Rowboat türkçesi Rowboat nedir

  • Küçük sandal.
  • Küreklerle ileri götürülen küçük tekne.
  • Sandal.
  • Patalya.
  • Kürekli bot.
  • Sıra kürekli kayık.
  • Kayık.

Rowboat ile ilgili cümleler

English: Ali crossed the river in a rowboat.
Turkish: Ali nehri bir sandalda geçti.

English: Ali helped Mary out of the rowboat.
Turkish: Ali Mary'ye kayıktan çıkmasına yardım etti.

English: There's a rowboat right over there.
Turkish: Tam orada bir kayık var.

English: There are too many people in that rowboat.
Turkish: O sandalda pek çok kişi vardır.

Rowboat ingilizcede ne demek, Rowboat nerede nasıl kullanılır?

Rowboats : Sıra kürekli kayık. Patalya. Kayık. Kürekli bot. Sandal. Küreklerle ileri götürülen küçük tekne. Küçük sandal.

Narrowboat : Yük taşımak için kanallarda kullanılan dar ve uzun mavna. (british) dar gemi.

Barrowboy : (britanya kullanımı) erkek seyyar satıcı. El arabasıyla satış yapan erkek çocuk veya yetişkin.

Marrowbone : İlikli kemik. İliği çok olan kemik. İlik kemiği.

Marrowbones : İlik kemikleri. İliği çok olan kemik. İlik kemiği. İlikli kemik.

Browbeats : Kabadayılık etmek. Yıldırmak. Ters bakışla korkutmak. Gözdağı vermek. (birisini) sindirmek. Gözünü korkutmak. Sert bakarak korkutmak.

Browbeat out : Yıldırmak. Gözünü korkutmak.

Narrowband : Küçük bant genişliği ile ilgili. Dar bant ile ilgili. Abd'de mobil ve radyo hizmetleri için tahsis edilen frekansa ilgili. Dar bant.

 

Crowberry : Karga üzümü.

Crowbar : Manivela. Demir kol. Demir manivela kolu. Külünk. Kaldıraç. Levye. Manivela kolu. Kol demiri. Kazayağı. Kavlak süngüsü.

İngilizce Rowboat Türkçe anlamı, Rowboat eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Rowboat ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cockleshell : Küçük kayık. Kabuk (midye vb.). Midye vb kabuk. Tarak kabuğu. Midye kabuğu.

Dories : Küçük altı düz kayık. Dori. Yassı kayık. Dülgerbalığı (zooloji terimi). Küçük kenarı yüksek balıkçı kayığı.

Boat : Tekne (gemi veya vapur veya sandal veya yat gibi). Taka. Küçük boyda tek ve yekpare direkli, üçgen biçiminde üç yelkeni bulunan ve 200 tona kadar kapasiteli yelkenli gemi. Tekne. Bot. Kayıkla gezmek. Kayıkla taşımak. Gemi. Çeşitli boy ve biçimlerde, kürek, yelken veya motorla hareket eden balık avlamak için veya belirli ağılıkta yük taşımak için kullanılan güvertesin küçük tekne.

Tholepin : Kürek ıskarmozu.

Caique : Boğaziçinde kullanılan motorsuz kayıklara yabancıların verdiği isim.

Cockleboat : Küçük kayık. Küçük ve hafif tekne. Küçük tekne.

Cockled : Kırışmak. Buruşmak. Tarak kabuğu. Dalgalandırmak. Küçük kayık. Bir tür midye. Kırıştırmak. Delice. Buruşturmak.

Thwart : Gölge etmek. Karşı çıkmak. Önlemek. Engel olmak. Engel teşkil etmek. Önüne geçmek. Karşı gelmek. Yaptırmamak. Bozmak. Engellemek.

Bateau : Düz tabanlı ırmak kayığı. Düztabanlı ırmak kayığı.

 

Bateaux : Düztabanlı ırmak kayığı.

Rowboat synonyms : cross thwart, boating, dinghies, rowing boat, gliders, kayak, cockle, cogs, kayaks, wherries, pinnace, ferry, small boat, boatings, cockleshells, boated, glider, row boat, wherry, cockle boat, rowboats, ferried, dingeys, oarlock, rowlock, pinnaces, ferrying, thole, cog, cockboat, scull, dory, dinghy.

Rowboat ingilizce tanımı, definition of Rowboat

Rowboat kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A boat designed to be propelled by oars instead of sails.