, excommunication, interdict, enjoiner.

 

Proscriptive zıt anlamlı kelimeler, Proscriptive kelime anlamı

Descriptive : Resmedici. Betimlemeli. Betimleyici. İzahlı. Tanımlayıcı. Tasviri. Belirtici. Betimsel.

Proscriptive ingilizce tanımı, definition of Proscriptive

Proscriptive kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Proscribing. Consisting in, or of the nature of, proscription. Of or pertaining to proscription.