Resolve türkçesi Resolve nedir

  • Niyet.
  • Parçalarına ayırmak.
  • Karar vermek.
  • Erimek.
  • Ahdetmek.
  • Çözünmek.
  • Tasarlamak.
  • Oy ile -e karar vermek.
  • Kesin karar vermek.
  • Ayrışmak.
  • Ortadan kaldırmak.
  • Azimlilik.
  • Haline getirmek.
  • Çözümlemek.
  • Analizini yapmak.
  • Karar.
  • Dönüştürmek.
  • Ayrıştırmak.
  • Ayırmak.
  • Çözmek.
  • Gidermek.
  • Azim.
  • Halletmek.
  • Tahlil etmek.
  • Eritmek.
  • Bilgisayar alanında kullanılır.
  • Aklına koymak.
  • Karara bağlamak.
  • Karara varmak.
  • Azmetmek.
  • Açıklamak.
  • Dönüşmek.

Resolve ile ilgili cümleler

English: If you don't resolve to become a good man, then you just won't get a good woman.
Turkish: Eğer iyi bir adam olmaya karar vermezsen, o zaman iyi bir kadın bulamayacaksın.

English: It is impossible to resolve the conflict.
Turkish: Bu çatışmayı çözmek imkansız.

English: He made a resolve to stop smoking.
Turkish: O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.

English: I hope that you are able to resolve the situation soon.
Turkish: Umarım bu durumu yakında çözebilirsiniz.

English: I give you five minutes to resolve this issue.
Turkish: Sana bu problemi çözmen için beş dakika veriyorum.

Resolve ingilizcede ne demek, Resolve nerede nasıl kullanılır?

Resolve a problem : Sorun çözmek.

Resolve on : Kafasına koymak. Karar vermek.

Resolve replication conflicts : Yineleme çakışmalarını çöz.

 

Resolve unknown geographic data : Bilinmeyen coğrafya verisini çöz.

Resolve unknown geographic data error : Bilinmeyen coğrafya verisi hatasını çöz.

Resolves : Çözümlemek. Kesin karar vermek. Karara varmak. Tasarlamak. Ayrışmak. Dönüştürmek. Gidermek. Azmetmek. Halletmek. Haline getirmek.

Resolved : Karara bağlanmış. Karar vermiş. Çözünük. Kararlı. Karar verilmiş. Azimli. Kararlaştırılmış.

Resolvers : Çözücü.

Resolvent set : Çözen kümesi.

Resolvent : Halleden. Çözücü madde. Çözümleyen. Çözen. Çözücü (madde). Rezolütif. Çözücü veya eritici madde. Çözücü.

İngilizce Resolve Türkçe anlamı, Resolve eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Resolve ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Absolute loader : Mutlak yükleyici. Salt yükleyici.

Make a decision : Karar almak.

Conclusions : Son. Sonuç. Netice. Sonuçlar. Hüküm. Kanı. Sonuçlar bildirgesi.

Clears : Aydınlatmak. Kaldırmak. Temizlemek. Dağılmak. Kazanmak. Ormanda alan açmak. Aşmak. Bilgi vermek. Sıyırıp geçmek.

Clinch : Yakın dövüş. Sıkı tutmak. Sarılmak. Kökünden halletmek. Boks birbirine sarılmak. Sıkıştırılmış cıvata. Kucaklaşma. Sarılma. Sıkıştırmak.

Appropriated : Tahsis edilmiş. Kendine maletmek. El koymak. Özelleştirmek. Tahsis olunmuş. Tayin olunmuş. Üstüne oturmak. İç etmek. Muhassas.

Settle : Adapte olmak. Bastırmak. Ömür boyu hak vermek. Çökeltmek. Belirlemek. Süzmek. Yetinmek. Çökeltmek (sıvının içindeki katı maddeleri). Ayak uydurmak. Uyum sağlamak.

Allow : Vermek. Düşünmek. Kabul etmek. İmkan vermek. Hoş görmek. Hesaba katmak. Fikrinde olmak. Bırakmak. İndirim yapmak.

 

Adopting a resolution : Karar almak. Seçim yapmak.

Found : Kurmak. Dökmek (demir). Yaptırmak. Temel yapmak. Temel atmak. Temelini atmak. Yapmak. Desteklemek. Dayandırmak.

Resolve synonyms : make up one's mind, abstracts, calculates, change, end, clarifies, abnormal end, transform into, annihilated, reduce, access control entry, determines, blueprint, degrades, allocated, accounted, annihilate, appeasing, break into splinters, doggedness, grow, concluded, disjoints, expand, conceives, resolves, cadillace, ardour, affiancing, disjoint, decompose, clarify, degenerate.

Resolve zıt anlamlı kelimeler, Resolve kelime anlamı

Begin : Çığır açmak. Start vermek. Atılmak. Meydana gelmek. Koyulmak. Önayak olmak. Başlamak. Girişmek. Başlatmak. Adım atmak.

Disagree : Atışmak. Çelişmek. Dokunmak. Uyuşmamak. Aynı fikirde olmamak. Bozuşmak. Karşıt görüşte olmak. Yaramamak. Aynı düşüncede olmamak. Sürtüşmek.

Resolve ingilizce tanımı, definition of Resolve

Resolve kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Hence, sometimes, to melt, or dissolve. The act of resolving or making clear. To undergo resolution. Solution. To be separated into its component parts or distinct principles. Resolution. To reduce to the constituent elements. To separate the component parts of. Said of compound substances.